Gerek YBH gerekse de YBH Gençlik olarak iki toplumlu etkinliklere çok fazla önem vermekteyiz.
Ortak vatanımızın tekrar birleştirilmesi sürecinde önemli bir araç olan iki toplumlu etkinlikler bu nedenle her zaman gündemimizde önemli bir yer tutar.
Ortak vatanımız için ortak mücadele teması ile sürdürdüğümüz bu etkinlikleri ne küçümsemeli ne de fazla abartmamalıyız. Ve en önemlisi bu mücadelenin yeni başlamadığını bilmemiz gerekir.
Her defasında, eski sendikacı, PEO üyesi kundura ustası Kamil Usta (Kamil Tuncer) ile sohbet ederken ‘ne kadar çok yaşanmış ortak mücadele vardı’ duygusuna kapılırım.
Onu ilk dinleme fırsatını YBH Gençlik olarak öldürülen sendikacı Derviş Ali Kavazoğlu’nu anmak için 7 Nisan 2001 tarihinde düzenlediğimiz anma etkinliğinde buldum.
Eski sendika liderlerindendi. 1 Mayıs 1958’de Kıbrıslı Türk ve Rum emekçilerin ortak düzenlediği 1 Mayıs sonrası teşkilatın (TMT) ölüm tehditine uğramıştı. Kavazoğlunun anma etkinliğinde bizlere uzun uzun 1950ler sonrası Kıbrıslı Türk ve Rum sendikacıların eylemlerinden ve başarılarından, kazanımlarından söz etti. Ve en önemlisi Kavazoğlunun yaşamı ile ilgili bilgiler verdi.
2002’nin Ocak ayı içinde tekrar sohbet etme fırsatında yine çok önemli bilgileri bizlerle paylaştı.
Benzer şekilde Kavazoğlu ile ilgili kısa bir sohbette İbrahim Aziz’den önemli bilgiler aldık.
Çok ilginçtir, yeni kuşağın birçok temsilcisi ortak verilen bu mücadeleden haberleri dahi yoktur.
Kazavoğlu, 1958deki saldırılardan sonra teşkilatın ölüm tehditleri üzerine Kıbrıslı Rumların bulunduğu bölglerde yaşamaya başladı. Bu olaylarda birçok sendikacı öldürülmüş, saldırıya uğramış yada ölümle tehdit edilmişti. TMT’in bu kanlı baskı süreçleri sankide bugün de devam ediyormuşcasına yeni sol kuşak bu insanları sahiplenemiyor. Onların sıkışan gettolarda gösterebildikleri gözü pekliğin çok azını gösterip onların eylemlerini sahiplenemeyenler ortak vatan, ortak mücadele üzerine nutuklar atıp, Ledra Palacedaki etkinlikler sankide yeni birşeymişçesine teoriler üretmektedirler.
Bu etkinlikler geçmişten gelen bir geleneğin ortak vatanımızın tekrardan birleştirilmesi için önemli bir araçtır. Geçmişteki ortak mücadeleleri görmezden gelerek bu mücadeleyi anlamlandıramayız.
Fazıl Önderin İnkilapçı Gazetesi yüzünden öldürüldüğünü birileri biraz daha uğraşırsa, hiç kimse hatırlamayacak. Yada Avukatlar Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan Cumhuriyet Gazetesindeki yazıları yüzünden öldürülmesi de yavaş yavaş tarihin tozlu sayfaları arasına karışmak üzere. Bu insanlar tüm baskı ve zora karşı ortak yaşamı savunmuş, ortak vatan için mücadele etmişlerdi.
Kavazoğlu yine kendi toplumu için mücadele verirken, Luricina yakınlarında yine kendi toplumundan bir öğretmen tarafından pusuda öldürülmesi aslında Kıbrıs’ın tarihinin anlatıldığı şekli üzerine yalnızca toplumların birbirlerini öldürdükleri bir süreç değildi.
Resmi tarih çok şeyi gizlemektedir. 1 Mayıs 1958 gecesi TEK (Türk Eğitim Kurumu) basıp yakan ve talan edenden bahsetmez resmi tarih. Yada 22 Mayıs 1958de PEO Türk İşçileri Bürosu sorumlusu Ahmet Sadi’nin düzenlenen suikaste ağır yaralanması,23 Mayıs da Abdurahman Cemal, 24 Mayıs da Fazıl Önder çarşının orta yarinde bıçaklanarak ve kurşunlanarak öldürülmeleri de yazılı değildir.
11 Nisan 1965 de Kavazoğlunu pusuya düşürenler toplumun beleğinde bilinir ama resmi tarih bunları da yazmaz.
Lefke Maden Grevindeki ortak dayanışmayı da boşuna aramayın resmi tarihin hiçbir yerinde bulamazsınız.
Kamil Ustadan dinledik, 8 saat çalışma ve sigorta hakkını Türk ve Rum emekçilerinin verdiği uzun ve dirençli bir ortak sendikal mücadele sonunda elde edildiği de resmi kayıtlarda yoktur.
Onlara göre biz yüzlerce yıldır birbirleri ile kavgalı iki toplumuz ve asla bir arada yaşayamayız. Ama onların karartmalarına inat, ortak bir vatan ve ortak bir mücadele için Kavazoğlularını, Ahmet Sadileri yada Fazıl Önderleri ve diğerlerini unutturmaycağız. Çünkü onlar bizlerin ortak vatan bilincinin yapı taşlarıydılar.
Ve genç kuşaklar yaşananları ve fedekarlıkları öğrendikçe yeniden Kıbrıs’ın çokkültürlülük temelinde birleştirilebileceğini anlayacaklar.
Nasıl ki hala daha ‘Che’yi unutturmayacağız’ şarkıları ile Küba sokakları şenleniyor ve birileri bundan ürküyorsa biz de sokaklarımızda ortak vatan için mücadele edenleri unutturmayacağız birileri korksa da!!
Yazı Yeniçağ ve Haravgi gazetelerinin yazı değişimi çerçevesinde güney Kıbrıs’ta yayınlanan Haravgi Gazetesinde yayınlandı