Günün sonunda CTP, direk veya dolaylı etkilediği örgüt ve çevrelerle ‘birlik’ olup, CTP-BG adı ile propaganda sürecine katıldı. Dışında kalanlar ise BDH çatısı alında toparlandı. Onlarla uyuşamayanlar ise UBP ve DP’deki çözülmelere gönül bağlayarak ÇABP adı altında girdi ‘seçimler’e…
Seçim süreci üzerine onlarca şey yazdık. Anlaşma isteyenlerin ne garip açıklamalar yaptıklarını, TC/KKTC bayrakları ile sağcıları bile hayrete düşüren gösteriler yapmalarını eleştirdik ama kimseye kendimizi dinletemedik. Şimdi birlik zamanıdır deyip durdular…
Sanırım şu anda CTP’yi tartışmaya en azından bu yazı içinde pek gerek yoktur. CTP’nin yaptığı açıklamaları okunarak yada Denktaş’ın kendilerine düzdüğü methiyelere, övgülere bakarak geldikleri noktayı anlamak çok kolaydır.
Ancak en ilginç “birlik” süreci BDH’da yaşanmaktadır. BDH’nın kuruluşundan beri bize en sert eleştirileri yönelten KSP, ilginçtir BDH’dan ayrılan ilk parti oldu. Aslında gerekçeleri daha ilginçtir; ‘BDH Akıncının partisi oldu’. Bu noktada KSP Gençlik’teki arkadaşlara hatırlatmak isteriz, propaganda süreci tamamıyla Akıncı’ya dayandırılmamışmıydı? Sizler sabahın köründe kocaman Akıncı’nın fotoğraflarının bulunduğu pankartlar ile yol kenarlarında durmamışmıydınız? Her şey unutulur.
Hade hatırlatalım, 17 Ağustos’da bir yazı yazarak sizi eleştirmiştik: “Bunun yanında, farklı olma, farklı bir duruş sergileme iddiası ile ortaya çıkanların propaganda methodları da akıllara durgunluk vermektedir. Bizler tek adam diktasından kurtulmak ve gençliğin geleceğine sahip çıkması amacıyla tavır geliştermesi için çağrılar yaparken, sabah Lefkoşa sokaklarında BDH gençlik üyesi arkadaşlar Akıncı’nın fotoğraflarının olduğu pankartlar tutmaktadırlar. Tek adam diktasına karşı cevap tek adam diktası mıdır?”(1), tabi bunlar unutuldu, kaç ay oldu yazılalı değil mi?
Zaten kuzeyde yaşam kum üzerine yazıldığı için, bir gün gelen dalga tümünü siler ve bir kez daha yaşanmamış olur. BDH, Akıncı’ya özel kurulmuş bir partiydi, Akıncı’nın yeniden meclise girebilmesine olanak sağlayacak bir oluşuma ihtiyaç vardı çünkü gene kum üzerine yazılan ve unutulan anılardan hatırlayalım, UBP-TKP hükümeti döneminde yıkım paketleri hazırlayıp bunlar için sendikalarla, partilerle kavga eden, PEYAK’ın batırılmasından sorumlu olan ve oy ve prestij kaybettiği için TKP başkanlığını bırakmak zorunda olan Akıncı’nın, TKP ile yeniden meclise girmesi olanak- sızlaşmıştı, yeni bir aracı kuruma ihtiyaç vardı. Bu yüzden büyük ve süslü laflarla yeni parti oluşturuldu ve sanki de yeni bir şeymiş gibi de Akıncı bir kez daha öne çıkarıldı. KSP’li dostlara bunu onlarca kez anlatmaya çalışmamıza rağmen, ‘onlar birlik ama ne olursa olsun birlik’ deyip durdular, bizi de burjuvaziye yardım etmekle suçlamışlardı.
Ancak bu süreç, en çok (eski) TKP’lileri etkiledi. (eski) TKP’liler bir anda kendilerini iki partili buldular. Bu partiler arasında seçim yapmak zorundaydılar; bu yazı yazılırken hala daha kararsızlık halleri sürüyordu. Yazı yazılırken, BDH içindeki üçüncü parti olan BKP ise hem içerde hem dışarıda olma pozisyonu koruyordu. BDH’ya destek veren diğer sendikalar ise çekildiklerini açıklamışlardı. Yani çatı partisi, meclis koltukları paylaşılınca çökmüştü…
Yani, bir ‘birlik’ projesi daha sona er(diril)mişti. 3 partinin güçlerini birleştirerek, ‘başarı’ projeleri üretenlerin tek somut başarısı, 4. bir partinin ortaya çıkmasına yani bölünmüşlüğün daha fazla artmasına neden olmaları…
Yaşananlar yeni değil ama görmek isteyenler için önemli verileri içinde barındırmaktadır. Bu noktada, sanırım herkes güç birliğinden ne anladığını, güç birliğinin ne demek olduğu bir kez daha gözden geçirmesi gerekmektedir. Umarım bu kez doğru sonuçlara varabiliriz…
(1) bir kez daha seçimler üzerine – Murat Kanatlı http://www.stwing.upenn.edu/~durduran/hamambocu/authors/knt/knt7_17_2003.html
bu yazı ayni zamanda YBH Gençlik yayın organı Karşı’nın 14 sayısında yayınlandı