BKP süreci üzerine bir şey yazma niyetinde değildim ama tartışmaların sanki de yeniymiş gibi kamuoyuna sunulması ve bunun bu şekilde yer etmesi nedeniyle ele alınması zorunlu konu oldu.
Her şeyi çok hızlı unutuyoruz, her şeyi çok hızlı yok sayıyoruz. Sanırım balıkların bile bizden daha uzun süreli hafızları var…
BKP, daha doğru ifadesi ile İzzet İzcan’ın son dönemdeki politik seyrini izleyenler ve ‘unutmayanlar’ yaşananların hiç de yeni olmadığı görürler.
Tabi son dönemde yapılan tartışmalarda, 1998-2002 yılları arasındaki Yurtsever Birlik Hareketi deneyimi yok sayılmakta, sanki hiç yaşanmamış olarak kabul edilmektedir.
1998 yılındaki seçimler hariç, 2002 yılına kadarki tüm seçimlerde YBH içinde sorunlar baş göstermiş, seçimlerin ardından gene tüm ilişkiler normalleşmişti. Her seçim dönemi öncesinde İzzet İzcan ve ekibi bir ittifak önerisi ile gelmiş yada mesela 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Denktaş’a karşı Eroğlu’nun desteklenmesi gibi öneriler geliştirmişlerdi. YKP geleneğinden gelenlerin ise seçim yaklaşımı net olduğu için hep iç kanamalar yaşanmış, parti çizgisinin değişimine karşı sürekli dirençler gösterilmişti.
O tarihlerde,16 Ağustos 2002’de, Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanan “Yeniden partileşme süreci” (1) başlıklı yazımda, İzzet İzcan ve ekibinin partiden ayrılma sürecini anlatırken “YBH içinde bir süredir süren farklı yaklaşımlar, girilen son yerel seçim süreci ile daha da keskinleşti ve 25 Temmuz tarihinde yapılan Parti Meclisi toplantısı ile yeni bir Yürütme Kurulu oluşturulması sonrasında süreç yeni bir aşamaya geldi. Son yerel seçimler ve buna bağlı ortaya çıkan ittifak politikaları konusunda farklı gelenekten gelen eski Yürütme Kurulu üyelerin dayatmalarına karşı, diğer Yürütme Kurulu üyelerinin partinin daha önceki tavrının devam etmesi konusundaki ısrarı üzerine alınan uzlaşma kararını çeşitli düzeylerde yine zorlayarak deforme etmeleri ile yaşanan süreç” diye yazmıştım. Yazıda “(2002 yılındaki) son yerel seçimler öncesinde de benzer süreç, (2000 yılındaki) cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanmış, ikinci tura kalan Denktaş-Eroğlu ikilisinden, Eroğlu’nun desteklenmesi şeklinde ciddi zorlama yapılarak partinin politikalarında sap(tır)ma yapılmaya çalışılmış” diye de hatırlatmalar yapmıştım. Bu arada BKP içindeki bazı grupların İzcan’a yönelik bazı iddiaları aynen o dönemde de vardı, bu ayni yazıda okumak mümkün; “Parti Meclisi kararlarının çiğnenmesi ya da deforme edilmesi, parti tüzüğüne aykırı davranış biçimleri, parti tüzüğünü yok sayan politik anlayış tarzları”… ve bu yazının sonu aslında çok şey anlatmaktaydı “Ortaklaşmalarımız kadar, ayrılıklarımızın da gerçek yanıtlarına tarih karar verecek” yani aslında tarih maalesef bizi doğrulamıştır ancak unutkanlıklarımız nedeni ile hatırlayan olmamıştır.
Bir hafta sonra yani 23 Ağustos 2002 tarihli “Parti içi sorunlar üzerine” (2) başlıklı yazımda da konuyu ele almaya devam etmiştim. O dönemde İzcan’ın yanında yer alan, bugün karşısındaki grubun da saldırılarını yazmıştım, “ “Her dönemde, her yerde böyledir. Darbeciler haksız ve kritik durumda olduklarını bildiklerinden telaşa kapılıp saldırganlaşıyorlar. Kirpileşip olmayan düşmana karşı dikenlerini kabartıyorlar; diyalog yolunu kapatmayı seçiyorlar” diyerek ‘Darbeci Kanat’ diyerek bizi suçlamışlardı. Tarihin cilvesine bakın ki, İzcan’a karşı giriştikleri hareket de İzcan tarafından ‘darbeci kanat’ tanımlamasına layık görüldü. Hatta son BKP olaylarında yaşanan ‘olağanüstü kurultay’ denemesi YBH’da da yapılmaya çalışılmış ama Yürütme Kurulu ve Parti Meclisi kararları ile bunun ‘sahte bir çağrı’ olduğu kamuoyuna açıklanmıştı. Yazıda bu olay da hatırlatılmakta ve “‘Darbelendiği iddia edilen Kanat’ ilerleyen günlerde adı geçen gazeteye sahte ilan da vererek kamuoyunu yanıltmaya devam etti” denmişti. Bu süreçte bize karşı yöneltilen ağır suçlamalardan biri de ‘bölme’ olayıydı ve yazıda alıntısı yapılan kamuoyu açıklamasında “ “Statükonun bölünerek değil birleşerek geriletilebileceği” iddia edilmekteydi”…
Son süreçte, yani BKP, BDH, TKP ile ittifak olaylarında bu birleşme ile kimin ne anladığını çok iyi anladık ancak hala unutmaya devam ettiğimiz sürece bir işe de yaramayacak…
İzzet İzcan’ın milletvekili olmak için yaptığı ve kutsadığı ‘ittifakların’ sonucundaki ürünlerin bir kısmını hatırlamak bile yeter. Şimdilerde ‘talimatla yönetiliyor’ dediği CTP hükümetlerini ‘barışçı başbakanı devirmek olmaz’ diye koruduğunu tabi unuttuk. Talimat almak konusunda, Annan Planı içindeki Kıbrıs Türk Devleti (KTD) anayasasının hazırlanması için bizzat Ankara’ya gidip ‘talimat’ aldığı ve daha sonra bununla, KTD anayasasını hazırlayan ekipte olduğuyla övündüğünü de hatırlayan yok… UBP’lilerle, DP’lilerle bir olup meclisten ortak karar çıkarmasını ‘darbeci kanat’ hatırlattı ama Toplumcu Kurtuluş Partisi- Birleşik Özgürlük İttifakı (TKP-BÖİ) gibi abuk subuk ittifak denemesinin neçin olduğunu hatırlayan olmadı. BÖİ’nin içindekilerin bir kısmının UBP’ye girdiğini falan hatırlatmaya bilmem gerek var mı?
Neysa, tarihe bir kez daha not düşmüş olalım, BKP içindeki sıkıntı yaza kadardır, seçimin hemen ardından ülkenin en radikal partisi, ‘rejime karşı en büyük eylemci parti’ konuma geri dönülür, parti içindekilere önerimiz, sabır, bu seçim dönemi sonrası en az birkaç yıl rahatsınız ta ki yeni bir seçim dönemine kadar…
Hep altını çizmeye çalıştık ama sanırım unutkanlıklardan hatırlanması zor oluyor, her siyasi yapı, siyasetçi kritik anlardaki tavrı ile hatırlanmalı yoksa günlük yaşamda herkes bize rejimi yıkma dersleri verebilir…
Mesela 93 DP-CTP, 98 UBP-TKP koalisyon dönemlerindeki kritik süreçlerde Talat’ın, Akıncı’nın tavırlarını göremeyenler, hatırlayamayanlar hep kendilerini tekrar etmeye devam edeceklerdir. Eğer ‘bu memleket bizim platformunun’ nasıl oluştuğunu hatırlamıyorsak hala Akıncı’yı önemli alternatif sayabiliriz. Mal mülk sorununun ana kaynağı olan ITEM yasasının kabulü sürecini hatırlamayanlar Talat’ın, Soyer’in bugünkü tavırlarına şaşkınlıkla bakabilirler. Bu yüzden İzcan’nın mecliste yaptıklarını unutarak değerlendirilmesinin olanağı da yoktur.
Hade son bir hatırlatma ile, daha doğrusu son bir alıntı ile konuyu bağlayalım, 20 Ocak 2004 tarihli Yenidüzen Gazetesi haberi “Meclis başkan yardımcılığı seçiminde ilk turda da Mehmet Bayram’a çıkan kabul oyları 24 olunca BDH’nın UBP ile nasıl ortak bir politika yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Çünkü UBP’nin 18, BDH’nın 6 milletvekili sayısı toplam 24 ediyordu. İkinci tura kalan seçimin oylanmasında ise BDH milletvekili İzzet İzcan, kullandığı oy pusulasını UBP milletvekili Alanlı’ya göstermiş ve desteğini ispatlamıştı” (3)
Yani bir kez daha söylemekte yarar vardır, iç kanama geçiren BKP’de yaşananlar seçimliktir yakında geçer, seçim sonrası havaya göre parti yeni tavrına karar verir…
(1) http://www.stwing.upenn.edu/~durduran/hamambocu/haber/postnews/messages/mkl/mkl7_15_Thu%20Aug%2015%2011:29:50%202002.html
(2) http://www.stwing.upenn.edu/~durduran/hamambocu/haber/postnews/messages/mkl/mkl7_22_Thu%20Aug%2022%2011:52:25%202002.html
(3) http://www.yeniduzen.net/?action=journalist&aid=546