‘Evet’ deyip başlayan ‘ama’ ile bağlanan ve günün sonunda ‘hayır’ demek olan cümlelere alıştıydık ama artık ‘hayır’ diye başlayan cümlelere güvenmek de imkansız hale geldi… CTP Genel Sekreteri Kalyoncu hayır deyip başladığı cümlede Annan Planı görüşmeleri sırasında AKEL ile görüşmediğini hatta güney Kıbrıs’ın telefonla nasıl arandığını dahi bilmediğini söylemişti. Ama güney Lefkoşa’da görüşmeler yaptığı ortaya çıkınca pek bir şey söylemedi ya da söylermiş gibi yaptı…
Kalyoncu, Hayır deyip söze başladı ve dedi ki ‘CTP olarak biz hiçbir zaman anayasanın geçici 10. Maddesinin kaldırılmasını istemedik’… Biz de şeytana uyduk ve sorduk yahu CTP programında; “CTP, sosyal ve siyasal yaşamı militarist etkilerden arındırıp sivil bir toplum anlayışını yerleştirmek için kesintisiz bir şekilde mücadele eder. Bu çerçevede polisin sivil otoriteye bağlanması için uğraş verir, Anayasanın geçici 10. maddesinin kaldırılarak devlet yönetiminin güçler ayrılığı ilkesine uygun olarak yeniden düzenlenmesini öngörür” yazar bu nasıl iş diye, pek cevap veren olmadı… Talat, ‘hayır Ankara’da askerle Lokmacı köprüsünü konuşmadık’ dedikten sonrasını yaşananları bilmem hatırlatmaya gerek var mı?…
Siyasal ilişkiler de bir hoş olmaya başladı.
TDP Başkan adayı ile Volkancılar dalaşmaya başladı, Aydın Akkurt köşe yazısında Çakıcı’nın UHH için çalıştığı ima ediyor. O dönemde kurucular yada destekçileri listesinde Çakıcı’nın adının olduğunu biz de anımsıyorduk ama nasıl olduysa bir anda rüzgar başka taraftan esti şimdi sosyaldemokratların başına geçmeye aday… Dedik ya her yönüyle siyaset Brezilya dizileri gibi…
Ya da BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan ‘askersiz Lefkoşa’ bildirilerini kendisinin yazdığını iddia etmiş bir programda, telefonda onlarca arkadaş cevap yazılması için uyarıyor. Ne uyarısı, kampanya başlayalı birbuçuk sene oluyor, Mart 2006’da BKP Gençlik Kolları’nın açıklaması dışında BKP ne söylemiş ya da ne yapmış ki de kampanyayı sahiplenmeye çalışıyor? Bırak orijinal metni yazmayı, ortak imzaya açılan metni dahi imzalamamış… Brezilya dizilerindeki ‘pembe yalanlar’ bunlar yanında ne kalır bilmem…
Bir yıl önce birçok siyasinin ütopik diyerek uzak durmaya çalıştığı ama bugün herkes tarafından desteklendiği için, siyasilerin de sarılmak zorunda kaldığı askersiz Lefkoşa kampanyası kendi kendini büyütmeye devam ediyor.
Bu kampanya yalnızca anti militarist düşünceleri benimseyenlere yakışır yoksa geçici olarak ağızlarında sakız yapanlar bir süre sonra unutup giderler, ama kampanya dediğimiz gibi, geçici yol arkadaşlarına rağmen kendini büyütmeye devam ediyor…
Dedik, yine diyelim, Brezilya dizisi gibi ortalık sahte aşıklarla dolu, kimin kimi neyi için sevdiği belli olmuyor…
Bir yalan Rüzgarı masalı da Napoli’de esti geçen gün…
Geçen hafta Sosyalist Enternasyonalin Napoli toplantısı sonrasında CTP kaynaklı haberleri okuyunca sandım da CTP Napoli’yi de fethetti, Kıbrıslı Türklerin laik oldukları anlatılıp (sanki gerekliymiş gibi), direk ticaretten konuşup gündem belirlediler. CTP’lilerin iddiasına göre bu konular konuşulmuştu ama sonuç bildirgesinde tek kelime bunlardan bahsedilmediğini, tersine askersizleştirmeye atıfta bulunulduğunu yine şeytana uyarak SI internet sitesine girerek okuduk, bunun haberini yapıp dağıtınca CTP’liler yine kızdılar ve hayır deyip söze başladılar ki bilmem neye yormalı…
Ünal Fındık ki Napoli’deydi, Yenidüzen’deki köşesinde bize cevap verdi: “CTP tarihinin hiçbir döneminde askersizleşmeye karşı olmadı”… Arkasını öğrenmek için çok beklemeye gerek kalmadı, Ünal Fındık öyle bir cümle kurdu ki sanırım UBP ve DP’liler imrenerek bakacaklar, ‘biz nasıl böyle bir cümle kuramadık’ diye üzülecektir: “Halbuki bugün hala toplumlararasında güven sorunu olduğunu herkes kabul ediyor. Öyleyse güven ortamı sağlanmadan, yani çözüm olmadan atılacak bu tür bölgesel adımlar hiçbir amaca hizmet etmeyecektir. Aksine toplumlararası güvensizliği daha da körükleyecek olaylara davetiye çıkaracaktır”…
Annan Planına evet demekle övünen bir parti temsilcisi diyor ki “toplumlararasında güven sorunu olduğunu herkes kabul ediyor”… Kim? Ünal Fındık buradaki güven sorununu güvenlik sorunu ile değiştirerek kullanıyor ki YKP bunun palavra olduğunu defalarca açıkladı. UBP ve DP’nin açıklamaları CTP’yi kapsayabilir ve UBP ve DP ile ayni cümleleri paylaşabilirler ama abartıp Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi önerisine “toplumlararası güvensizliği daha da körükleyecek olaylara davetiye çıkaracaktır” diyerek savunma yapmak baba Denktaş’a yakışan bir cümle. Baba Denktaş da kapıların açıldığı gün elleri ovuşturup ‘olay’ çıkmasını beklediydi ama YKP’nin yıllardır söylediği, ‘Kıbrıslılar birbirlerinin gırtlağına sarılmayı bekleyen ilkel kabileler değil’ sözü yaşamda kendini doğrulamıştır ama belli ki hala Kıbrıslıları ilkel kabilelere benzeten bazı siyasiler ellerini ovuşturarak olay çıkmasını bekliyor.
Ünal Fındık, “çözüm olmadan ve yalnızca Lefkoşa’da gerçekleşecek bir askersizleştirme hangi amaca hizmet edecektir?” diye soruyor, YKP olarak Şubat 2007’deki ‘Anne bak Kral militarist’ basın toplantısında cevabını vermiştik ve “Kıbrıs’taki orduların, askerlerin bir sabah kalktığımızda buharlaşıp, uçmayacağı gerçeği ile, askersizleştirme bir süreç olacaktır ve bu Ghali’de olduğu gibi Annan Planında da mevcuttur. Yıllar alacak askersizleştirme için kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapmak bunları gerçekleştirmek için çalışma ortaya koymak zorunluluğu olduğuna göre, YKP’nin kısa vadeli önerilerinin niçin böylesi saldırı altında olduğunu anlamamak mümkün değil… Bu saldırıları anlıyoruz ve haki rengi düşünceleri ile açığa çıkanlara ‘anne bak kral militarist’ diyoruz…” vurgusu yapılmıştı ama CTP yönetimi haki rengi düşüncelerinde ısrarlı…
O zaman, madem bizi okumuyor, Ünal Fındık’a CTP Programını okumasını tavsiye edelim çünkü “güven ortamının yerleştiği oranda adanın aşamalı olarak askerden ve silahtan arındırılmasını savunur” cümlesi CTP programından… “aşamalı olarak askerden ve silahtan arındırılması” Lefkoşa’nın askersizleştirilmesine denk düşmediğini inanacak kadar fanatik CTP’li değilseniz, şeytan dürtsün de CTP’lilere sorun “aşamalı olarak askerden ve silahtan arındırılması” ne demek diye…
Bir de sormuşken CTP programındaki “sosyal ve siyasal yaşamı militarist etkilerden arındırıp sivil bir toplum anlayışını yerleştirmek” cümlesi ile askersiz bir Lefkoşa’nın ilişkisi olup olamayacağını da sorun…
“Çözüm olmadan ve yalnızca Lefkoşa’da gerçekleşecek bir askersizleştirme hangi amaca hizmet edecektir?” sorusuna geri dönelim. Sanırım Ünal Fındık’a şöyle cevap verilebilir, Askersiz Lefkoşa, “aşamalı olarak askerden ve silahtan arındırılması” sürecinin bir parçasıdır ve “sosyal ve siyasal yaşamı militarist etkilerden arındırıp sivil bir toplum anlayışını yerleştirmek” için atılması gerek önemli bir adımdır (bak kaynak CTP programı)…
“Askersiz Lefkoşa” sloganı fazlası ile görevini yapıyor, saflar netleşiyor, programını reddedenler ve etrafından dolananlara karşı da mücadele devam ediyor…
Yalan rüzgarı da devam ediyor, yalan rüzgarından sıkılanların yapması gerek siyaseti temizlemektir, temizlik içinse tek çare sokak…