Birinci, ikinci, üçüncüsü derken… sosyalist enternasyonalin geçmişi ve amacını bilenler, bugün düştüğü acınacak durumunu görünce “imandan” çıkarmaz da ne yapar? Hindistan’ın bağımsızlık savaşında, dünyanın batmayan güneşi Britanya İmparatorluğuna karşı verilen mücadelede pasif direnişiyle anılan Gandi bugünleri görse acaba ne derdi? Türklerin “Gandi Kemal”inden bahsediyoruz… Estiği estik, kestiği kestik öylesine atıyor, tutabildiğine aşkolsun! Geçtiğimiz yıl ODTÜ kampüsü açılışı için geldiği ülkemizde söyledikleri hala hatırlardadır… hade geçen yıl kişisel konuştu diyelim, ya şimdi koca ülkenin ana muhalefet bir siyasi parti CHP lideri olarak konuşunca daha tutarlı olması gerekmezmi idi? Üstelik kendini sol “sosyal demokrat” bir parti olarak tanımlayan ve Sosyalist Enternasyonal’in de üyesi! Ya siyaset/ideoloji literatüründe “sol” ne demek bilmez, ya da o enternasyonal ne yapıyor bilmiyor! Neo-liberalizm hepten teslim almış anlaşılan, sol bilinen “nasyonal”, dinci bilinen Türkiye örneğinde “sosyal demokrat” olmuş bir vaziyet anlayacağınız!
Bundan dolayı değil midir ki Avrupa’da “yeni sol” hareket başlatılmıştır… Gelelim “bizim” Gandi Kemal” Kılıçdaroğlu’na “AB Türkiye’yi zaten üyeliğe almayacak” dediği zaman, demek oluyor ki “Türkiye’nin böyle bir misyonu hiç yoktur” devam ediyor; “Maraş’ı yerleşime açınız”… anlamı “daha çok yerleşikler, nüfus aktaralım”. Sol bir parti liderine yakışır mı, allahaşkına! Savaş hali bulunan bir ülkeye Uluslararası anlaşma ve hukukuna aykırı “suç” işlemeye devam edilmesini öneriyor! Öyle bir durum ki neredeyse Deniz Baykal’ı aratıyor… Gandi’nin ruhu acı çekiyordur! Fiziki benzetmeyle bir güzel yakıştırılan “Gandi”ye eğet burun altı üst dudak üzerine küçücük bir “kare” bıyık takılsa ve saçlar da yana yatırılsa aynı kişinin kime benzetilebileceğini hele bir hayal edin… hiç şaşırmayın tamı tamına nazilerin başı Adolf Hitler olacaktır. Ve bu yakıştırma inanın ki kanaatin ta kendisi olmaktadır. Güneydoğu’da ziyaret ettiği mevzide, Recep Erdoğan gibi değil de, diz çökmeyip göğsünü açarak dimdik ayakta durması da dersini iyi çalişmış nasyonal sosyalistliğe de uymakta, ne dersiniz?
Görevi sona erip ülkesine dönecek TC Büyükelçisi Fakılı “Kıbrıslının dokusu bozulmamalı” derken haksız mı, katılmamak mümkün mü? Yunan başbakanı Papandreu İsrail yolundayken iki saat uğradığı Larnaka havaalanında Hristofyas ile yaptığı görüşmede siyledikleri keza öyle; “Kıbrıs bizi Türkiye ile ya birleştirecek, ya da bölecek” Kalimera Kirye yorgo yeni yeni uyanıyon yani! Tribünlere oynananları bilenler gerçek durumu algıla(ma)yınca sonunda bugün yaşananları hak ediyor. Netanyahu “özür dilemez”, Kıbrıs’tan Türkiye’ye veya burada okulların tatil döneminde üstelik polis gözetiminde öğrencilere “kuran kursları açılır”, bazı AB ülkeleri “kadınların kara çarşafını yasaklar”, her gün “şehit ve ölü” haberleri alınır, Ortadoğu’da şıkarları bir güzel korunurken Obama ile Medvedev daha pek çok “hamburger” ve/veya “votka” alırlar, tabii sadece Hristofyas değil Anastasiades ile Eroğlu birlikte ailece daha çok yemek yiyeceklerdir.
Bizim daha çok yazmamız da sonucu değiştirmeyeceği açıktır. Geri kalmış toplumlarda başka ortak yanları, yönetimlerce vatandaşları son günlerde olduğu gibi “güçlü devlet/ millet/ ordu” işlenerek bir güzel “gütmesi!”.