Batı Trakya’da müftü seçimine saygı göstermiyor diye Yunanistan’a sataşırlar, onu şikâyet ederler ve buradakilere bakın Yunanistan ile Kıbrıs birleşseydi yandıydınız demeye çalışırlar. Bosna’da dinlerine ne kadar bağlı olduklarını gözümüze sokmaya çalışırlar. Lakin Türkiye’de hala müftü seçimle gelmez. Burada da ki artık Yunanistan karışmaz müftü’yü Türkiye seçer. Bize de katlanması kalır.
Bana ne kim müftü olmuş! Bir müftü seçmek isteyen çıkarsa ondan da bana ne! Amma eli benim cebimde olan devletin müftüye para vermesine razı değilim. Cami yaparlarsa yaparlar çünkü parası Türkiye’den çıkar diyemem çünkü Türkiye parasıyla yapılan camiye imam da oradan gelecek ve TC dinişleri başkanlığının borusu ötecek. Hazır burada dini bağlılık ölçülü hale gelmişken neden gene Yeniçerilerle birleşip medreselerden bilimi kaldıracak kadar ocakçılığa batmış anlayışları yeşertelim. Zaten sırtında o kültürü taşıyanlar da istedikleri gibi gelip gidiyorlar.
TC elçilikleri ellerinin değdiği yerlerde ağabeylik taslarlar ve törenlere katılırlar. Türkiye’de imamlı tören olmaz. Şimdilerde kenardan kıyıdan katılmaya başlandılar. İmamları da görüyoruz ama yurtdışında mutlaksa vardır ve monşerleri bile geleneklerine bağlı halkı överler. İmam sarığı bir özlemi canlandırır. Biz kurtulduk ama bunlar kurtulamadı diye üzülenini göremiyoruz da onun yerine bir sempati gösterisi izliyoruz.
“Tatlım benim. Henüz hacı hoca elinden kurtulamamış. Ama ne şeker şey.” der gibi bakıyorlar. Arka planda ise emin olun onları uyutmak ve Kuran’ın “Emire boyun eğin” emrini unutmamalarını sağlamak için çalışanlar vardır.
Bu tiplere para verilmesine de karşıyım. Kamu yükünü azaltmak isteyen varsa bunlardan başlasın.
Bir ülkede hukuk ve demokrasi varsa halkın parayı kontrol yetkisi vardır yoksa yoktur. Türkiye’de Suni İslam’ı geliştirmek için devlet para harcar ve sağlığa harcadığı para ile kıyaslanabilecek kadar fazladır. Burada da cami inşaatları ve donanımı ve İslam’da olmadığı söylenen ruhban sınıfına harcanan paralar TC yardım heyetinden çıktığı için söz hakkı bile talep edilmez. Zaten Kıbrıslı camiye mi gider diye hafife alınarak Türkiye dinişlerinin bildiğini okumasına ses çıkarılmaz.
Ancak ben borçlanıyorum. Bir yabancı elde ülkemde beyin yıkama işleri yapıyor.
Türkiye’nin dışişlerinin davranışları kendi ülkesinde başka dışarıda başkadır. Asker ve başka güç odakları da dışarıdaki Türk bellediklerine dindarlık ve muhafazakârlık aşılamaya çalışır. Kendileri ise AKP’ye rağmen başka yolda yürümeye devam eder. Bizim kendimizden endişe etmeye bile hakkımız olmadığını iddia ederler.
Baskı ve korkutma “et tırnak gibiyiz, 20 Temmuz’a kimse karşı çıkmadıydı, Kıbrıslılar Türkiye’ye kesinlikle bağlıdırlar, şikâyet sadece gelip geçici iktidarların uygulamalarınadır ve saire ağızlardan düşmez ama buraya barışı getirmek için geldinizdi ne oldu diye soranları dinledikten sonra kim nasıl bağlılıktan falan bahsedebilir yahu!
Ne eti ne tırnağı kardeşim. Ben bir ülkede doğmuş büyümüş yaşamakta olan birisi olarak ülkemin aleyhine olan şeylere tırnak mırnak deyip karşı çıkmam. Nüfus yapımı değiştirip barışın önüne engeller çıkarılmasına kafa sallayamam. Hava sahasını bile bölmeye götürecek önerilere karşıyım. Her önerinin ayrımcı olmayan herkesin çıkarına uyan bir şey olmasına taraftarım. Gerekçesiz sadece eşitlik palavrasına dayanmasını kabul edemem.
Kimse benim adıma konuşmasın. Biz dediğimiz bir grup insanız ve biz birilerine veya b,ir başka ülkeye bağlılık değil ülkemize bağlılık peşindeyiz ki o da mantıklı davranmayla sınırlıdır. Kıbrıs için dünyayı yakarım demeye de dilimiz varmaz.
Bize kültür ve soy birliği iddiası yapanlara da söyleyeceğim var. Lütfen iyi dinleyin. Bizim fütuhatla falan ilgimiz yoktur. Kültüre gelince bir camici olmadığımız gibi başka çok farklı bir kültüre sahibiz. Trafiğe bakın. Sokaklarımızda hala her an düt sesi duyulan Türkiye sokaklarının gürültüsü yok. Polis zamanında ekzost denetimi yapardı. Elinde süpürge sapı dolaşan polisleri artık görmüyoruz ama kültürümüzün zaafındandır o! Polis devrin değiştiğini ve motorluyu durdurup ekzostunu muayene etsen ne etmesen ne tavrını uygun gördü. Bu da geceleri birçok Kıbrıslının da ekzost patırtılarıyla gezmesini teşvik etti. Gene de Sarı ışık yanar yanmaz geçmek için saldıranları ikiye ayırmak olasıdır. Kıbrıslılar geride kalmaya mahkûmdurlar.
Zaten tavsiye ederim bir iş arabası varsa kenara çekilin. İster kurtarıcılarımıza saygı deyin ister ekmek parası deyin çekilin geçsin. Yabancı plakaya karşı da saygılı olun. Bırakın geçsin. Üstelik gençlik meselesi de işe karışır.
Kültür farkı yanlış anlaşılmasın. Yanıtını almak isterseniz kenarda sorun. Çünkü kültür farkı yoktur diyenlere inanıp da yiğitçe görüşünü söyleyecek insan ararsanız ancak kültür farkı olmayan yerlerde bulabilirsiniz. Buralarda sormaya başladıysanız fark olduğunu gördünüz diyedir. Fark da farklı olanlara muamelededir. Kıbrıslılarda da farklılıklar beğenilmez ama ezmeye, öldürmeye veya katline fetva vermeye kalkmazlar. Onun için soracaksan ortamı iyi değerlendirmeli. Yok tabii yahu bir avuç insan Türkiye’ye karşıtlığı yapıyor diyenlere inanabilirsiniz. Ona göre size şeker kaymak gelen söylemlerle idare edilirsiniz. Konu zaten hiç farklılık meselesi olmamıştır. Olan Türkiyelinin hala fütuhat peşinde olmasıdır. En iyi görünen halleri bile bir sırtlanın dişlerinin görüntüsüdür. Fırsatı buldu mu geçirir.
Eroğlu’nun onlardan bir talebimiz yoktur demesi iyi niyetindendir ama bu iyi biyet şimdilik biz alacağımızı aldık sizi rahatsız etmeyeceğiz demektir. Ancak şu biline ki gelecekte fırsat doğarsa gene alacağımız olmayacak demek değildir. Ecevit’in bildirilerine inandıysanız kabahat Eroğlu’nun olmaz ya!