Eğitim Sen Merkez Yönetim Kurulu’nun “AKP, Kıbrıs’ın IMF’si Olmaktan ve Sendikal Mücadeleyi Hedefe Koymaktan Derhal Vazgeçmelidir!” başlıklı basın açıklaması şöyle:
AKP’nin neoliberal, emek düşmanı politikaları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de etkilerini göstermekte ve Kıbrıslı emekçilerin kazanılmış hakları, “tasarruf” adı altında gasp edilmeye çalışılmaktadır. Bilindiği üzere KKTC maliyesi, tamamıyla Türkiye’deki hükümetlerin tasarrufu altında bulunmakta ve bir bakıma hükümet, Kıbrıslı emekçilere karşı IMF’nin tutumunu oynayabilmektedir. Nitekim son aylarda AKP Hükümeti’nin çeşitli yetkilileri ve Dünya Bankası sözcüleri de “Kıbrıs’ta ücretlerin çok yüksek olduğu”, “herkesin artık fedakarlık yapması gerektiği” yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır. AKP Hükümeti bu sayede KKTC Hükümeti ve maliyesi üzerinde baskı oluşturabilmekte ve Türkiye’den aktarılacak kaynakta tasarruf yapılması gayesiyle UBP Hükümeti’ne bir “önlemler paketi”ni geçirmeyi dayatmaktadır. Bu paketin içeriği ise bellidir. Fatura emekçilere çıkarılmakta ve emekçilerin daha çok çalışıp daha az kazanmaları amaçlanmaktadır. Bu bakımdan AKP’nin izlediği stratejinin IMF’nın dayatmalarından hiçbir farkının olmadığını yinelemekte yarar bulunmaktadır.
Nitekim bu “önlemler paketi” çerçevesinde sendikalar, “dayatma ekonomik paketlerle kamu çalışanı emekçilere ülkede yaşama hakkı tanımayan hükümete karşı tepki ortaya koymak” amacını taşıyan bir mitingi bu hafta başında gerçekleştirmişler ve mitingi de “Toplumsal Varoluş” mitingi olarak adlandırmışlardır.
Pazartesi ve Salı günü gerçekleşen bu gösteri ve mitingler sırasında, KKTC Hükümeti’nin tepkisi Türkiye’de emekçilere dönük şiddet operasyonlarını aratmayacak şekilde olmuş ve polis aşırı güç kullanarak KKTC’de yaşayan binlerce işçinin ve kamu emekçisinin sendikalarının yöneticilerinin de aralarında olduğu birçok kişiyi gözaltına almıştır. Gözaltına alınanlar arasında Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Adnan Eraslan, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Başkanı Güven Varoğlu da bulunmaktadır. Bunun yanında çok sayıda işçi ve kamu emekçisi sendikasının başkan ve yöneticileri de polis tarafından gözaltına alınmışlardır. Nitekim aleyhlerinde açılan davada da sendika yöneticileri “polisin görev yapmasını engellemek”le ve “görevdeki polis memurunu darp etmek”le suçlanmaktadırlar.
Polisin uyguladığı şiddetin arkasında, ekonomik önlem paketinin gerekirse zor yoluyla dayatılması gerektiği konusunda mutabık olan Türkiyeli ve Kıbrıslı egemen çevrelerin ve AKP iktidarının olduğu açıktır. AKP, Türkiye’de emekçilere ve onların gerçek sendikal örgütlenmelerine karşı yürüttüğü saldırgan, sermaye yanlısı tutumunu şimdi tüm hatlarıyla Kıbrıs’a da taşımaya çalışmaktadır.
Bu taktikler bizim Türkiye’de çok yabancısı olmadığımız yıldırma politikalarının birer uzantısıdır. Sendikaların başkan ve yöneticilerini gözaltına alarak sendika tabanlarına ve geniş emekçi kesimlere gözdağı verilmek istenmekte ve binlerce emekçi sessizliğe ve çaresizliğe itilerek haklarında yaşanacak budamayı kabule zorlanmaktadır. Bu saldırıların hedefinde sendikalara gözdağı vermek, yıldırmak vardır.
Kıbrıslı emekçi dostlarımıza, onların örgütlü duruşlarının en kararlı simgeleri olan sendikalarına ve seçilmiş yöneticilerine karşı yürütülen bu açık saldırı politikalarını Eğitim Sen olarak kınıyor ve yapılanları protesto ediyoruz. Birleşik mücadelenin ortak tehdit karşısında bu denli önem kazandığı bir evrede verdikleri bu onurlu mücadelenin örnek olduğunu belirtiyor ve on binlerce eğitim ve bilim emekçisini temsil eden Eğitim Sen’in her zaman mücadelelerinde yanlarında olduğunu bilmelerini istediğimizi yineliyoruz.
Zafer elbette direnen emekçinin ve onun örgütlü mücadelesinin olacaktır.