Her ne kadar günde 5 vakit biat ve şükran duygularını tekrar etseler de, Türkiye; Kıbrıslı Türk işbirlikçilerin o yere göğe sığdıramadıkları “egemenlik ve bağımsızlığın”, “devletin” aslında tamamen “çakma” bir görüntüden ibaret olduğunu kanıtlayacak “çok güzel” hareketler sergiliyor.
Kıbrıslı Türk işbirlikçiler, biz çözüm yanlılarına kızmasınlar hiç.
Sabahtan akşama, çözüm yanlılarını “KKTC’ye inanmamakla”, “KKTC’nin bağımsızlık ve egemenliğine saygısızlık etmekle” suçlayacaklarına, varsa sözleri, çıkıp Türkiyeli bakan, bürokrat ve siyasetçilere efelensinler. Tabii “yerse!”
Gerek Türkiyeli Türkler, gerek Kıbrıslı Türkler, “bağımsızlık, egemenlik ve devlet” konularında eğer yıllardır kandırılmıyorlarsa, ortada tuhaf bir durum var…
Zira “KKTC vardır, bağımsız ve egemendir ve Türkiye KKTC’yi dünyada tanıyan ilk ve tek ülkedir” kalıbı ne yazık ki bizzat Türkiyeli siyasetçi ve bürokratlar tarafından her fırsatta tekzip edilen bir şehir efsanesine dönüştürülüyor.
Kimse lafı dolandırıp durmasın artık.
KKTC bağımsız ve egemen bir devletse, hiçbir yabancı ülkenin bakanı, bürokratı gelip diplomatik nezaket kurallarını hiçe sayacak davranışlar sergileyemez.
Eğer devletinize gerçekten inanıyorsanız, “her ne kadar dost ve kardeş” bile olsa, yabancı bir devletin bakanının gelip sizinle aklına estiği gibi konuşmasına izin veremezsiniz.
Ha eğer kalkıp da, “Türkiye bizi kurtardı, kurtarmakla kalmayıp bir de bize para yolluyor, her bir eksiğimizi giderip güvenliğimizi sağlıyor, bu nedenle Türkiye ne isterse yapar” diyorsanız, meseleyi doğru tespit edelim: bunun adı işbirlikçiliktir.
“Erimdir, evimin direğidir, madem ekmeğimi veriyor, ele güne karşı namusumu koruyor, isterse döver, isterse sever” zihniyeti, kimse kusura bakmasın ama “egemen ve bağımsız bir devlete” yakıştırılamaz.
Ne diyor Sn. Bakan? “Kaç sizin nüfusunuz? 250 mi? 270 mi? 300 mü?”…
Sn. Bakan’a verilecek yanıt bellidir: “Sizinkileri alın götürün, kalanları sayar söyleriz!”
Ne diyor Türkiyeli bürokratlar? “Türkiye KKTC’ye yardım etmeye devam edecek”
Bürokratlara verilecek yanıt bellidir: “Taşıdığınız nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak yardım değildir. Kendi vatandaşınızı başka bir ülkeye taşımanın bedelini ödemek yardım etmek değildir”
Kusura bakmayın beyler…
Ya bu halkı kandırıyor ve aslında kendinizin de inanmadığı bir “çakma devleti” savunarak bu topluma ihanet ediyorsunuz veyahut samimi duygularla inandığınız KKTC’nin el üstünde tutulması gereken egemenliğini ayaklar altına alan davranışları sineye çekerek kendinize ihanet ediyorsunuz…
Ya toplumunuza ya da kendinize… Ama sonuçta ihanet ediyorsunuz!
Ve ihanet… Ayıp bir şeydir!