Yıl 1973, ismini Salamis Harabelerinden alan, Salamis Bay Hotel açıldı…
Açıldığında Ortadoğu’nun en büyük oteli olma özelliğini taşıyordu.
1974’te bir yanlışlık oldu!
20 Temmuz Harekatıyla % 93 hissesi, İngiliz Fairclough şirketine ait olan otel,
Türk tarafında kaldı.
1990’lı yılların ortasında yine bir yanlışlık oldu, ve otel bu kez Devlet kontrolüne geçti.
Ardından dönemin parlayan yıldızı Asil Nadir tarafından, yanlışlıkla alındı.
Sonrasında Polly Peck’in düşüşe geçmesiyle, tekrardan devlete geçti.
Dönemin Turizm Bakanı Serdar Denktaş tarafından, düzenlenen, ihalede bir başka yanlışlık eseri,
İstanbul Hava Yolları’na 49 yıllığına kiralandı.
Dünya ile Kuzey Kıbrıs arasında, bir köprü kurma iddiasında olan İHY,
Özünde Devlete ait olan bir tesisi, yine devlete ait bir kamu bankasına ipotek vererek,
Yüklü bir kredi almış ve yine bir yanlışlık olmuştu.
Kamu bankası dolambaçlı yollarla dolandırılmıştı.
2001’de patlayan krizle birlikte, Polly Peck’in yaşadığına benzer bir krize giren İHY, dönemin TC Başbakanı Bülent Ecevit’in,
Kredi taleplerine “hayır” demesi ile birlikte, yine yanlışlık eseri yere çakıldı.
Krizle birlikte kamu bankasından alınan krediler ödenememiş, ve daha başka yanlışlıklara da vesile olmuştu!
Derken otelin nadir doğrularından olan, iş yapan müdüre işten el çektirip, bir iç hesaplaşma neticesinde, peşpeşe iki genel müdür eskittiler.
Akabinde teknik serviste tamirci şefi olan bir zatı, ayak oyunları ile yanlışlıkla,
Otele “Genel Müdür” yaptılar.
Yanlışlar birbirini kovalıyordu:
Turist getirip devletten teşvik primi alınacak diye, tur operatörünün talebi doğrultusunda,
Otel içindeki katma değeri yüksek dükkanlar, kapatılma yoluna gitmiş, ve yapılan yanlışlara yanlışlar eklenmişti.
Yanlışlıklar zinciri uzayıp gitmiş, 2008 yılı ortalarında, otel devlete olan yükümlülüklerini yerine getirememiş, yıllık kira bedelini ve elektrik borcunu ödeyememiş, yine bir yanlışlık olmuştu.
Bu durumda otelin devlete iadesi gerekirken, ÖRP-CTP/BG koalisyonunda, devreye ÖRP Genel Başkanı Turgay Avcı beyefendi girmiş, esnafın ve ahalinin elektriğinin çatır çatır kesildiği bir dönemde,
Otelin elektrik borcu ve kira bedelini yıllık taksitlere bölmüştü.
Yine bir yanlışlık olmuş, otelin devlete son anda geri verilmesi önlenmişti.
Yanlışlıklar kartopu gibi büyüyordu!
Derken olanlar oldu:
Hayatının sonbaharında tatil için yanlışlıkla ülkemizi seçen, Alman turist Gloria Ann Smith yanlışlıkla geldiği bu otelde, temizlik işçisinin temizlik yaptıktan sonra, otel odasında yanlışlıkla unuttuğu pet su şişesi içersinde bulunan, rengi su ile ayni tonda olan “pas çözücü” ilacı su niyetine kafaya dikince,
Yanlışlıkla öldü…
Ertesi gün gazetelerde, temizlik işçisinin tutuklandığı yazıyordu.
Yine yanlışlık olmuş, turkish bir tutukluluk olmuştu.
Temizlik işçisinden sorumlu house keeper, yakayı sıyırmış ve yanlışlıkla genel müdür olan zattan da, tıs çıkmıyordu.
Anlayacağınız bütün suçu, gariban bir temizlik işçisine yıkıyorlardı.
Salamis Bay’da “Sorry be Baylar”, bir yanlışlık olmuştu.
Halbuki çağdaş ülkelerde, işçi ile birlikte, Üst düzey yöneticiler de, ikinci derece cinayetten yargılanırdı.
Bizde ise yanlışlık olmuş, sadece temizlik işçisi tutuklanmıştı.
Geride kalan ise trajikomik bir tatil hikayesi idi.
Gloria Ann Smith’in ailesine de şöyle denmişti:
“Sorry be Baylar, yanlışlık oldu özür dileriz…”
DOĞRU ADRES!
Ülkemizde “konut mağduru” olan çok sayıda İngiliz vatandaşı destekçileriyle birlikte 4 Ekim Pazartesi günü İngiltere saatiyle 10:30 – 16:30 saatleri arasında seslerini duyurmak için Londra’da ve Kuzey Kıbrıs’ta da TC Büyükelçiliği önünde eş zamanlı eylem yapacak.
Eylemle ilgili bilgi veren Karşıyaka’daki “Kulaksız 5 Sitesi” mağdurlarından Pauline Reed, “Gidip Türkiye Büyükelçiliği önünde sessiz bir şekilde duracağız ve mum yakacağız” dedi. Reed, amaçlarını şöyle açıkladı: Sadece Karşıyaka’da yaşanan olayı gündeme getirmek değil ,Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan tüm emlak yolsuzluklarıyle ilgili olarak Türkiye hükümetinin dikkatini çekmek!
Mağdur Pauline Reed’in basına yaptığı açıklama kısaca böyleydi.
Adresin doğru olduğu konusunda hiç şüphe yok. YKP ve KTÖS’ten sonra doğru adresi İngilizlerin de bulması ne kadar da sevindirici ve diğer örgütlere de ders verici! Eğer siz bu yıkımı oluşturan politikaların geldiği ülkeyi pass geçerseniz doğal olarak Kıbrıslılar gibi kaybedersiniz. İngilizler üzerinde güneş batmayan imparatorluk olan bir ülkenin vatandaşları olarak, sonuç alacak eylemler peşindeler. E doğrusu da bu zaten; mastürbasyona hiç gerek yok.
Yalnızca burada sizce bir yanlışlık yok mudur? Hatta bana göre bir değil, iki yanlışlık var: Biri İngilizlerin uğradığı mağduriyet, diğeri ise İngilizlerin o mülkleri satın alarak Rumları uğrattığı mağduriyet. Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi siz de başkalarına yapmayacaksınız İngiliz kardeşlerim! Adaletin terazisi insanlığa bunu emreder. Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Her hafta 5000’in üzerinde sürücü kontrol edilip bunların 750’i rapor ediliyor. Bunu dörtle çarparsanız ayda 3000 kişinin rapor edildiğini görürsünüz. Cezaların 150 TL’den başlayıp 3000 TL’de bittiğini düşünürseniz her ceza için ortalama 250 TL hesaplarsınız ayda 750.000 TL yılda ise 10.000.000 milyonTL’ye yakın bir paranın insanların cebinden hortumlandığını apaçık görürsünüz. Bu aynı zamanda çarşıdan koparılan bir para tutarıdır ve esnafın işlerinin neden kesat gittiğinin bir açıklamasıdır. Yukarıdakı rakamlar cezalı yasamın sadece bir ayağıdır. Her alanda cezalı bir yaşamın olduğunu unutmayınız! Devletin yasal faizi ise aylık %10 ki tefeci de bile daha düşükdür. Trafik ceza yasasının da pekçok çağdışı yasa gibi ÖRP- CTP/BG’nin eseri olduğunu bilir misiniz? Bu paralarla trafik altyapısını geliştirip sürücülere daha iyi eğitim sunacaklarına, ancak da Ada’ya gayrı yasal bir şekilde taşıdıkları nüfusu finanse ediyorlar ve siz ödediğiniz sürece de etmeye devam edecekler!
REKLAM PANOLARI!
Geçen hafta trafikte ölümlu kazalara neden olan reklam panolarını yazmış bir de fotoğraf yayımlamıştım. Ardından o noktadaki reklam panolarının tümünü söktüler peki ya diğerleri? Dostlar alışverişde görsün diye Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonu acilen bir bildiri yayınlamış, aldığı kararları açıklamış: “İzinsiz reklam panoları ve standart dışı kasisler sökülecek, sürat denetimleri artırılacak.”
Her yıl yayınladıkları bildirinin bir aynısı… Yani Türkçe ifadesi ise izin alırsanız reklamlarınızı koyabilirsiniz ama arabanızı süremezsiniz!
Bu konuyu işlemeye devam edeceğiz…