İş bu kadar kolaymış. Monetaristler öyle buyurdular. Amma bir türlü ağızlarından parası olmayan ve merkez bankasının başında bir yabancının oturduğu bir ülkede bunun nasıl güvencesi olacağını izah etmiyorlar.
Bütün bildikleri parasal düzenlemelerdir. Durgunluk belirtisi mi, genişleme önlemleri alacaksın. Enflasyon tehlikesi mi var daraltacaksın. Kullanılacak parayı genişletirsen mucize gerçekleşir ve özel sektör yatırımları hızlandırarak refahı arttırır. Ancak ne daralacak ne genişleyecek derseniz piyasadaki paradır. O ise merkez bankasının elindedir. Paranın maliyeti demek olan faizleri de ayarlayıp yatırıma akmasını sağlamaya yardımcı olmak da merkez bankasının elindedir ama merkez bankası yabancıların elindedir.
Bakın faizlerle ilgili şikayetlere yanıt verecek bir girişim merkez bankasından gelmemiştir. Hükümet ise mahkemenin emrine rağmen bir yasa geçirmemektedir.
Öyleyse kitabi laflarla insanları kandırmayı bir tarafa bırakalım. Para politikası sahibi olacak kadar bir fon toplayamadıktan sonra ekonomist geçinenlerin önerilerini uygulamaya kalkmak iğnesi olmadan saldırıya kalkan arı gibi davranmaktır. Ekonomistler ise monetarist okulların düşüncelerini gerçeklere bakmayı öğrenmeden yayınlamaktadırlar. Boşuna laf ediyorlar. Aslında önerdiklerinin bir kıymeti yoktur ve kendileri gibi liberal ekonomi yanlısı olan hükümet onların dediğini değil daralma esnasında harcamaları kısmak gibi tam ters tutumlara girmektedir ki parası kalmadığı için yiyeceği başka halt da yoktur.
Parasal genişletme elinde olsa genişletecek zaten; çünkü karakteri icabı doğal davranışıdır. Bu taşınamayacak yükü ekonominin sırtına yükleyen o değil mi? Nitekim transferler kaleminin artışının diğer kalemler için bu yıl bile yüksek seyretmesi hükümetin meylini güzelce anlatmaktadır. İsterseniz Merkez Bankası’nın çeyrek yıllık raporuna bakın.
Bunları değerlendirmek ve insanların meydanlara dökülmesine neden olan işten çıkarma, ücret kesme ve fazla mesai ücretlerini düdükleme gibi politikalara destek olmak tam bir pervasızlık değilse ekonomi yerine sol düşmanlığına dayanan kapitalist hırsları savunmak olmaz mı?
Geçen gün birisi doğal olarak arz ve talep kanununa göre talep arttı uçak bilet fiyatları da artı dedi. Maşallah efendiye. Fırsattan istifade halkın kazıklanmasından hiç şikayeti yok. Bunun adı da ekonomi bilirlik. Evren faşizminin azgın saldırılarından sonra halkın kafasını öyle bir yıkadılar ki onlardan doğan zamane ekonomistlerinin içinden aha bunlar da çıkıyor.
Halbuki eminin kapitalizmin başarısı ciddi bir devlet denetimin gerektirir. Kapitalizmde devlet başka işlerle uğraşmadığı için piyasayı daha iyi izleme ve denetleme olanağı bulur ve rekabeti sağlayarak fiyatları düşürür, rekabetin serbestliğinin sağlanamadığı yerde de fiyat denetimi sağlar diyeceklerdir. Amma şeytan şaşırtır ve kazıklanan halkın arkasından oh olsun çekerler. Devlet ekonomiye karışmamalıydı, karıştı, KTHY battı acısını da halk çekti demek onlara zevk verir. Ancak efendisinin atlarıyla övünen çiftlik seyisinden farksızdırlar. Biz de onlara oh çekeriz olur biter.
Ekonomistsen ekonomik sektörlerin hangisinin rekabet edebilirliği vardır, karlılığını koruyarak çalışır keşfedip ilan etmelidirler. YAGA bile yapa yapa bayatlamış kimsenin itibar etmediği ve kahvedeki akıldanelerin bile bildiği projelere talip arıyor. Sarımsaklı zeytin yağlı ekmekle değişik karakterli turizm yatırımı için zahmet edip arazı tahsisi yapılacakmış. Koşun yeni ekonomistlerin projeleri emrinizde kalkınma yakın. Devletten kesin parayı sokağa salın, yoksa TC’den borçlanın ve kalkınmadan geri alınmayacak paralar sağlayın kalkınma yakın. Projeler için çağrı var koşun.
Bir salon dolusu tüm sektörler Türkiye elçiliği karşısında toplanmış, hepsi de elçilikten destek istiyor. Kimisi ithal fiyatlarını arttırın ki benim malım satılabilsin derken çoğu doğrudan para istiyor ki malını zararına satabilsin. Buna da ekonomik liberalizmle yorum getirip çözüm önerileri yapanlar şaşırmış durumdadırlar. Önce kabul etmelidirler ki b u parasal politikayla yani Türkiye’nin Lirasını kullanırken ayakta kalan birisi olmaz. Ondan sonra bunun çaresini konuşmalıdır. Çaresini konuşurken bilmelidir ki zeytini en modern yollarla toplasa da satma olanağı yoktur. Narinciyeyi CYPFRUVEX’in batırdığı iddiası artık demode oldu. Madem portokal var neden özel sektör neden satmaz da üretici sussun! Üstüne para veriyoruz gene de satamıyoruz. Hala daha üreticinin yanlış yapanına bakarak teknik bilgi eksikliği mazereti söylenemez.
Oturun ve düşünün monetarizm paraya bakar parası olmayanın monetarizmi de olmaz.