Cumhurun başkanlığını almasına Ankara’nın icazeti olan Derviş Eroğlu takımıyla Ankara’ya taşındı. Orada ve burada, kendi ne anlatması iyi olursa onu dile getirdi ve çok memnun olduğunu iddia etti. Ancak cumhurdan gazeteciler ve sustalı maymun gibi her gerektiği işareti ile tepki gösteren politikacılar memnuniyet değil Kıbrıslının bir daha kazık yiyeceğini belirttiler.
Basın ve siyaset erbabı, yollar, eylemdeki müktesep hakları çiğnenmiş emekçilerle dolu iken ve protesto için kesintilerin destekçisi olan elçiliğin önünden uzak tutulurken Rum mallarını yiyenler yanında yemeyenlerin de tazminata katılacağının kararlaştırıldığını düşündüklerini belirttiler.
Buna göre Global mal tazmini ilkesine göre Rum mal sahiplerine ödenecek tazminatları bütçe karşılayacak. Yutturabilirlerse global tazminde üçte bir değeri ödenecek, üçte bir değer azaltılacak (tenzil edilecek) ve diğer üçün biri mucizevi formül olan toplu konut ile yapılacak konutlarla karşılanacak ki toplu konutların yapımıyla hem arazilerin değeri artacak hem de üstüne bina yapılan arsaların değeri artacak böylece tazminatlar birkaç yılda görece azalacak.
Bu arada son üçte birin projesi Ankara’da ihale edilmese de Kıbrıslıların katılamayacağı büyük ölçekli proje olacak ve tabii her zaman olduğu gibi ucuz işgücü ve araçlarıyla gelen avantajlı olup parsayı toplayacak ve geriye birkaç bin daha ucuz işgücü bırakacak.
Bir gökdelen olmasa da çok katlı çevreyi değerlendirecek, daireler arsadan kat kat fazla değer edecek ve bir ufak arsayla geniş araziler tazmin edilebilecek diye umuluyor. Ki sonunda idari taksimatta Rum idaresine daha az bölge düşecek sanılıyor.
Rum yerse mülkiyet sorunu da çözülmüş olacak.
Ancak senaryolar devam ediyor. Başka bir görüşe göre mal tazmin komisyonu kendini AİHM’e kabul ettirinceye kadar bir az para dağıttı ama ondan sonra oturdu. Onun için daha önceki başvurular üzerine başlanmış olan davalar sonuçlandı ve hiç merhamet edilmedi. Davadan vazgeçilip komisyona havalesinin yapılacağı umutları da boşa çıktı. Netice olarak 15 milyon ve fazlası tazminat kesildi. İddia bu tazminatlara artık dur denilmeli ve tazminat komisyonu hızlanmalı. Ancak para çok madem ki Kıbrıslı Türkler global çözümü desteklediler ve global çözüme karşı olan partileri desteklemediler çözümün masrafına katılmalıdırlar. Yani bundan sonra pamuk eller cebe diye manşetlere de sebep olundu.
Bazıları tazminatı Kıbrıslı Türklerin ödemek istememesi halinde Türkiye’nin ödeyip kuzeyin patronu olacak ve Kıbrıslıların konuşma hakkı da olmayacakmış. Yani Anavatanını destekleyen tazminattan kurtulacak gerisi de talihine küsecek.
İnanılacak gibi değil ama Kıbrıslıların tazminata katılabileceğini sananlar var. Türkiye’ye faiz hariç borcu milli geliri çoktan geçmiş olan Kıbrısların borçlarını ödeyebilmeleri için tabii gene formüller düşünüp haberler icat eden de oldu. Ziraat bankasından bile borçlandırılıp Rum mallarını devecik etmenin ceremesini ödeyebilmeleri sağlanacakmış. Hâlbuki Kıbrıslılar ta ki ziraat bankası TC hükümetinin elinden biraz kurtulsun orayı merkez bankası gibi kullanırdı ve borçları ona kaldı. TC hükümeti borçları sildi ama bilindiği kadar Ziraat bankası silemedi ve faizini de ekleyip yıldan yıla taşıdı. Onun için o borcu bile ödemeyene nasıl borç versin. Hem hangi banka kesinti yapmadan bu kadar borcu verebilir. Bankalar bağlanmamış para tutmazlar ki! Faizle verip mevduat faizlerini verebilmek isterler.
Bu işte kâğıt üstünde bile olsa kazanan gene Rum mallarını devecik edenler oldu. Onlar global mal takasıyla yediklerini hazmetme sadece yemeyenler kadar tazminata katılma sözü almış oldular. Bugünkü uygulamayla milyon Avro tazminatı ödenen Erçıkalar’ın üstüne çok katlı mağaza diktikleri arsa için ödeyeceği sadece Paşaköy öğretmeninin ödeyeceği kadar olacak.