23 Aralık tarihinde Antifaşist İnisiyatifi Larnaka’da düzenlenecek nefret yürüyüşünü kınadı. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
28 Aralık günü, Larnaka’da, ELAM, sözde sebebi göçmen ve Kıbrıslı Türklerden gelen “tehdit” olan, ırkçı ve gözdağı vermeyi amaçlayan bir başka yürüyüş düzenliyor. Bu, Kasım başı aynı şehirde gerçekleşen benzeri bir yürüyüş sırası göğsünden, “bilinmeyen” kişilerce bıçaklanan Kıbrıslı Türk müzisyen Sertunç Akdoğu’nun yaraları daha kapanmadan gerçekleştirilmektedir.
ELAM sadece aşırı sağ, milliyetçi ve ırkçı bir örgüt değildir. Üyeleri sadece Grivas ve EOKA B’ye imrenen kişiler değildirler. ELAM bir NAZİ örgütüdür. Yürüyüşlerinde Yunan bayraklarını destek için olan tahta sopalarını saklamak için kullanırlar. Askeri tarzda yürüyüşleri ve siyah üniformaları sadece yabancıları değil tüm toplumu korkutma amaçlıdır. Alman neo-Nazi partisi NPD ve ‘Chrysi Avgi’ (Altın Şafak) gibi birçok benzer Avrupa örgütleri ile bağlantıları vardır. Bunlar, insanlık tarihinde en fazla bilinen katil, Adolf Hitler hakkında “tarihin yargılayacağı” biri olarak bahsetmektedirler. Gelecekte!?
Yürüyüşlerine ek olarak, diğer aşırı sağ örgütlerle birlikte, Larnaka Finikudes Plajı’nda ve diğer şehirlerde (en sonu Lefkoşa’da), Türk takımı olan Pınar Karşıyaka oyuncularına – salı akşamı Apoel ile olan FIBA Eurochallenge basketbol maçından sonra – saldırmışlardır. Bu örgütler geceleri karanlıkta sokaklarda gruplar halinde dolaşarak göçmenlere ya da görüntülerini beğenmedikleri veya onaylamadıkları gençlere saldırmaktadırlar. Sıradan insanların ekonomik krizden dolayı olan korku, işsizlik ve umutsuzluklarını, kabul görmek ve hatta nihai amacı toplumun alt tabakalarındakilerinin üzerinde tamamen bir baskı rejimi oluşturmak olan hareketlerinin saflarına katmak için sömürmektedirler.
ELAM, Yunanistan’daki kardeş örgütü ‘Chrysi Avgi’ gibi bir neo-Nazi çetesinden başka bir şey değildir. ‘Chrysi Avgi’ üyeleri, sadece ırkçılık karşıtı olduğu için bir kadın öğrencinin yüzüne gamalı haç kazımışlardı. Böyle çetelerin bazı vicdansız politikacılar tarafından dolaylı ya da daha kötüsü doğrudan desteklenmeleri utanç vericidir. Bu politikacılar, göçmenler ve Kıbrıslı Türkleri, yoksul Kıbrıslı Rumların zararına, devlet hazinesinden çalan, “ayrıcalıklılar” olarak göstermek için akıl almaz yalanlar uydurmaktadırlar. Bu kirli oyunda belirli medya kuruluşlarının istekli desteğine güvenebilmeleri bir utanç kaynağıdır. Bazı siyaseten sorumsuz gazeteciler yabancı düşmanlığını büyütmek için yoksulluğun yayılmasının ve işsizliğin yarattığı durumu manipüle etmektedirler. Krizin sorumlu olan ekonomik olarak ayrıcalıklı azınlık, krizden etkilenenlerin yoksullar olmasını garanti altına alırken, bu gazetecilerin amaçları göçmenleri günah keçisi ilan etmektir.
Devlet organlarında sorumlu olanlara ve özellikle de Başsavcıya, ırkçı, etnik nefret ve şiddete teşvik eden kamu açıklamalarının ve örgütlerin hukuka göre değerlendirilmeleri için sorumluluklarına sahip çıkmaları çağrısını yaparız. Herkese, bireylere, örgütlere ve siyasi partilere, demokrasi ve demokratik özgürlükleri özenti ‘Führerlerden’ korumak için bizimle durmak ve neo-Nazileri durdurma mücadelesine katılmaları çağrısında bulunuruz.