BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin altı ay daha, 15 Haziran 2011’e kadar uzatılmasını tavsiye etti.
BM Güvenlik Konseyi belgesi olarak yayımlanacak olan, 21 Mayıs 2010 ve 20 Kasım 2010 tarihleri arasındaki gelişmeleri içeren Birleşmiş Milletlerin faaliyetleriyle ilgili raporunda Genel Sekreter, rapor verme süresinde ara bölgedeki durumun sakin olduğunu, UNFICYP ve karşı güçler arasındaki ilişkilerin iyi ve yardımcı olduğunu belirtti.
“İhlallerin sayısında azalma var. Ateşkes hattının yanındaki düşük düzeydeki tatbikatlar gereksiz yere gerginliklere neden oluyor ve bundan kaçınılmalıdır” diyen Ban, UNFICYP tarafından başlatılan askeri güven yaratıcı önlemlerle ilgili görüşmelerin karşı güçler arasında destek ve işbirliğini sağlayacağı ve somut sonuçlar vereceği umudunu ifade etti.
“Böyle bir gelişme devam etmekte olan müzakerelerde en iyi zemin olasılığı sağlayacaktır” şeklinde görüş belirten Genel Sekreter, adadaki iki toplumun, Kıbrıslıların ve UNFICYP’in günlük yaşamda etkili olan ortak konular olan insani, sosyal ve ekonomik konularda UNFICYP’in yardımlarına güvendiğini ve UNFICYP’in iki toplumla ara bölgenin siviller tarafından kullanılması da dahil pratik günlük konuları çözmede yakın çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.
Raporunda bu çabaların iki toplum arasında güven oluşturmada ve olumlu ilişkilerde önemli olduğunun altını çizen Ban, iki tarafa da bu bağlamda UNFICYP’i desteklemeye devam etmeleri çağrısı yapıyorum” dedi.
Genel Sekreter, UNFICYP’in taraflar arasında kendi Teknik Komitelerinde kabul edilen somut önlemlerin uygulanması da dahil kültürel miras, ceza ve suç konularında işbirliğini kolaylaştırmak için araç olduğunu, Kıbrıs’taki zengin müşterek kültürel mirasın korunması amacıyla kabul edilen önlemlerin uygulanmasına tüm tarafların tam destek vermesinin önemli olduğunu belirtti.
Raporunda, ceza ve suç konularında iki taraf arasında bilgi alışverişinin artmasından memnunlukla bahseden Ban, bunun sadece karşılıklı güvenin artmasının bir yansıması değil aynı zamanda tüm Kıbrıslıların müşterek güvenliği için somut sonuçların yaratılması bakımından önemli bir katkı olduğuna işaret etti.
Limnidi geçiş noktasının açılmasıyla ilgili olarak da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri şöyle devam etti:
“Bu önemli ve uzun zamandan beri beklenen gelişme, bir somut, güven yaratıcı önlemdir ve birçok Kıbrıslının günlük yaşamını iyileştirecektir. Diğer geçiş noktalarının açılması için ortak bir komite kurulması, iki toplumu daha da yakınlaştırmak için siyasi isteklilik olduğuna memnuniyet verici bir işarettir. Bu doğrultudaki çalışmaların, iki toplum arasındaki sosyal ve ekonomik etkileşime olanak vermesi açısından daha öğretici ve sonuç verici yönde olması önemlidir.”
“Ekonomik, sosyal, kültür, spor veya benzeri bağların ve temasların kurulması, devam etmekte olan müzakerelerde olumlu etki yaratacaktır. Bu temaslar toplumlar arasındaki güven duygusunu besler ve Kıbrıslı Türklerin belirttiği izolasyon endişelerinin konuşulmasına yardımcı olur. Buna ek olarak taraflar arasında daha fazla ekonomik ve sosyal eşitlik, nihai yeniden birleşmeyi daha kolaylaştırmakla kalmaz daha uygun kılar. Uluslararası camia tarafından onaylanmış barış süreci bağlamında buna ters doğrultuda çabalar sadece amaca zarar verir.”
Raporunda Kayıp Kişiler Komitesi’nin insani çalışmalarının ziyadesiyle engellenmeden devam etmesinden duyduğu memnuniyeti de ifade eden Genel Sekreter, ilgili taraflardan Komitenin çalışmalarının politikleştirilmesinin engellenmesi için tüm çabanın gösterilmesini istedi. En nazik şekilde zorbaları tahrik etmeden uyardı.
Ban, kuzeyde kazı amacıyla askeri bölgelere tamamen girilebilmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi ve Türk Birliklerinden konuya insani yönden daha dostane bir yaklaşım göstermelerini talep etti.
Ara bölgedeki mayınların sökülmesi konusunda da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporunda, “Hızla devam ederek çalışmaların tamamlanması aşaması kritik bir zamana denk gelmiştir. Ara bölgedeki son dört mayınlı bölgeye girilmesine Milli Muhafız Ordusu veya Türk Birlikleri tarafından izin verilmemiştir” şeklinde görüş belirtti ve taraflara uygulanmakta olan proje için verilen sürede tüm Kıbrıslıların ara bölgeyi özgürce kullanabilmeleri için bu bölgeleri bırakmaları çağrısı yaptı. Bu ifadelerin arkasına taraflara ara bölgeyi engellemeyecek kadar uzağa çekilmelerini istedi. Anlaşılan YKP gibi BM’ye göre de asker olmasa güvenliğin daha fazla olacaktır ve siviller mallarını kullnabilecektir.
Ban, Birleşmiş Milletlerin mayınlardan temizlenmiş bir Kıbrıs için taraflara daha fazla yardıma hazır olduğunu kaydetti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporunda şu görüşlere yer verdi:
“UNFICYP’in, müzakerelerin bu hassas zamanında adada artan biçimde önemli bir görev yapmaya devam edeceği güçlü inancımdır. Kıbrıs’taki BM Barış Gücü, müzakerelere yardımcı olacak havayı yaratmak için Özel Danışmanımın Ofisi ve diğer Birleşmiş Milletler organları ve programlarıyla yakın çalışmaktadırlar. Dolayısıyla Güvenlik Konseyi’nin UNFICYP’in görev süresini altı ay daha 15 Haziran 2011’e kadar uzatmasını tavsiye ederim.”
Bank Ki-moon raporuna şöyle devam etti: “Güvenlik Konseyi’nin, sonuncusu 1930 (2010) olan talepleri çizgisinde Genel Sekreterlik anlaşmayla ilgili durum planlamasıyla meşgul olmaya devam edecektir. Planlama esnek biçimde devam edecek, müzakerelerdeki gelişmelerle ve tarafların bu hususta Birleşmiş Milletlerin olası görevleri üzerindeki görüşleriyle yönlendirilecektir.”
“Zeminde ve tarafların görüşlerini de dikkate alarak UNFICYP’in faaliyetlerini yakından denetlemeye devam edeceğim, UNFICYP’in görev süresiyle ilgili uygulamalar konusunda gerektiğinde Güvenlik Konseyi’ne gücün düzeyi ve faaliyetleriyle ilgili görüşlerimi içeren tavsiyelerimi uygun biçimde tekrarlayacağım.”
“Buna ilaveten Güvenlik Konseyi’ne 24 Kasım 2010 (S/2010/603) tarihli raporumda bildirdiğim gibi, gelecek aylarda Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs’taki varlığıyla ilgili devam eden gelişmelere göre ayarlayarak tavsiyelerde bulunmak için daha geniş bir değerlendirme yapmayı planlıyorum.”
Karşı güçlerin askeri ihlallerinin sayısının, bir önceki rapor önemine göre bu rapor döneminde azaldığını, bazı yıllarda en düşük düzeye indiğini belirten Ban, karşı güçlerin, diğer taraftan kışkırtmasından kaynaklanan düşük sayıda uygulamalarına, daha çok Lefkoşa’nın merkezinde tek tük devam ettiklerini, bu olayların bir politikanın yansıması olmaktan öte disiplinsizliğe bağlı olaylardan kaynaklandığını kaydetti.
Askersizleştirme ve/veya karşı birliklerin birbirlerine çok yakın oldukları bölgelerde gözetleme mevzilerinin uzaklaştırılması gibi UNFICYP’in önerdiği askeri güven yapıcı önlemlerle ilgili olarak da Ban, Milli Muhafız Ordusu’nun bu öneri üzerinde değerlendirme yaptığını, bu bağlamda UNFICYP’in Türk Birlikleri/Kıbrıs Türk Güvenlik Güçleri tarafından da somut adımlar atılmasını beklediğini bildirdi.
Genel Sekreter, UNFICYP’in gerginliği azaltma ve askeri güven yaratıcı önlemlerin uygulanmasıyla ara bölgede askeri varlığını azaltma taahhüdüne bağlı olduğunu, ancak bunun için iki tarafın desteğinin gerektiğinin altını çizdi.
Ara bölgedeki mayın çalışmaları konusunda Ban, 73 mayın alanından 70’inin UNFICYP tarafından temizlendiğini, 25,500 mayının çıkarıldığını, 9.5 kilometrekarelik bir alanın mayınlardan temizlendiğini anlatan Ban, son raporunun hemen öncesinde Türk Birliklerinin elinde bulunan 13 mayınlı alanın temizliğine izin verildiğini, bunların dokuzunun ara bölgenin içinde, dördünün dışında olduğunu, onunun temizlendiğini, kalan mayın alanlarının temizliğinin Aralık 2010 sonuna kadar tamamlanmasının planlandığını duyurdu.
Genel Sekreter, Türk Birliklerinin elindeki mayınlardan birinin Maraş’ın güneyinde, Milli Muhafız Ordusu’nun elindeki üç mayın alanının da Luricina cebinde olduğunu, ara bölge içindeki bütün bu mayın alanlarının 2010’un sonuna kadar temizlenmiş olacağını belirtti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, rapor döneminde UNFICYP’in ara bölgeden 10,000’i Limnidi’den olmak üzere 750,000 resmi geçişin yapıldığını kayda geçirdiğini, Mayıs ve Ekim ayları arasında “güneyden kuzeye” 537,731 Avro değerinde ürün geçişi yapıldığını, 3,326,000 Avro değerinde de karşı taraftan geçiş olduğunu, bunların 2009’un aynı dönemiyle eşit düzeyde bulunduğunu ifade etti.