Ankara hükümetlerinin Kuzey Kıbrıs’ta uyguladığı politikalara karşı çıkan 19 sendika adına, Ankara’daki ILO Merkezi’ne, geçtiğimiz hafta yapılan şikayet ziyaretiyle ilgili 20 Aralık’ta Kamu-Sen’de bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısında ilk konuşmayı yaparak hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Kamu-Sen Genel Başkanı Mehmet Özkardaş, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Hükümeti tarafından uygulamaya konulan “göç yasalarının” Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından dayatıldığını söyledi.
Özkardaş, Türkiye hükümetlerinin seçim dönemlerinde Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesine dahi müdahale ettiğini belirterek, “bunun sonucunda yaşanan sorunların kaynağının Türkiye hükümetleri olduğunu”, ziyaretlerinde anlattıklarını söyledi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan gerçeğin sorumlusunun Türkiye hükümetleri olduğunun, tek yanlı bilgilendirme ve önyargılı köşe yazarları aracılığıyla Türkiye vatandaşlarından saklandığını ifade eden Özkardaş, ILO’ya yapılan şikayet ve ziyaretlerde bunları ortaya koyduklarını belirtti.
Özkardaş, Ankara’da Hak-İş, KESK, Eğitim-Sen, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP)’yi ziyaret ettiklerinin anlattı.
Mehmet Özkardaş, bundan sonra Ankara’daki sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle daha sıkı ve kapsamlı bilgilendirme toplantıları yapılacağına işaret ederek, ILO’ya yapılacak şikayetin de takipçisi olunacağını belirtti.
Özkardaş, ILO’ya verilen şikayet mektubunu imzalayan sendikaları şöyle sıraladı:
“Kamu-Sen, Dev-İş, Türk-Sen, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, Devrimci Genel-İş, Emek-İş, Petrol-İş, Tıp-İş, BES, El-Sen, Koop-Sen, Basın-Sen, Güç-Sen, Çağ-Sen, DAÜ-BİR-SEN, Kıbrıs Türk Ebe ve Hemşireler Sendikası, Tel-Sen.”
“Türkiye halkı ile sorunumuz yok”
KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan ise, basın toplantısındaki konuşmasında, birlikte hareket eden 19 sendikanın kimsenin Kıbrıs Türk halkının onuruyla oynamasına izin vermeyeceğini söyledi.
Kaptan, Türkiye hükümetlerini şikayet ettiklerini, sendikaların Türkiye halkıyla (vatandaşlarıyla) hiçbir sorunu olmadığını anlatarak, ILO’ya yapılan şikayetin Hak-İş, KESK, DİSK üzerinden yapılmaya devam edileceğini söyledi.
Ahmet Kaptan, Kıbrıs Türk halkını yok olmaya götüren dayatmaların AKP imzasını taşıdığını vurgulayarak, 1974’den günümüze Türkiye hükümetlerinin sorumluluğunun herkesçe bilinmesi gerektiğini anlattı.
“Türkiye büyükelçilerinin seçim dönemlerinde sömürge valisi gibi davrandığını” herkese anlattıklarını belirten Kaptan, “Kıbrıs’taki emekçilerin Türkiye emekçilerinin vergilerinin adaya aktarılarak çıkarcıların egemenliklerini sürdürmesi için araç olarak kullanılmasını istemediklerini” herkese anlattıklarını belirtti.
Kaptan, sendikaların Kıbrıs Türkünün yüzyıllardın verdiği mücadeleyi kimseye paspas yaptırmamakta kararlı olduğunu anlatarak, 19 sendikanın Kıbrıs’ın kuzeyinde işbirlikçi hükümetler kadar işbirlikçi sendikalara da karşı çıktığını söyleyerek, isim vermeden kendilerinin dışında kalan bazı sendikaları eleştirdi.
“İşbirlikçi sendikalar Hür-İş ve Hür-İş’e bağlı sendikalar”
Basın toplantısında son olarak söz alan ve soruları yanıtlayacağı açıklanan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, “işbirlikçi sendikalar kim?” sorusunu yanıtlayarak, “Bazı arkadaşlar isim vermek istemiyor ama ben vereceğim. İşbirlikçi sendikalar Hür-İş ve Hür-İş’e bağlı sendikalardır” dedi.
Elcil, “daha önce Ankara’ya mevki, makam ve para istemek için gidenler olduğunu; bunların Türkiye’yi değil, sadece Türkiye’nin parasını sevdiğini” iddia ederek, kendi ziyaretlerinin adada yaşanan gerçekleri birinci elden anlatmaya yönelik olduğunu kaydetti.
Şener Elcil, ekonomik sıkıntı var diye önlem alanların, siyasiler, yargı ve sivil savunmayı bu önlemlerin dışında bıraktığını anımsatarak, “Aslında ülkede ekonomik sıkıntı yok, siyasi sıkıntı var” ifadesini kullandı.
Elcil, Ankara’ya 19 sendika adına giderken Hür-İş ve ona bağlı sendikaların “Türkiye’yi şikayet edecek siyasi eylemler içinde olmayız” gibi açıklamalar yapmasının kabul edilemez olduğunu savunarak, Türkiye dahil kim yanlış yaparsa yapsın her düzeyde ve her kuruma onun şikayetinin yapılmasına devam edeceklerini söyledi.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Hür-İş ve bağlı sendikaların bu tavırlarıyla çalışan ve üyelerine ihanet ettiğini iddia ederek, “Bu sendikaların tabanlarına sesleniyoruz: yöneticilerini değiştirin” dedi.
Hür-İş ve bağlı sendikaların üyelerine sendika yönetimlerini değiştirme çağrısı yapan Elcil, bu sendikaların UBP’ye yağ çekmek amacıyla ihanet ettiklerini öne sürüp bu ihanete son verilmesi gerekliliği üzerinde durdu.
“Nüfus yapısı ve sayısı bilinmeyen bir ortamda sorunlar çözülemez”
Kamu-Sen Genel Başkanı Mehmet Özkardaş, yeniden söz alarak, müdahalelerle nüfus yapısı ve sayısı bilinmeyen bir ortamda ortaya çıkan sorunların çözülmesinin mümkün olamayacağını anlatarak, ülkenin kumar cenneti, fuhuş merkezi, kayıt dışı ekonominin ekonomiden büyük olduğu, üretimden koparılmış bir toplum olmaması için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Ankara’daki basın toplantısı
(ANF) Kıbrıs’ta faaliyet gösteren 17 sendika ortak bir toplantı düzenleyerek, AKP hükümetinin bir taraftan Türkiye’deki kumarhaneleri kapattığını, diğer taraftan ise Ada’yı fuhuş, uyuşturucu ve kumarhaneler cennetine dönüştürdüklerini söyledi.
Kıbrıs’ta faaliyet gösteren 17 sendikanın katılımıyla Kuzey Kıbrıs hükümetinin uygulamaları ile ilgili olarak Eğitim-Sen Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda, Kıbrıslı Türklerin ada üzerindeki var oluş mücadelesinin yıllardır sürdürdüğü ve hiçbir baskı, şiddet ve tehditin Kıbrıslıları Ada’da özgür ve demokratik yaşama isteklerinden döndüremedikleri ifade edildi.
Sendikalar basın toplantısında, yıllar önce Kuzey Kıbrıs’ta var olan ve binlerce insanın çalıştığı ve onlarca fabrikadan oluşan “Sanayi Holding” zamanın Türkiye Cumhuriyeti Hükümetince, “Kıbrıs Turizm Ülkesi, sizin sanayiye ihtiyacınız yok” denilerek kapattırıldığını ifade etti.
Toplantıda şöyle denildi: “Kuzey Kıbrıs’ta istihdam yaratan ve üretim yapan çorap fabrikaları, bisküvi fabrikaları, makarna ve dondurma fabrikaları, ayakkabı fabrikası, plastik boru fabrikaları, tefal tencere ve tava fabrikası, konfeksiyon atölyeleri de bir bir kapattırmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetler’inden iktidarda olan her hükümet, Kıbrıslı Türklere ayrı bir model gömlek giydirdi. Sürekli değiştirilen ve bir türlü üzerimize uymayan bu gömlek her yırtıldığında da; ‘Kıbrıslı Türkler tembel, Kıbrıslı Türkler üretmiyor, Kıbrıslı Türkler hep memur olmak istiyor’ suçlamalarıyla karşı karşıya kaldık.”
Sendikalar, Kıbrıs’a Türkiye’nin dahi ambargo uyguladığını ifade ederek, “Ülkemiz ürettiğini satamadığı için üretimden kopartılmıştır. Nüfusunu bilmediği için planlama yapamayan, işsizlikten gençleri göç etmek zorunda kalan, kontrol edilemeyen nüfus nedeni ile başta sağlık ve eğitim sistemi olmak üzere tüm sistemleri çökme noktasına gelen, ve dışarıdan gelen kontrolsüz nüfus akışı ile her gün tecavüz, taciz, hırsızlık, öldürme, darp, yol kesme, çeteleşme, mafyalaşma, uyuşturucu, fuhuş gibi adi suçlar nedeni ile toplumsal travma geçiren Kıbrıslı Türkler bu politikalarla Kıbrıs’tan göç etmek zorunda bırakılmaktadırlar” dedi. Açıklama şöyle devam etti:
“AKP hükümetinin bir taraftan Türkiye’deki kumarhaneleri kapatırken bizdeki işbirlikçi hükümetler vasıtasıyla adamızı fuhuş, uyuşturucu ve kumarhaneler cennetine dönüştürmüşlerdir. Sayın Cemil Çiçek’in adamızdaki bir ziyaretinde sabah camii ve külliye açılışı, akşamda kumarhane açılışı yapması tutarsızlık ve art niyettir.”
Sendikalar, AKP ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Ulusal Birlik Partisi arasında imzalanan protokolle; “Kuzey Kıbrıs’taki tüm kamu görevlilerinin maaşları dondurulmuştur. (2007 yılından beri hiçbir maaş artışı yapılmamıştır.) Tüm emekli maaşlarından (dullar dahil) vergi alınmaya başlanmıştır. Tüm Kamu çalışanlarının vergi muafiyetleri indirilerek maaşları aşağıya çekilmiştir. Sosyal Güvenlik Yasası ile (1 Ocak 2008) tüm kamu ve özel sektör çalışanlarının emeklilik yaşı 60’a yükseltilmiş, emekçiden kesilen prim oranları yükseltilirken, emeklilikte alınacak emeklilik maaşının formülü değiştirilerek aşağı çekilmiş, ikramiyeler kaldırılmıştır. Kamuya yeni işe girenlerin maaşları neredeyse asgari ücret seviyesine indirilmiş, üniversite mezunlarının maaşı yaklaşık net; bin 500-bin 600 TL, Lise mezunlarının maaşı yaklaşık net; bin 400-bin 450 TL, Öğretmenin maaşı yaklaşık net; bin 500 TL. seviyesine indirilmiştir” maddelerinin hayata geçirildiğini ifade etti.
İLO mektubu
Sayın Juan Somavia
ILO Başkanı
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmelerini onaylayan TC Devletinin alt yönetimi olarak görev yapan Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetim yaptığı yasalar ile ILO Sözleşmelerine aykırı uygulamalar gerçekleştirmektedir. Son olarak geçirdikleri “Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödenekleri Yasası” diye adlandırılan yasa ile Toplu İş Sözleşmesi yolu ile serbest pazarlık usulüne göre ekonomik hak elde etmeyi yasakladılar.
İlgili yasanın 8. maddesinin 7. fıkrası “Bu yasa kapsamında çalışanlara 13. maaş ikramiyesi dışında herhangi bir isim altında ve herhangi bir şekilde, maaş, ikramiye veya benzeri ödeme yapılamaz” demektedir. Ayni şekilde ilgili yasanın daha başka maddeleri de serbest pazarlık yolu ile ekonomik haklar elde edilmesine yasaklama getirmektedir.
Bu yapılan yasa ILO’nun 98 sayılı sözleşmesinin 4. maddesini ihlal etmektedir. İlgili yasaya ek olan ücret tabloları mevcut ücretlerden çok düşüktür. Yasanın geçtiği tarihten sonra işe girecek olanları kapsayacağından 1 gün önce işe başlayanlar ile 1 gün sonra başlayanlar arasında ayni işi yapsalar bile ücrette eşitsizliği getiriyor. Böylesi bir uygulama da Sosyal Adaleti zedelemektedir.
Türkiye 1932 yılından bu yana ILO’ya üyedir ve bu çerçevede ILO’nun Ankara’daki Ofisi, Türkiye’de bazı diğer çalışmalar yanında Uluslararası çalışma standartlarının uygulanmasını izlemektedir.
Bu çerçevede, Kıbrıs’ın Kuzeyinin TC Devletinin kontrolünde olduğu gerçeğinden hareketle ILO’ya başvurmayı uygun bulduk. Bilgi ve gereğini talep ederiz.