Yeni yıl adımları Orta Doğuda patlamalarla başladı. Şimdiden Tunus ve Mısırın artık aynen kalmadığının mesajını veriyor. Mısırda önce dini karışıklıklar ve şimdi Mubarek hüsnünün son döneminin yankısı yükseliyor. Tunusta halk devrilmez denilen yönetimi devirdi. Durumdan korkuya kapılan Ürdünde hükümet fes edildi. Yemenden durmadan gösteri haberler geliyor. Amerikan düşünce kuruluşları harıl harıl işleyerek düşünceler yaratıyor. Daha sayacak çok gelişmeler vardır. Aktörler rollerini oynarken bazısında beklenenen olması, bazısı “Tunus gibi” ansızın hazırlıksız yakalanmalarla konuşulan orta Doğu projeleri ve tepkielrle yeniden gündeme oturdu. Aslında önümüze onuturulan Emperlyalist veya yumuşatılmış Küreseleşme kuramlarının dünyadaki acımasızlıkların yeniden resmini ortaya çıkarıyordu.
Bugün olayların olduğu ve Mısırla Tunusta daha bir öne çıkan gelişmeler, resmen sistemin uyguladığı Orta Doğu siyasetinin aynası olmaktadır. Emperyalist ve daha özü Amerikanın nasıl bir dünya istediğinin ısbatı olan yapıdan söz etmekteğiz. Eklemekten geri kalınmayacak bilgi ise: Konuşulan Büyük Orta Doğu projesinde Kuzey Afrikadan Pakistana Afkanistana uzayan coğrafyadan söz edilmektedir. Bunu bildik klasik Coğrafyadan daha geniş alan olmaktadır. Doksanalr sorası konulan proje ve kültürler çatışması yeniden oluşturma anlayışı bu yörede en temelde oynanmaktadır.
Yeniden ortaya çıkan acı gerçek ise şudur: ikide bir dayatılan sistemsel olguların doğru gibi kavranıp savunulmasının ne denli yanlış olduğunu ısbatlıyordu. İşte bölgenin merkezi ve en çok yardım alan ülkesi Mısır: Nasıl bir Mısır yaratıldığı artık anlatmaya gerek olmayacak kadar açıktır. Acımasız antidemokratik bir liderle halkın inim inleten devlet temel merkez oluyordu. En çok askeri yardımı alıyor, en çok desteklenen ordu olunuyor ve bölgedeki siyasal en önemli oyunculardan biri Mısır olmaktaydı. Hani denilen demokrasi ve özgürlük hedefli Emperyalist sözcükelr var ya; nasıl kandırmaca olduğu Mısırla canlı örnek oluyor. Böylesi yapıyı da değiştirmek öyle seçim veya birkaç grevle olmazdı. Nitekim Mubarek Hüsnmü de aday olanları dahi yakalatarak seçim yapan ülke olduğu halde kimse onun yaptığı seçimi “tanımam demiyordu”. Konuyu uzun uzun tekrar anlatmaya deymez. Şimdi Mısırdaki ayaklanmanın sonuçları oynanan kartlarla ileri atılacak adımlarla daha ilgilenmek gerekiyor.
Sistem Tunustaki ayaklanmalara hazırlıksız yakalandı. Daha doğrusu o denli uzun ve kararlı süreceğine inanmadılar. Onun için ordaki gelişmelerde birazda gafil avlandılar. Mısırda ise adeta son dönemde Mubarek Hüsnünün de hasta olması nedeniyle gelecek düşünceler hazırlanıyordu. Nitekim Mısırda patlamayla adeta hemen demeçler verildi ülkede bazı liderler öne çıkarılmaya başlandı. Hala direk halkın öfkesini denetim altına alarak ayar tam yapılamadı. Burda ordunun Amerikan etkisiyle takındığı tavır ve Erdoğan gibi liderleri kitlesel etki için kulanmalar da yapıldı. Dahası Mısırda yaşamıyan Muhamet Elbaredey ülkeye dönüp liderlik için denemeye girişti. Hatırlatalım; Baredey B.M. atom komisyonu başkanı oldu: Ancak Mısır adına değil Amerikan adayı olarak seçildi. İran karşıtı kartıyla da oldukça güveni sapladı. Bunu gözden kaçırmayın.
Mısır olsun Tunus ise bize Emperyalist yeni sömürge döneminin en acımasız resmini gösterdi. Şimdi sistem ayakta tutma olmaz sa değiştirip çıkarı koruma anlayışlarında yüzüyorlar. Korkular bu kıvılcımın yayılmasıdır. Nitekim Ürdünde çıkan gösteriler sorası hükümet fes edilip reforumlar sözü verildi. Suriye karışık. Lübnanda istenmiyenn dengeler kuruluyor. Cezayir zaten hep kaynıyor. Onları rahatlatan tek önemli olgu, bu ülkelerde baskılara karşı halk olmasına rağmen alternatif siyasal sistemi zorlayacak sosyalis hareketlerin olmamasıdır. Yine de özelikle Mısırdaki oynamalarla en başta İsrail Filistin eksenine katgısı hep korkuluyor. Bölgenin enerji havzası olması da ekonomik rekabet açısından oldukça duyarlılık yaratılıyor. Ama Mısır özelikle oynacak kartlarla hep kurulan kurgular sonucu mutlaka tehlikeler olacaktır. Orta doğu anlayışında Mısır İsrail veya daha geneli Arap dünyası tetiklemeleri endişelendirecek kesim mutlaka bulunur. Hele kazara Sudileri de dalga alırsa işler karışır. Onun için direk Ordu tarafsız gibi durup yatıştırma tavrına girdi: Obama telefon konuşması sorası Türkiye Başbakanı Elcezire kanalıyla Mısır meydanına hitap edip “Hüsnüye gitmesini” söyledi. Bunlar hep herkesime göre Mısırın nerde durma hamleleri oluyor.
Tüm bunlar şunu gizleyemez: Halkın sokak gücü en acımasız diktatörleri dahi devirmeye yeterli güç olmaktadır. Diğer açıdan tartışılması gereken; iletişim ile oluşan katılım ve sosyal patlama kendi liderini çıkaramadığı zaman aynı devrimci koşul giderek ayara yönelir. Tunusta halk dirençle hepsinin gitmesini isterken, yerine hala kendine temsil edecek siyasti oluşturamadı. Bu belirsizlik sürüyor. Mısırda ise sokakları tetiklemeyen ama sistemin belirli kesimleri şimdi doğan boşlukta hazırlıklı oldukları için iktidar talebiyle öne çıkıyorlar. Bunlar aslında senelerdir uygulanan baskıların ve sosyal sınıfsal muhalefetleri ezme anlayışlarının poletik acı mirasları olmaktadır. Mısır belli ki sistemin yine önemli gücü olarak kalacaktır. Ama kalırken oynanacak kendi içsel dengeler ve yeni sistem denklemleri paydaları mutlaka bazı değişimler de getirecektir. O zaman da İsrail gibi ülkelerin endişe duyması doğaldır. Çünkü Mısır eşitdir İsrail poletikası sonucu Gazle kapısını dahi kapatı, yer altı tünelerini yıktı ve çelik duvar ördü. Şimdi Filistin konusunda dahi ufak bir değişim İsrail için sorun olacaktır.
Kısaca Mısırda halk tarih yazdı. Sistemin koruduğu ve sisteme hizmet eden en acımasız lideri sokakla zorluyor. Burda bize yeniden sistemin nasıl bir dünya yaşatığının anımsatılması da oldu. Eğer halk sokakta olmasaydı ne Tunus nede Mısır ve ardından gelen reforumla hükümet değişimler olmazdı. Şimdi aAmerikan eksenliler bol bol ordaki rejimleri kötüleyen yazılar yazıyorlar: Oysa daha dün bu lidrlerin nasıl özgürlük neferi olduklarını sistemi koruduklarını yazdıklarını hep onutular. Onutular ki Mubarek ahaliyi ezerken ve yoksuluk artarken, onların ve resmi rakamları bu ülkelerde refahın artığını söyliyorlardı. Şimdi i
se elerinde kalsın diye de “reforum yapın” demekteydiler. İşte Emperyalist gerçeklik ve Orta doğu: Daha neyi anlatalılm?