Hangi hakla besleme diyorsunuz bu halka.
Bir besleme varsa, o sizsiniz; emperyalizmin beslemesisiniz. Tekellerin, IMF’nin, DB’nin beslemesisiniz. Kıbrıs Türk halkı, tüm Türkiye halkı gibi emeğiyle yaşıyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Lefkoşa’da 28 Ocak’ta, 40 binin üzerinde kişinin katıldığı bir miting düzenlendi.
Sendikal Platform ve muhalif partiler tarafından gerçekleştirilen mitingte, KKTC hükümetinin gündeme getirdiği son ekonomik paketin geri çekilmesi ve hükümetin istifası talep edildi. Sendikal Platform, 11 Ocak’tan itibaren süresiz grev kararı almış ve Kıbrıslı Türkler’in İngiliz sömürge yönetimine karşı başkaldırdığı günün yıldönümü olan 28 Ocak’ta da genel grev ve “Toplumsal Varoluş” mitingini düzenlemişti.
Mitingte bir grup tarafından “Ankara elini yakamızdan çek”, “Paranı da memurunu da istemiyoruz” gibi Türkiye oligarşisinin işgali ve tahakkümüne karşı pankartlar taşındı. Ayrıca “Kıbrıs Cumhuriyeti” bayrakları taşınarak “Tek Kıbrıs” sloganları atıldı.
Mitingteki bu gelişmeler, AKP iktidarının Kıbrıs’taki işgalci yüzünü ortaya çıkarmaya yetti. Erdoğan tam bir işgalci efendi ruh haliyle Kıbrıs Türk halkına saldırdı. Bu konuyla ilgili yaptığı her konuşma halklara düşmanlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Şöyle diyordu mesela:
“Bunu Güney Kıbrıslılar ile beraber yapıyorlar. … Türkiye’ye karşı böyle bir eyleme hakları yoktur. En düşük derecedeki memurları 10 bin liraya yakın para alıyor. … Beyefendi 10 bin lira alıyor bir de bu eylemi yapıyor utanmadan. … ‘Türkiye buradan çek git’ diyor. Sen kimsin be adam. … Stratejik olarak ilgiliyim. Kıbrıs’ta Yunanistan’ın ne işi varsa Türkiye’nin de Kıbrıs’ta stratejik olarak o işi var. Ülkemizden beslenenlerin bu yola girmesi manidardır.”
Nedir “manidar olan?” Kıbrıs halkının ne isteyip ne istemediğinin, nasıl yaşayıp nasıl yaşamak istemediğinin bir önemi yok mu? Yunanistan ve Türkiye oligarşisi onyıllardır bu adada iki halkı birbirine düşman ettiler. Onyıllardır Türkiye oligarşisi şovenist politikalarla işgalini meşrulaştırmaya çalıştı.
Ülkemizde hak talebinde bulunan halkın her kesimine nasıl ki, “marjinal, yasadışı, bozguncu, terörist” diyorsa, Kıbrıs Türk halkı için de aynı aşağılayıcı tavırla hareket ediyor.
Hani orada işgalci değil, kurtarıcı idiniz? Hani Kıbrıs Türk halkı “soydaşlarınızdı?” Hani “etinizin parçası”ydı? Şimdi “besleme” mi oldu?..
Bir mitingteki iki pankart AKP’nin işgalci yüzünü açığa çıkarttı. Kıbrıs halkı sesini biraz daha yükseltse işgalci ordunun dipçikleriyle de tanışacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü o dipçikler “ana vatan”da halkın suratından hiç eksik olmadı. “Yavru vatan”da da hiç tereddüt etmeyeceklerdir.
Oligarşinin “barış gücü” demagojileri işgalin maskesidir. Oligarşinin ordusu Kıbrıs’ta “barış” değil, işgal gücüdür.
İşbirlikçi, uşak Erdoğan da efendilerinden öğrendiği gibi hareket ediyor: Obama kendisine nasıl davranıyorsa o da KKTC yöneticilerine öyle davranıyor. Başbakanı İrsen Küçük için “çağırıp kendisiyle konuşacağım, soracağız.!” diyor.
Neyi soracaksınız?
Kıbrıs Türk halkı Rumlar’la birlikte yaşamak istiyorsa size ne?
Kıbrıs Türk halkı, haklı olarak 36 yıllık işgalinize ve tahakkümünüze “artık yeter” dediyse, neyi soracaksınız daha?
İşgalciye göre toprakları işgal altındaki halkın düşüncelerinin ne önemi var ki? Onlar “besleme.” Onlar “nankör”, “10 bin lira” alıyor… Bir de “çek git” diyorlar. Erdoğan’ın her sözü yalan; birincisi yapılan mitingin asıl nedeni ekonomik talepler. Kıbrıs halkı da ülkemizdeki gibi yoksulluk içinde. Kıbrıs halkının yoksulluğundan da oligarşi sorumludur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kumarın, uyuşturucunun, fuhuşun merkezi yaptılar.
AKP, Kıbrıs konusunda da tam bir riyakarlık içindedir. Kıbrıs sorununu da kendi çıkarlarına göre kullanmak istiyor.
BM tarafından hazırlanan Annan Planı gündeme geldiğinde, AKP bu plana destek verdi. Bundan hareketle bir çok kesim sanki AKP Kıbrıs sorununda oligarşinin diğer kesimlerinden farklı düşünüyormuş, çözüm istiyormuş gibi değerlendirdi. Oysa o gün için AKP, emperyalizmin desteğini almak için plana evet dedi. AKP’nin de Kıbrıs konusunda
oligarşinin diğer kesimlerinden hiçbir farkı yoktur. Oligarşinin diğer partileri ne kadar şovenist, ne kadar işgalci ise, AKP de o kadar işgalci ve şovenisttir.
Devrimci Halk İktidarının görevleri
“Devrimci Halk İktidarı, Kıbrıs’ın emperyalist bir üs haline getirilmesine şiddetle karşı çıkacak, işgalci Türk ordusunun görevine son verecek ve derhal adadan çekecek; Rum ve Türk halkının kardeşçe birarada yaşadığı “bağımsız demokratik Kıbrıs”ın yaratılması
için her türlü desteği verecek; ada halkının kendi kaderini tayin hakkını koşulsuz olarak savunacaktır.” (Haklıyız Kazanacağız-2)
***
“Oligarşinin, … şovenizmi körükleyen, Kıbrıs’ın bağımsızlığını ortadan kaldıran, Kıbrıs işgalinin adını “barış harekâtı” koyması, ikiyüzlülük değil de nedir?” (Haklıyız Kazanacağız-2)
* Yürüyüş | Sayı: 255 | 13 Şubat 2011