Japonya’da yaşanan çifte felaketin ardından ülkedeki iki nükleer santralde yaşanan patlamalar ve ortaya çıkan sızıntı riski, gözleri 1976’ten bu yana gündemde olan nükleer santral projelerinde son aşamaya gelen Türkiye’ye çevirdi. Elektrik Mühendisleri Odası, Akkuyu santrali için Rusya ile yapılan anlaşmanın bir an önce iptal edilmesi ve Japonya ile Sinop için yapılmakta olan görüşmelere de son verilmesi çağrısında bulundu.
AKKUYU SANTRALİ FAY HATTININ YANINA YAPILACAK
Akkuyu Santrali projesinin ihaleye dahi çıkılmadan 5 Rus şirketinin ortak olduğu konsorsiyuma verildiğini belirten Elektrik Mühendisleri Odası, “Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santral Ecemiş Fay Hattı’na 25-30 kilometre uzaklıkta yer almakta. Deprem kuşağında olan bu bölgeye nükleer santral kurulamayacağına ilişkin bugüne kadar yapılan uyarılar dinlenmedi. Ancak Japonya’da yaşanan 9.0 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanmakta olan nükleer felaket, Akkuyu inadından vazgeçilmesi konusunda bir uyarıdır” diyerek tehlikeye işaret etti.
PROJE 35 YILLIK BİLGİLERE DAYANIYOR
Akkuyu’da kurulacak olan santralin 35 yıl önce 1976 yılında verilmiş olan yer lisansına dayandığını belirten Elektrik Mühendisleri Odası, “Bu lisans kapsamında değerlendirilecek olan konuların başında, ‘bölgenin topografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sismolojik ve meteorolojik özelliklerine ilişkin bilgi ve incelemelerin, seçilen yerin deprem, sel baskını, fırtına gibi doğal olaylar ve bu olayların ikincil etkileri yönünden değerlendirilmesine ilişkin bilgiler’ yer almaktadır. Oysa Akkuyu için bundan 35 yıl önce alınmış olan yer lisansının güncellenmesi söz konusu değil. 35 yıl içindeki değişimleri hesaba katmayan bir yer lisansı kabul edilemez” sözlerine yer verildi.
FRANSA’DA NÜKLEER ENERJİ TARTIŞMASI BÜYÜYOR
Japonya’da Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen hidrojen patlaması, Fransa’da nükleer enerji tartışmasının tekrar açılmasına neden oldu. Japonya’daki kaza, enerji santrallerinin inşasına karşı çıkan siyasetçilerin eleştirilerini artırmalarına yol açarken, “Ekoloji ve Yeşil Hareketi”, gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için yürütülecek kampanyada, bu konuyu ön plana çıkartacağı sözünü verdi.
“Ekoloji ve Yeşil Hareketi”nin, seçimlerde adayı olması beklenen Avrupa Parlamentosu üyesi Eva Joly, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “nükleer enerji santrali inşası konusu, kampanyamızın en önemli unsuru olacak” dedi. Fransa’daki Yeşil Parti’nin önemli isimlerinden Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerji santrallerinin inşası konusunda ülkede referandum düzenlenmesini istedi. Başbakan Francois Fillon, bu eleştiriler karşısında yaptığı açıklamada, ülkedeki nükleer enerji santrallerin güvenli olduğunu ve bu alandaki yatırımların durdurulmayacağını açıkladı. Fransa, nükleer enerji santrali üretiminde dünyada ikinci sırada yar alıyor. 58 nükleer enerji santralinin bulunduğu Fransa, toplam enerji ihtiyacını yüzde 80’ini bu santrallerden karşılıyor.
Nükleer santrale sahip ülkeler: ABD, Almanya, Arjantin, Belçika, İngiltere, Brezilya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin Ermenistan, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İsrail, İsveç, İsviçre, İspanya, Kanada, Litvanya, Macaristan, Meksika, Japonya, Pakistan, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Ukrayna.
Nükleer santral kurmanın gündemde olduğu ülkeler: Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Endonezya, İsrail, Kazakistan, Libya, Mısır, Polonya, Suudi Arabistan, Şili, Türkiye, Umman, Vietnam.
Daha önce nükleer santrali olan fakat şu an devre dışı olan ülkeler: Avusturya, Danimarka, Filipinler, İtalya, Kazakistan.
Mersin Nükleer Karşıtı Platformu: Akkuyu Nükleer Santrali İptal Edilmeli
Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralinin iptal edilmesi için basın açıklaması yaptı. Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde 15 Mart, Salı günü yapılan açıklamayı okuyan platform sözcüsü Sabahat Aslan, Ecemiş Fay Hattı’na yakın bir bölgede kurulmak istenen Akkuyu Nükleer Santrali’nin büyük bir felaket kaynağı olabileceğini söyledi. Açıklamada, Japonya’daki felaketten ders alınıp, Türkiye’de yapılması planlanan nükleer santrallerinin iptal edilmesi istendi. Aslan, nükleer santrallerin hepsinin güvensiz kirli teknolojiler olduğuna dikkat çekerek, “Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmalı” dedi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Japonya halkına geçmiş olsun dileyerek basın açıklamamızı okuyoruz.
Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami felaketi, en son teknolojinin kullanıldığı nükleer santraller dahil, hepsinin güvensiz, insan ve doğa yaşamını tehdit eden, kirli teknolojiler olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Japonya’da deprem sonrasında nükleer santrallerdeki tehdit, ciddi boyutlarda olmuştur, nükleer santraller de meydana gelen radyasyon sızıntıları ve radyoaktif kirlenme nedeniyle, nükleer santrallere yakın 200.000 kişi yerleşim bölgelerinden tahliye edilmiş, ve ülke tarihinde ilk defa bir nükleer acil durum ilan edilmiştir. Nükleer santrallerde yangınlar çıkmış, radyasyon sızıntıları meydana gelmiş, Ülke çapında 20 reaktör devre dışı bırakılmıştır. Nükleer santrallerde en son teknolojiyi kullanan Japonya bile doğa felaketleri karşısında çaresiz kalmıştır.
Nükleer Santrallerin dünyada 50 yıldır kullanılmasına rağmen, Nükleer santrallerden ve nükleer atıklardan yayılan radyasyonunun etkilerini yok edecek bilimsel bir metot bulunamamıştır. Nükleer santrallerde meydana gelen sızıntıların ve kazaların sonucunda yayılan radyasyonun Çernobil kazasında ve en son Japonya da olduğu gibi can kaybı ve geniş çevrenin etkilenmesi söz konusudur. Doğada milyonlarca yıl yok edilemeyen ve sürekli radyasyon yayan Nükleer santrallerin atıkları için dünyada hala sürekli depolama alanları kurulamamaktadır, nükleer santrallerin bakım ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşmaktadır, Ayrıca Nükleer enerjinin; sonlu, finansman, yatırım, işletim, söküm maliyetleri açısından en pahalı, yakıt ve teknoloji olarak dışa bağımlı oluşu, ekolojik dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenirliği, kaza ve risk açısından da en tehlikeli enerji üretim teknolojisi olduğu yaşanmış ve bilimsel olarak kabul edilmiştir.
Deprem kuşağında olan Ülkemizde, şiddetli ve yerleşim bölgelerini yerle bir eden deprem ve tsunamilerin meydana geldiğinin bilimsel kanıtlarını tarih yazmıştır. Rusların tamamen sahip olacağı ve onların denetiminde olacak, dünyada denenmemiş olan VV1200 modeli ile, hareketli Ecemiş fay hattına yakın kurulumu planlanan Akkuyu Nükleer santrali, taşıyacağı riskler açısından, Ülkemiz ve dünya için ilerde büyük bir felaket kaynağı olacaktır.
Japonya’daki nükleer tehdit, Çernobil faciasında olduğu gibi ülkemizde nükleer lobilere yakın olan medya tarafından gizlenmiştir. Dünya ülkeleri nükleer programlarını yeniden gözden geçirir iken, örneğin İsviçre nükleer programını askıya aldığını duyur iken, insan ve doğa yaşamını hiçe sayan nükleer lobilerin temsilcileri olan hükümet yetkililerinden nükleer santral projelerine devam kararının verilmesini doğru bulmuyoruz.
Japonya’da yaşanan nükleer felaketlerden hükümetin ders almasını, Ülkemiz için bir teknik zorunluluk olmayan, siyasi bir tercih olan nükleer santral projelerinin derhal iptal edilmesini, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını, enerjinin etkin ve verimli kullanılması yönünde kararların alınmasını ve uygulanmasını talep ediyoruz. Mücadelemiz bundan sonrada etkin bir şekilde devam edecektir. Herkesi mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz.
Prof. Yarman: Akkuyu’ya Bu Koşullarda Nükleer Santral Yapılamaz
(BİA-NET haberi) Mersin Akkuyu’daki santral yapımı için geçen yıl Rusya ile anlaşma yapılmıştı. Sinop’taki santral için bugünlerde Japonya ile görüşülüyor.
Japonya’da bunlar yaşanırken, Enerji Bakanı Taner Yıldız, Mersin Akkuyu’ya yapılması planlanan santraller için, geçtiğimiz gün, “Japonya’daki santraller, 1.nesil, bizdekiler 3.nesil” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün “Riski olmayan hiçbir yatırım yoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de koymamak gerekir” diyerek nükleer santral yapımının askıya alınmayacağını söyledi.
“Nesil farketmez…”
bianet’e konuşan Okan Üniversitesi’nden Nükleer Mühendisi Prof. Dr.Tolga Yarman, “Hayatımda bu kadar nükleer cehaleti görmedim” diyerek teknik olarak Akkuyu’ya nükleer santral yapılamayacağını söyledi.
Japonya’daki nükleer patlamaların teknolojik bir zaaf nedeniyle meydana gelmediğine dikkat çeken Yarman, “ 1. nesil, 3. nesil, 5. nesil farketmez. Japonya’daki deprem ve ardından gelen tsunami, tahayyül sınırlarının ötesinde, ancak korku filmi kurgusunu oluşturabilirdi” dedi.
“Akkuyu’da nükleer, turizmi, üretimi baltalar”
Mersin Akkuyu’ya teknik olarak kesinlikle santral yapılamayacağını vurgulayan Yarman, “10 yıl önce söylediğim gibi, yine tekrarlıyorum, Akkuyu’da bugünkü koşullar zemininde nükleer santral kurulamaz. Bugünkü kadar bilgi ve donanım eksikliğine hiç tanık olmadım” dedi.
Yarman, şubat ayında 2.baskısı çıkan “Geçmişte ve Bugün Nükleer Tartışması” kitabına atıfta bulunarak, “Bugün Akkuyu’ya nükleer santral kurmak; turizmi, oradaki sebze meyve üretimini, son toplamda, ciddi olarak baltalamak demektir” dedi.
“Ecevit koalisyonu nükleer sevdasından vazgeçmişti”
Yarman, kitabında 12 yıl önce Türkiye’nin Akkuyu’ya nükleer santral yapmaktan neden vazgeçtiğini şöyle yazmıştı:
“ 3 Aralık 1999’da, Başbakan Bülent Ecevit’in çağrısıyla, Enerji Zirvesi yapıldı. Ancak koalisyon hükümeti Akkuyu’ya kurulması öngörülen, nükleer santral sevdalanmasından, hep birlikte vazgeçti. Çünkü, yol boyu koşullar çok değişmişti. 1970’lerin ortalarında Akkuyu mevkii gündeme ilk geldiğinde, turizm etki değerlendirmesi, diye bir ölçüt, yoktu. 1970’lerin ortalarında, her şey bir tarafa, ne Three Mile Island Kazası (1979), ne de Çernobil Kazası (1986), gündeme düşmüş, değildi. değildi.
Oysa bilhassa Akdeniz bölgemiz, epeydir, misafir odamız gibiydi. Akdeniz suyu ayrıca, sıcaktı. Bu olgu, santralin termodinamik verimini olumsuz etkileyecekti. 1970’lerin ortalarında, Genelkurmay, Trakya’nın Karadeniz sahiline nükleer santral kurulmasına; buranın, o vakit, Bulgaristan itibariyle, Doğu Bloku’nun dibinde bulunması dolayısıyla, yeşil ışık yakmıyordu. 1999’da, Doğu Bloku göçeli, on yıla geliyordu. Fazla olarak, nükleer enerji, artan enerji talebini karşılamada, yegâne seçenek olarak görülmekten, çoktan çıkmıştı… Bir defa, talebin evvelce öngörüldüğü kadar hızlı yükselmeyeceği idrak edilmişti. Bütün bu olgular, nükleer santral mevkii olarak Akkuyu’da israrcı olunmasını, mazur olmaktan, çıkartmıştı. Ecevit Koalisyonu, geri durdu; nükleer ihale, sonuç vermedi”
Türkiye EMO: JAPONYA‘DAKİ FELAKET ZİNCİRİNDEN NÜKLEER UYARILAR
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 13 Mart tarihli açıklaması şöyle:
Japonya‘da meydana gelen 8.9 büyüklüğünde şiddetli depremin ardından bölgede nükleer santrallar konusunda alarm verilmiştir. Miyagi Bölgesi‘nde yer alan Onagawa Nükleer Tesisi zarar görmüş, santralın bir türbininde yangın çıkmıştır. Buradaki yangın söndürülürken, bazı santrallarda soğutma sistemi çalışmadığı bildirilmiştir. Ardından gelen haberler ise ne yazık ki endişelerin gerçeğe dönüştüğünü göstermektedir. Fukuşima 1 santralında patlama olduğu ve nükleer sızıntı meydana geldiği açıklanmıştır.
Yaşananların ardından santralın bulunduğu alandan 80 bin kişinin tahliye edildiği açıklandı. Japonya tarihinde hükümet ilk kez nükleer acil durum ilan etti ve bu durum halen devam ediyor. Aslında 1986 yılında yaşanan Çernobil Faciası‘ndan bu yana depremlerin tetiklediği ya da farklı teknik hatalarla meydana gelen onlarca kazanın gizlendiği ve sonuçları hakkında güvenlik, teknolojik sır vb. gerekçeler gösterilerek, gerçeklerin açıklanmadığı, nükleer güvenlik konusunda sicili bozuk bir ülkede yaşanan son olay, çok önemli bir dönüm noktasına gelindiğini göstermektedir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye‘nin Akkuyu‘da kurmaya çalıştığı nükleer santral için çok önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Bugün AKP Hükümeti, çeşitli pazarlıkların da dahil olduğu bir süreçle, ihale dahi yapılmaksızın Rusya‘nın Akkuyu‘da nükleer santral sahibi olmasına yönelik bir devletlerarası anlaşmayı yürürlüğe koymuştur.
Akkuyu‘da kurulmak istenen nükleer santral, Ecemiş Fay Hattı‘na 25-30 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Deprem kuşağında olan bu bölgeye nükleer santral kurulamayacağına ilişkin bugüne kadar yapılan uyarılar dinlenmemiştir. Ancak Japonya‘da yaşanan 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanmakta olan nükleer felaket, Akkuyu‘da kurulmak istenen nükleer santral inadından vazgeçilmesi konusunda bir uyarıdır. Japonya‘da yaşanan bu felaket, nükleer santral savunucularının güvenlik kriterlerine ilişkin bugüne kadar dile getirdikleri savların gerçek bir doğal felaket karşısında geçersiz kaldığını gözler önüne sermektedir. Sağlam bir inşaat ve güvenlik kriterlerine uyulması durumunda nükleer santralların güvenli olduğu iddialarının gerçekleri yansıtmadığı ne yazık ki bu acı olayla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Görüldüğü gibi güvenlik kültürünün gelişmişliği ve çalışma disiplini sorgulaması bile böylesine büyük bir felaket karşısında anlamını yitirmektedir.
Rusya, Akkuyu‘da nükleer santral kurulmasına yönelik şirket kurma çalışmalarını tamamlamış; 5 Rus şirketinin ortak olduğu Akkuyu Nükleer Güç Santralı Elektrik Üretim Anonim Şirketi‘nin kuruluşunu 14 Aralık 2010 tarihi itibarıyla resmi olarak gerçekleştirmiştir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu‘nun 1983 yılından beri yürürlükte olan Nükleer Tesislere Lisans Verilmesine İlişkin Tüzüğü‘ne göre kurulacak santral için 3 lisans alınması gerekmektedir. Bunlardan birincisi yer lisansıdır. Akkuyu‘da kurulacak olan santral, 35 yıl önce 1976 yılında verilmiş olan yer lisansına dayanmaktadır. Bu lisans kapsamında değerlendirilecek olan konuların başında, “bölgenin topografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sismolojik ve meteorolojik özelliklerine ilişkin bilgi ve incelemelerin, seçilen yerin deprem, sel baskını, fırtına gibi doğal olaylar ve bu olayların ikincil etkileri yönünden değerlendirilmesine ilişkin bilgiler” yer almaktadır. Oysa Akkuyu için bundan 35 yıl önce alınmış olan yer lisansının güncellenmesi söz konusu değildir. 35 yıl içindeki değişimleri hesaba katmayan bir yer lisansının kabulü mümkün değildir.
Şirketin ikinci olarak alması gereken lisans inşaat lisansıdır. İnşaat lisansı kapsamında ise santralda yapılacak yapıların ve sistemlerin sismik, güvenlik ve kalite sınıfları ön güvenlik analizi raporu kapsamında incelemeye alınacaktır. Akkuyu‘da kurulacak santral için ihale yapılmadığı için bu konuya ilişkin karşılaştırma yapmak dahi mümkün değildir. Oysa 1980‘li yıllarda yapılan ihalede ise firmaların tek tek teklifleri değerlendirilirken, Akkuyu‘nun deprem koşulları ve firmaların buna ilişkin verileri de ihale kapsamında değerlendirmeye alınmıştı. Bugün ise önce anlaşma yapılmakta, ardından deprem koşullarına ilişkin olarak değerlendirme yapılacağı anlaşılmaktadır. Böyle bir sürecin kabul edilmesi mümkün değildir.
Bir çok bilim insanı tarafından Ecemiş Fayı‘nın sismik karakteri konusunda yapılan araştırmalarda; Ecemiş Fayı‘nın 300 km uzunluğunda olduğu, Akkuyu‘nun 20-25 km yakınından geçerek denizde devam ettiği, aktif bir fay özelliğine sahip olduğu, 6-7 büyüklüğünde bir deprem için tehlikeli bir enerji birikimi oluşturacak suskun tarihsel bir sürece sahip olduğu belirtilmektedir.
Nükleer santral konusunda 4 sayfalık yasayla yola çıkan AKP Hükümeti, TMMOB‘un açtığı davayı kazanması üzerine tek katılımcılı olan ihalesini iptal etmek zorunda kalmış, ancak bu kez de devletlerarası anlaşma yoluyla hukuk sistemini yok saymıştır. Böyle bir anlayışla hareket eden hükümet, deprem gibi insanların can ve mal güvenliğini ilgilendiren bir kriteri de içeren yer lisansını yenilemeyi düşünmediği gibi inşaat lisansı kapsamında yapılara ilişkin sismik değerlendirmeyi de daha sonraki aşamalara bırakmakta sakınca görmemektedir.
Japonya‘da yaşanan kaygı verici gelişmelerin hükümet tarafından da ciddiye alınarak, Akkuyu Nükleer Santral macerasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Yalnızca Akkuyu değil, Sinop‘ta kurulması öngörülen nükleer santral konusunda Japonya ile yürütülen görüşmelerden de vazgeçilmelidir.
Deprem, tsunami ve nükleer patlama ile yaşanmakta olan felaketler zinciri nedeniyle başta Japonya olmak üzere tüm insanlığa geçmiş olsun diyor, daha büyük felaketler yaşanmaması için gereken derslerin çıkarılacağını umut ediyoruz.
Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası: Akkuyu doğru adres değil
Jeoloji Mühendisleri Odası yetkilileri ise, Japonya’da nükleer santralle ilgili gelişmelerin ardından Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin daha önce yaptıkları açıklamayı hatırlattılar. Odanın internet sitesinde de bulunan Akkuyu uyarılarında şu tehlikelere dikkat çekiliyor.
Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, öncelikle santralin yeri ile İlgili bilimsel (jeolojik, jeoteknik, jeofizik) verilerin nükleer reaktör kurulmasına elverecek olumluluk ve netlikte olmadığını vurgulamak isteriz. Santralin kurulacağı yerin yakınından geçen Ecemiş Fayı’nın sismik karakteri konusunda ciddi kaygılar yaratacak bilimsel araştırmalar var.
Ecemiş Fayı, 300 km uzunluğunda olup, Akkuyu’nun 20-25 km yakınından geçerek denizde devam etmektedir. Yılda 3 mm sol yönlü doğrultu atımlı harekete sahip, aktif bir fay olduğu anlaşılmıştır. 500 yıldır 6-7 büyüklüğünde bir depremin olmaması bu fay boyunca tehlikeli bir enerji birikiminin olduğuna işaret etmektedir.
Ecemiş Fayına oldukça benzer bir örnek, pasif olarak bilinen Yunanistan’ın Kuzeybatısındaki Grevana Kenti yakınlarında 13 Mayıs 1995’teki 6.6 büyüklüğündeki depremdir. Hiç deprem riski yokmuş gibi barajlar inşaa edilen ve nükleer bir santral kurulması için uygun yer olarak gösterilen Grevana felaketi bizlere ders olmalıdır.
Akkuyu’yu 20 milyar dolara Ruslar inşa edecek
Geçtiğimiz Aralık ayında Japonya’ya resmi bir gezi düzenleyen Enerji Bakanı Taner Yıldız ve kurmayları burada bir dizi temasta bulunmuş ve burada nükleer santralin inşası konusunda bir mutabakat zaptı imzalanmıştı. 5600 MGW kapasiteli nükleer santralle ilgili resmi anlaşmanın Mart ayı içinde imzalanması bekleniyordu.
Nükleer santral projesinde nihai karar 2010 yılında alındı. Türkiye, Mersin Akkuyu’da kurulacak ilk nükleer santrali Rus şirketi Rosatom inşa edecek. 4800 MGW kurulu güce sahip olacak nükleer santralin toplam maliyeti ise 20 milyar doları bulacak. Bu paranın tamamı Rusya tarafından karşılanırken, Türk hükümeti üretilen elektriği kilowatt başına KDV hariç 12,35 centten satın almayı taahhüt ediyor.
Santralin inşası ve işletmesi için Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren bir proje şirket kuruldu. Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim A,Ş adını taşıyan şirket mühendislik çalışmalarına bu ay başladı. Santralin zemin etüdü ve diğer incelemelerin ardından inşaatına en erken 2011 sonunda başlanabileceği ifade ediliyor. Enerji bakanlığı kaynakları Türkiye’nin ilk nükleer santralinin 2018 yılında faaliyete geçeceğini ifade ediyor.
Türkiye’nin ikinci nükleer santral için düşündüğü yer ise Sinop. Sinop’ta ikinci bir santral kurmak için yabancı yatırımcılarla bir araya gelen Enerji Bakanı Taner Yıldız ve ekibinin ilk görüştüğü ülke ise Güney Kore oldu. Ancak G.Koreli yetkililer ile yapılan görüşmelerde istenilen uzlaşı sağlanamadı. Bunun üzerine rota bu alanda ciddi bir bilgi birikimi olan Japonya’ya çevrildi.