Günler haftalara, haftalar aylara dönüşüp sonuçta yeniden 1 Mayıs gününe geldik. Zaman kısa gibi gelse de, oldukça önemli sosyal siyasal gelişmeler yaşandı. Emek ekseni geçen yıl bırakılan yerden çok daha geriye geldi. Geçen yıl haykırılan sözcükler bu yıl çoğu olumsuz şekilde gerçekleşti. Günün temel önemi ise senede bir kez de olsa, ezilenlerin ortak evrensel meydanlara çıkıp kendilerini ifade etme ve dayanışma gösterme tarihi olmasıdır. Mücadele ile kazanılan hakların ise acı şekilde geri gitme döneminde bu yıl 1 Mayısa gelmekteyiz. Mücadele ederek kazanma olan gün olması şimdilerde kazananları koruma noktasında gerilme yaşanmaktadır. Bu nedenle bu yıl 1 Mayıs oldukça çalkantılı ve bazı ülkelerde meydanlar daha sert olacaktır.
1 Mayıs işçi mücadelesiyle kazanılan ve kanla baskılara karşı direnilerek kazanıldı. Kazanılan bu gün ile ezilenler her yıl ayni günde ortak mücadele için meydanlarda buluşuyordu. 1 Mayıslar hep ezilenler için daha iyi günlere gitme olayı oluyordu. Haklarla başlayan kazanımlar daha siyasalaşıp iktidar hedefli ve genel deyişim süreci oluyordu. Çalışma hayatından sosyalist deyim siyasal çizgisine de ezilen kesimin demokratik haklardan politik iktidara dek geniş siyasal hedefler oluşuyordu. Bir anlamda Bir Mayıs egemen sermaye alternatifi ezilenlerin günü olarak yaşatılıyordu. Ezilenlerin alternatif oluşturma mücadelesinin ve kazanımlarının önemi ortadaydı. Bundan etkilenen ve istemeden olsa da haklar vermek zorunda kalan sermaye, güçlenen sol siyasal dalga nedeniyle de reform adıyla sistem içi düzenleme yapma siyasetlerini de geliştirdi. Soldan bir kesimin de genel deyişim yerine sistem içi daha iyi kazanımlar istenciyle de <refah devletini oluşturmak zorunda kaldı. Fakat hiç unutmayalım: Emek ekseni güçlendikçe haklar ve deyişim oluyordu. Emek ekseni zayıfladıkça her şey sermayenin yelpazesine giriyordu.
Nitekim Seksenlerde sınıfsal olarak zayıflama ve siyasal hedeflerin boşaltılması sonucu sermaye daha saldırgan şekliyle “Neoliberalist” anlayışla emek eksenine saldırdı. Sendikaların siyasal kopuşu ve sermayenin genel serbest piyasa modeli sonucu gerileyen sosyalist hareket sonucu bu kez çalışanlar ve ezilenler gerilmeye başladı. 1 Mayıslar daha önceleri daha eşitlikli dünya mücadelesi platformu olurken, Seksenler sorası özelikle sendikalardaki gerileme ve saldırgan neoliberalist anlayışlar sonucu hakları koruma noktasına geriledi. Koruma aşamasına gelince de saldırganın iktidarla sermaye sınıfsal gücüyle de giderek zayıfladılar. Kazanılan bir çok haklar geriler ve kaldırılırken, solun güçlü olduğu dönemde sol gibi görülen kesimler de sağa kayarak “merkezi” etiketiyle ayni sermayeleşme çizgisine geldi. Sosyal Demokrat partiler bunun en net dönüşümünü yaptılar.
Konuları uzun uzun anlatmaya gerek yoktur. Sadece bir yıl olan gelişmeler bize her şeyi anlatmaya yeter. Öyle az gelişmiş ülkeler değil, Avrupada dahi bir yıl önceki hakların yerinde olmadığını görürüz. Fransa, Yunanistan, Portekiz ve İngiltere bir yılda oldukça sosyal haklar bakımından geriledi. Emekli yaşı uzatılan, maaşlarda gerileme, eğitimden sağlığa parasallaşma ve diğer konularda çalışanlar oldukça geriledi. Daha acısı örgütlü olma ve sosyal güvencelerde kırılmalar gerilemeler yaşandı. Esnek emek geçişi, taşeronlaşma ve sözleşmeli çalışmalar daha etkin kılınarak örgütlenme olan şansı da yok edildi. Bunlar sadece bir yılda yaşanılan ve oldukça korkunç denecek tepkilerle de yapıldı. Ancak sendikaların siyasal boşalma ve partilerdeki deyişim giderek sadece hükmet olma eksenine gelinmesi de yapılan bir çok olumsuzlukta zemin hazırlanıyordu. Sermaye saldırırken sendikalar dahi sadece yasalar meclise geldiğinde ve geçerken tepkiler gösterip bırakıyordu. Egemen Neoliberalist anlayış gibi uzun süreçli ve siyasal hesaplı değillerdi. Üstelik uluslararası sermaye bütünsellik gibi değil de çoğu tekil ve hatta mesleksel çizgide tepkiler oluyordu. Onun için Avrupada dahi direnç engelleme ve alternatif noktasına gelinmedi.
Bizde de sadece bir yılda oldukça haklarda gerileme oldu. En net olanlar ise maaşlarda geriletme, Eşel mobilin kaldırılması, emeklilik haklarına resmen neşter vurulması, özeleştirme hamlelerle aslında hakların gasp edilmesi, KTHY örneklerinde olduğu gibi kolayca işten atmalar, kesilen sigorta yatırımlarının dahi yatırılmamsı durumları yaşandı. Taşeronculuk, kaçak işçilik, esnek emek ve sözleşmeli geçici çalıştırma oldukça yaygınlaştı. Ek haklar pratikte resmen kaldırıldı. Buna daha eklenecek dar mesleki örnekler de çok. Sosyal ve insani yatırım olan eğitim ve sağlık artık hem daha kalitesiz hem de paralı olarak sürdürülme aşamasında yol aldı. Bunlara daha eklenecek çok yeni nokta vardır. Önceleri adı paket konuldu: Sora daha kandırmaca yollarla kendi çizgilerindeki sözcülük yapan ekonomistlere de ayni belgeleri imzalatıp paketin önerilerin adını da “bizim yerel öneriler” diye yutturarak kandırma oyunu da oynandı.
Yukarda özetlediğim olaylarla bu yıl da 1 Mayıs meydanları oluşacaktır. Daha örgütsüzleşen emek ekseni ve siyasal alternatifsiz olma gerçekleri ile eskiden deyişim isteyen çalışanlar ve ezilenler şimdi kırılan örgütsel yapılarla yarınlara haklarını koruma çabasındadır. Seksenlere dek daha ezilen lehine dünyayı değiştirmek sloganları haykırılırken, şimdi eldekileri koruma adına uğraşlar veriliyor. Siyasal alternatifsizlik ise sermayeyi daha acımasız kılarak saldırıları yoğunlaştırıyor. Kemer sıkmalarla daha da daraltılan haklarda insanları yaşama çizgisine getiriyor. Sermayenin kriz bedelini de çalışana çekinmeden fatura yaptırıyorlar. Sermaye büyürken dahi kemer sıkarak ve hakları piyasalaştırıp parasallaştırarak kazanma dürtüleri sonuçta tüm tortuları emek eksenine yükleyip sistem yaşamaya devam ediyor.
Kısaca bu yıl meydanlar yine dolacaktır. Özelikle bir yılda kaybedilenlerle öfke çok olmaktadır. Ancak örgütsüzleştirme ve umutsuzlukların meydanları nasıl etkileyecek olgusu soru işaretli olmaktadır. Bizde ise daha şimdiden Haziran beklenip diğer yandan bazı yeni kemer sıkmaların da bizdeki ezberci liberalistlere imzalatıp yerel öneri kandırmacası da başladı. Bakalım Emperyalist sistemin en acımasız sermaye sınıfı saldırganlıklarına tarihsel 1 Mayıs işçi emek günü meydanlarda nasıl yanıt verecektir?