Doğuş Özokutan Çiftçioğlu’nun Kıbrıs Gazetesi için yaptığı röportaj şöyle:
EL-SEN Başkanı Tuluy Kalyoncu’nun verdiği bilgiye göre, 451 milyon TL’si devlet ve belediyelerden olmak üzere toplam 535 milyon TL alacağı bulunan Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK), bankalara olan borçlarını ödeyemediği için mevcut tarifeyi 10 kuruş zamlı olarak tüketiciye yansıtıyor. Vergi Dairesi’ne 213 milyon TL borcu olan kurum yaklaşık iki yıldır devletle mahsuplaşamadı.
KIBRIS Ekonomi’nin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Tuluy Kalyoncu, çıkılan ihalelere, tüketicilerin elektrik bedellerini ödememesi durumunda, hangi tüketicinin elektriğinin kesilip, kesilmeyeceğine varıncaya kadar hemen her kararda iktidardaki hükümetlerin direk olarak etkili olduğunu söyledi.
İki yıldır devletle olan alacak-verecek sorunun çözülemediğini ifade eden Kalyoncu, “KIB-TEK’in 2011 yılı öncesi devlet alacaklarının üzerine çizgi çekilmeye çalışılıyor. Ancak, KIB-TEK’in bankalara borcu da bulunuyor ve bankalar, bu alacaklarının üzerine çizgi çekmeyecektir. Üstelik bankalara olan borç ve faiz ödemesi nedeniyle mevcut tarife ücretleri 10 kuruş artışlı olarak tüketiciye yansıtılıyor” diye konuştu. KIB-TEK ile ilgili sorunların kurumun özerk bir yönetime kavuşmasıyla sona erebileceğini savunan Kalyoncu, Sendika olarak kurumum özelleştirilmesine karşı çıkacaklarını ifade etti.
KIB-TEK’in kendisi tarafından kurulup işletilecek en az 60 MWh kapasiteli yeni bir santrali zaman geçirmeden projelendirmesi ve devreye sokması gerektiğinin altını çizen Kalyoncu, “Özel sektör ile yapılan alım garantili anlaşma gereği Elektrik Kurumu’nun yıllık 10 milyon TL’yi bulan zararları söz konusudur” dedi.
KIB-TEK’e ait üretim santrallerinde baca gazı arıtma sistemleri bulunmadığını böyle bir sistem için yaklaşık 60 milyon TL gerektiğini de belirten Kalyoncu, kurumun böyle bir mali olanağı bulunmadığı için bacalardan çıkan zehirli gazların nemle birleşerek asit yağmuruna dönüştüğünü ve çevreye zarar verdiğini ifade etti.
EL-SEN Başkanı Tuluy Kalyoncu, SCADA sisteminden de gerektiği kadar yararlanılamadığını belirterek, “personel yetersizliğinden dolayı vardiyalı çalışma sistemine geçilemediğinden, merkezden sadece arıza durumlarında yönetme işlemi yapılmakta, çoğu zaman tüm ülkenin enerjisiz kalmasını önleyebilecek izleme görevi yapılamamaktadır” şeklinde konuştu.
Tuluy Kalyoncu’nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Tahsilatlar hükümetlerin icraatları yüzünden yapılamıyor
KIB-TEK’in alacaklarını tahsil edememesinin sebepleri nelerdir?
KIB-TEK Yönetim Kurulları, Fasıl 171 Elektrik İnkişaf Yasası’na dayanılarak Bakanlar Kurulu kararı ile hükümetler tarafından atanmakta ve yine ayni yöntemle kolaylıkla görevden alınabiliyor. Aynı yasanın 9A maddesine göre; Elektrik Kurumu’nun bağlı olduğu Bakanlık ile Kurum Yönetim Kurulu’nun yetki ilişkisi tanımlanırken, ilgili bakanın Yönetim Kurulu’na, ülkenin genel menfaati ile ilgili konularda ve genel mahiyette görevler verebileceğini belirtmiş olmasına rağmen, pratikte durum böyle olmayıp, kurumda kimin işe alınacağından başlayarak ödül ve ceza ile terfilere, çıkılan ihalelere, tüketicilerin elektrik bedellerini ödememesi durumunda, hangi tüketicinin elektriğinin kesilip, kesilmeyeceğine varıncaya kadar hemen her kararda ilgili Bakanlık ve dolayısıyla iktidardaki hükümetler direk olarak etkili oluyor. Durum böyle olunca da, devlet dairelerinde, belediyelerde ve iktidara yakın diğer tüketicilerin tükettiği elektrik bedellerini KIB-TEK düzenli olarak tahsil edemiyor. Zaten, devlet dairelerinde tüketilen elektrik bedelleri ilk kez 1 Ocak 2006 tarihinden başlayarak ödenmeye başlanmıştır. 1 Ocak tarihinden önceki tüketim ederleri ödenmemiştir. 2006–2009 tarihleri arasında düzenli periyotlarla olmasa da bu ödemeler sürdürülmüştür.
Mahsuplaşma sonuçlanmadığı için mevcut tarife 10 kuruş artışlı olarak tüketiciye yansıyor
Devletin yaptığı ödemeler ne zaman ve neden durduruldu?
2009 Nisan milletvekilliği seçimlerinden sonra iktidara gelen UBP Hükümeti, KIB-TEK’in tüketicilerden topladığı ancak, maliyetlerini karşılamak üzere bir önceki hükümetler tarafından KIB-TEK’e bırakılan Katma Değer Vergisi’nin (KDV) ödenmediğini gerekçe göstererek devlet ve devlete bağlı kurumlarda tüketilen elektrik bedellerinin ödemesini durdurarak mahsuplaşma talep etmiştir. Savunma alanında tüketilen ve KIB-TEK hesabına yatırılması için Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği tarafından Maliye Bakanlığı’na ödenen elektrik bedellerine dahi Maliye Bakanlığı el koydurmakta ve KIB-TEK’e ödenemiyor. KIB-TEK adına üzeri kroslu olarak tanzim edilen çekler, Bakanlık yetkilileri tarafından atılan imzalarla krosları kaldırılmak sureti ile Vergi Dairesi hesaplarına yatırılıyor. Aralık 2010 tarihine kadar devlet ve devlete bağlı kurumlarda tüketilen elektrik bedellerinin bir kısmının karşılığı olarak bu şekilde düzenlenen ancak, KIB-TEK yerine Vergi Dairesi’ne yatırılan çeklerin toplam tutarı yaklaşık olarak 83 milyon TL’dir. Gelinen noktada, yaklaşık iki yıllık süre geçmiş olmasına rağmen, mahsuplaşmanın sonuçlandırılmak istenmediğini de görmekteyiz. KIB-TEK’in 2011 yılı öncesi devlet alacaklarının üzerine çizgi çekilmeye çalışılıyor. Ancak, KIB-TEK’in bankalara borcu da bulunuyor ve bankalar, bu alacaklarının üzerine çizgi çekmeyecektir. Üstelik bankalara olan borç ve faiz ödemesi nedeniyle mevcut tarife ücretleri 10 kuruş artışlı olarak tüketiciye yansıtılıyor.
“KIB-TEK siyasi müdahaleden uzak, Özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır”
Bu sıkıntıların çözümü için ne yapılabilir?
Bu konuda yapılacak en iyi şey; mevcut yasada KIB-TEK Yönetim Kurulu’nun atanma ve görevden alınmasıyla ilgili bölümlerde yeni düzenlemeye gidilerek, KIB-TEK’i siyasi müdahaleden uzak, Özerk bir yönetimle yönetilebileceği profesyonel bir yapıya kavuşturmaktır. Diğer yandan, KIB-TEK’in kamusal alandaki alacakları, bankalara olan borçları üstlenilerek süratle ödenmesi yoluna gidilmelidir. Sendikamız, bu konuda ısrarlı olacak ve siyasilerin kendi yarattıkları sorunun çözümünü, yabancı özel sektör tekeli yaratarak ülkenin egemenlik ve demokrasisini de tehlikeye sokacak, halkımızın daha da pahalı elektrik bedelleri ile karşı karşıya bırakacak özelleştirme dayatmalarına ve/veya hiçbir ekonomik mantığa uymayacak şekilde KIB-TEK’i bölmeye çalışmalarına asla müsaade etmeyecektir.
Toplam alacak: 535 milyon TL, toplam borç: 393 milyon TL
KIB-TEK’in toplam alacağı ve borcu ne kadardır?
Kurum’un devlet, devlete bağlı kurumlar ile siyasi nedenlerle ödeme yapmayan Karpaz’daki Rum tüketicilerden alacağı 311 milyon TL, belediyelerden alacağı 150 milyon TL ve siyasi müdahale ile tahsilâtı engellenen diğer tüketicilerden alacağı 74 milyon TL bulunuyor. KIB-TEK’in toplam alacağı 535 milyon TL’dir.
KIB-TEK’in toplam borcu ise 393 milyon TL’dir. Bu rakamın 213 milyon TL’si vergi dairesine, 116 milyon TL’si bankalara, 64 milyon TL’si ise yakıt sağlayıcı firmaya vadesi gelmemiş akreditif borcudur.
“Özel şirketlerle yapılan alım garantili sözleşmelerden dolayı yıllık 10 milyon TL’yi bulan zararlar söz konusu”
Şu anki elektrik üretim ve tüketim miktarları nedir? Üretim yeterli midir? Nüfusun artması halinde şimdiki tesislerle kapasite artırımına gitmek mümkün müdür?
Ülkemizde yıllık olarak tüketilen elektrik enerjisi miktarlarında son 4 yıldır belirgin bir değişiklik bulunmamakla birlikte (2010 yılı için; 896 milyon 413 bin kWh), anlık tüketimde geçen yıl ulaşılan en yüksek rakam 263 MWh olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında anlık tüketimde ulaşılan en yüksek rakam; 250 MWh olmuştu. Ülkemizde 225 MWh kurulu güç KIB-TEK’e ait ve 87,5 MWh özel sektöre ait olmak üzere toplam, 312,5 MWh’lik kurulu santral gücü bulunuyor. 2010 yılı anlık tüketim miktarı dikkate alındığında, 50 MWh yedek santral gücü ile 2010 yılının geçirildiği görülebilecektir. Oysa, anlık tüketimin en yüksek olduğu anda 60 MWh’lik üretim kapasitesi olan termik santrallerden birinin devre dışı kalması durumunda, eldeki yedek gücün tüketimi karşılayamayacağı açıkça görülüyor. Özel sektör ile yapılan alım garantili anlaşma gereği Kalecik bölgesinde üretim yapan santrallerin üretim kapasitesi 1 Haziran 2011 tarihinden geçerli olmak üzere 105 MWh’e çıkarılacaktır. Ancak, alım garantili sözleşmelerden dolayı KIB-TEK’in yıllık 10 milyon TL’yi bulan zararları da söz konusu oluyor ve mevcut sistem artık alım garantili üretim şeklini teknik olarak da kaldıramıyor. KIB-TEK’in kendisi tarafından kurulup işletilecek en az 60 MWh kapasiteli yeni bir santralı zaman geçirmeden projelendirmesi ve devreye sokması gerekiyor. Bunu yapabilmesinin koşulu da siyasiler tarafından engellenen tahsilatını yapabilmesinden geçiyor.
“Bacadan çıkan gaz havadaki nemle birleştiğinde asit olarak yağıyor”
Tesislerde şu anda kullanılmayan filtrenin maliyeti nedir? Filtre kullanılmamasını nasıl bir sonucu oluyor?
KIB-TEK’e ait üretim santrallerinde baca gazı arıtma sistemleri bulunmuyor. Kamuoyu bunu, çoğu zaman basitçe bacaya takılacak bir filtre olarak algılıyor. Oysa, yaklaşık bedeli 60 milyon TL’yi bulan ayrı ve karışık bir tesis kurulmasıdır söz konusu olan ve maalesef KIB-TEK’in böyle bir mali olanağı bulunmuyor. Ancak, bildiğimiz kadarı ile Avrupa Birliği bu tür yatırımları teşvik ediyor. Girişim yapılmalı ve bu yolla söz konusu tesisin kurulması sağlanmalıdır. Şu anda bacadan çıkan gaz havadaki nemle birleştiğinde asit olarak yere yağmakta ve çevredeki tüm canlıları olumsuz olarak etkiliyor. Kalecik bölgesinde özel sektöre ait olan santrallerde ise baca gazı arıtma tesisi olmasına rağmen çoğu zaman kullanılmıyor.
“Personel yetersizliğinden dolayı SCADA sistemi tam olarak kullanılamıyor”
Şu anda SCADA sisteminden ne kadar yararlanılıyor?
Ülkemizdeki elektrik iletim ve dağıtımını bir merkezden izlemek ve yönetmek için kurulan kısa adı SCADA olan sistem, halen mevcut 25 trafo merkezinin 11’ini uzaktan çalıştırmamıza ve iletim şebekesinin yaklaşık % 65’ini izlememize olanak veriyor. Merkezin, sistemin tümünü kapsayacak şekle getirilmesi yerinde olacaktır. Bu merkez kurulmadan önce, tüm ülkenin karanlıkta kaldığı koşullarda iletim ve dağıtım sisteminin yeniden enerjilenmesi işlemi 3,5 saat sürmekte idi. Bu amaçla, görevli personeller evinden aranarak trafo merkezlerine gönderilmekte, personel trafo merkezlerine ulaşıncaya kadar da yollarda uzun süreler harcanmaktaydı. Merkezin kurulması ile bu süre 45 dk.’ya düşmüştür. Ancak, personel yetersizliğinden dolayı vardiyalı çalışma sistemine geçilemediğinden, merkezden sadece arıza durumlarında yönetme işlemi yapılmakta, çoğu zaman tüm ülkenin enerjisiz kalmasını önleyebilecek izleme görevi yapılamıyor. Bu amaçla 5’i mühendis olmak üzere 10 teknik elemanın istihdam edilmesi sorunu çözecektir. 10 yeni personel istihdamı ile ödenecek ücret, ülkenin gereksiz yere elektrik enerjisiz kalması ile ödenen bedelin yanında hiçbir mana ifade etmiyor.
KALYONCU: “KIB – TEK ÖZERKLEŞTİRİLMELİ”
Bu arada Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El – Sen) Başkanı Tuluy Kalyoncu, yaptığı yazılı açıklamada, bu konuda mevcut KIB – TEK Yönetim Kurulu’na da görev düştüğünü, kurumda olup biten gerçeklerin kamuoyuna açıklaması gerektiğini kaydetti.
Kalyoncu, “El – Sen olarak; partizanlığa son verilmesi, haksız terfilerle kurumun yapısının bozulmasının kabul edilemeyeceğini bir kez daha yineleriz” dedi.
KIB-TEK’in “Elektrik İnkişaf Yasası” ile kurulduğunu anımsatan Kalyoncu, söz konusu yasaya göre; KIB – TEK’in iktidardaki hükümetler tarafından atanan azami yedi kişilik Yönetim Kurulu tarafından yönetildiğini anlattı.
“Yine ayni yasada; KIB – TEK’in bağlı olduğu bakanlıkla ilişkisi tanımlanırken; Bakan’ın, ülkenin genel menfaati için genel konularda talimatlar verebileceğini ve Yönetim Kurulu’nun da buna uymak zorunda olduğu emredilmektedir” diyen Kalyoncu, ancak, pratikte durumun böyle olmadığını savundu.
Hükümetler tarafından atanan yönetim kurullarının yine hükümetler tarafından kolaylıkla görevden alınabildiğini söyleyen Kalyoncu, yasaya göre, “ülkenin genel menfaati için genel konularda” talimat verebilecek konumda olan ilgili Bakan’ın; KIB – TEK’e yapılacak olan istihdamlara, personelin ödüllendirilmesi, cezalandırılması ve terfi ettirilmesine, çıkılan ihalelere, tükettiği elektrik enerjisi bedellerini ödemeyen tüketicilerin hangisinin elektriğinin kesilip, hangisinin kesilmeyeceğine varıncaya kadar her konuda KIB – TEK’in iç işleyişine karışabildiğini kaydetti.
“El – Sen olarak, uzun bir süreden beridir KIB – TEK üzerine oynanan ve oynanmak istenen oyunları kamuoyumuzun bilgisine getirmekte, KIB – TEK’e milyonlarca liralık borcunu ödemeyen, özel kişi ve kuruluşlardan alacaklarının tahsil edilmesine engel olan siyasi idarenin partizanca yaklaşımlarını sergilemekteyiz” diyen Kalyoncu, son zamanlarda kurumun ihtiyaç duyduğu mevkilerin doldurulmasında, eşine benzerine rastlanmayan örnekler yaşamaya başlandığını ileri sürdü.
Kalyoncu, “aranan vasıflara sahip olmayan bir kişi, Bakanlar Kurulu kararı ile KIB – TEK Yönetim Kurulu’na dayatma bir şekilde terfi ettirilmek istenmektedir. Toplu İş Sözleşmesi gereği sendikamızın görüşüne de başvurulması gerekirken, sendikamız ile hiçbir temas kurulmamış, terfi ve istihdamlar Yönetim Kurulu tarafından yapılabilirken, Bakanlar Kurulu kendi atadığı yöneticilere bile saygı göstermeden onları da dolanarak aranan şartlara uymayan bir kişiyi, aranan vasıfları değiştirmek suretiyle şube amiri olarak atama çabası içerisine girmiştir” dedi.
Kalyoncu, El – Sen olarak; partizanlığa son verilmesi, haksız terfilerle kurumun yapısının bozulmasının kabul edilemeyeceğini yineledi.