Kıbrıs Türk Hava Yollarında eskiden çalışıp da şimdilerde işsiz kalan arkadaşların çığlıkları çoktan arş-ı alayı delip uzaya ulaştı ama bizim hükümet tınmıyor. İşe alınmalarda her gün için UBP’lilere yapılan ayrıcalıkları gazetelerden okurken, bu arkadaşların yüzüne bile bakan yok. Aksine bu arkadaşlar İhtiyat Sandığı’ndaki haklarını kullandılar diye suçlanmakla da karşı karşıya. Kim yapıyor suçlamayı? Hükümetteki bazı bakanlar. Yahu madem ki bu arkadaşlar işsiz bırakıldı ve siz hala daha münhal mevkileri bu arkadaşları da göz önüne almayıp dolduruyorsunuz, bu insanların yüzüne bakacak cesareti nerede buluyor ve onları suçluyorsunuz? Yani iş yok mu? Var… Madem ki münhalleri doldurmaktasınız bal gibi iş de var. Ama bu insanların hiçbirine münhallerde yer bile verilmiyor. Şimdi bu manzarayla karşılaşınca ve de hükümetin Elektrik ve Telefon gibi işyerlerini özelleştirme planlarını duyunca, şimdiye kadar yapılan özelleştirmelerden dolayı ortaya çıkan mağduriyetleri düşündüğünüzde bu özelleştirmelerin neye yarayacağını düşünüyorsunuz? Halka yaramayacağı malum bir kere. Yarasaydı zaten şimdiye kadar özelleştirilen işyerlerindeki işçilere yarayacaktı ki yaramadı. Geçenlerde özelleştirilen bir otelimizde belboyluk yapan bir arkadaşı bir süpermarketin çalışanları arasında gördükten sonra kendisine sormuştum:” Hayırdır arkadaş, sana özelleştirilen yerde kafi miktarda parayı vermediler herhalde?” O da bana “Zaten para verdikleri mi vardı?” diye yanıt verdi. Arkadaşlar özelleştirmeler yapıldıktan sonra işten atılan insanların ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını ve acılarını biz yaşamadığımız için takdir edemeyiz ama şu doğru; tahmin edebileceğimiz gibi bu insanlar sadece çok kötü bir ortamla kesinlikle karşı karşıyadırlar o da “Açlık”…
Şimdi bu deneyimlerden sonra niye özelleştirmeyi onaylayalım? Ekonomide başka alternatifler yok mu? Elbette var. ABD’de bile Obama 2008’li yıllarda ABD bankalarına el koyarak ekonomik sorunu çözmüşse o halde başka alternatif arayışlarında bulunan insanlara da niye hala daha özelleştirmelerden yana olduklarını sormamız gerekmektedir. Obama’nın bu hareketi Freidmancı ve Monetarist kuralların bırakınız yapsınlar ve bırakınız geçsinler ilkesine aykırıydı. Bu arada az çok dünyadan da haberimiz vardır. Avrupa dahil dünyanın birçok yerinde özelleştirilen tüm işyerleri maalesef işçi durdurmuşlar ve bugün de hem işçi durdurmaya devam ediyorlar hem üretimleri düşmüş, hem de eskiye göre bu işçilerin kazançları oldukça farketmiştir. Hani çok övünülen Türkiye’de bile üretim de kazanç da oldukça düşmüştür. Türkiye’deki kazançların yüksek görülmesine en büyük neden işçi ücretlerinin oldukça geri durumda olmasıdır. Mesela Yugoslavya’nın çöküşünden sonra orada çalıştırılan araba fabrikaları da işçi çıkarırken, aynı zamanda işçi ücretleri de devamlı fire veriyor. Bu fabrikalardan bazılarını FIAT fabrikası almıştır ama FIAT fabrikası hem çalışma şartlarında, hem ücretlerde hem de üretimde büyük düşüşler yapmıştır. Oysa istatistiklere göre Tito döneminde bu işçilerin araba fabrikasından ötürü birer arabaları vardı ve gelir düzeyleri de oldukça yüksekti. Bu konuda vereceğim belge www.marxist.com’dur ve meraklılar bu istatistikleri Yugoslavya konusunda bulabilirler. Hani şu anda mecliste bulunan partilerin sağcısı solcusu özelleştirme şakşakçılığına soyundu ya, işimiz hem bizim hem de buradaki işçiler olarak zor. Hele hele geçenlerde ismini vermeyeceğim bir bölgede yapılan bir toplantıda kendisini solcu bildiğimiz meşhur solculardan birinin oğlunun beni ve özelleştirmeye karşı olanları statükocu olarak suçlamasına da diyeceğim birşey yok. Bırakın bunu özelleştirme savunucusu bu genç arkadaşımız niye özelleştirmeye karşı olanları statükocu olarak suçladı anlayamadım. Özelleştirme sanki de devrimci bir düşünce şekli mi? Kaldı ki statükoyu savunanların bayrağı olan ve esas onların savundukları çarpık özelleştirme hareketleri veya planlamaları statükonun yansıması değil mi?
Şimdi sosyalist ve değişimden yana, halkın yaşantısını olumlu yönde değiştirecek olan sol bir paketi savunmuş olsaydı ve ben de özelleştirmeden yana olsaydım bu arkadaşın beni statükocu olarak suçlamasına da bir şey demeyecektim de, ben soldan yana bir planlamayı yani planlı ekonomiyi savunurken bu genç arkadaşın, babasının da zıttına, onun hayatında hiç onaylamayacağını bildiğim bir özelleştirme hamlesini kendisinin üstlenerek savunmaya çalışmasını hiç ama hiç anlayamadım.
Eğer genç arkadaşlar, yaşlı ama değişimden yana olup, halkın eşit paylaşımdan ve toptan üretilenden eşit faydalanmasını savunmuyor ve vahşi kapitalizmin acımasızlığını savunuyorlarsa, yaşlı olanları daha ilerici, genç olup da vahşi kapitalizmi savunanları da gerici nitelemek acaba doğru olmaz mı? Maalesef, solcu olarak nitelenecekseniz halk kesimlerinin ezilmesini değil, refaha kavuşmasını savunmanız gerekir diye düşünmekteyim.
Son 30 senede genç kesimlerin Marksizmi tanıyamamasının veya onlara Marksist alternatifleri tanıtamayanların da bu konuda büyük bir suçu var. Ama herşeyden önce sol kitapları silahlarla birlikte medyada gösterenlerin de verecekleri veya yapacakları bir muhasebeleri olmalı diye de düşünmekteyim…