Bir ara siyasette eskiyenlere karşı yeni yetmeler ortaya çıkarak projelerini anlatacaklarına masal anlatarak seçiliyorlar eleştirileri üzerine aday oldukları yere layık olduklarını göstermek için proje icat etmek moda olduydu. Proje anlatanların da masal okudukları ortaya çıkalı epey oldu.
Solcular kendi tahlillerini genelde sol ideolojiye göre yapmaya devam ediyorlarsa idi de proje sunmak onların arasına da sızmıştı. Genel siyasi değerlendirme geçer akçe değilse birisinin kafasının derinliklerinden proje diye palavra çıkması kaçınılmazdır. Öyle olsa emek vererek proje hazırlayanların emeğine gerek kalmazdı.
Hatırlarım Off-shore bankacılığa izin vermek için İtalya’dan ve İngiltere’den para vererek hizmet satın alan Rum tarafı altı yıla yakın zaman geçtikten sonra bankalar yasında bir paragraf gibi bir değişiklik yapmıştı. Bizim akıllılar ise akşam yattılar saha yeni bir yasayla uyandılardı. Bugün karapara aklama cenneti diye damgalanmış gene de off-shorelardan nemalanamamış hale gelen kuzeyin yanında yüz binlerle oss-shoredan sıkı baskılar sonu birkaç bine düşmüş ve büyük paralar kazanmış güney örneği var.
Proje hazırlamak hasbelkader bir yüksek tahsillinin masa başında hayal kurup karalam yapmak değildir. Uzun araştırmalara gerek duyulan konular ile ilgilenilmelidir.
Şu anda elle tutulur tek bir üretim yoktur ki devletten para istemeden veya devletin gelirlerinde azalma demek olan bağışıklıklar veya ithalatta pahalılık yaratarak fonlarla korunmadan veya ithal yasakları ile korunmadan veyahut devletten para alıp ucuza ihraç olanağı olmadan yapılabilsin. Canı sıkılan yeni desteklerle üretime devam etmeye çalışıyor ve vermeyeni üretim düşmanı ilan edip eylem yapacağını ilan ediyor.
Proje sahiplerine meydan okuyarak buna çare projesi yapmalarını söylüyorum hala yapan yok.
Şimdi Akça elçi Türkiye’nin sıkı yönetimi ile ekonominin önünü açmaya çalışacak ve tekrar bir projenin sonunu göreceğiz. Sıkı mali düzen asgari ücreti kale almayan ve buradaki hayat seviyesini geriye çekip üretim yapılabilecek bir ortam kurulmak isteniyor. Başka bir şey olamaz. Çünkü sadece memur maaşlarını azaltarak denkleştirmeye kalkmakla sorun çözülmez. Şu halde yani asgari ücreti uygulayamayanların çok olmasına rağmen devlet desteği yetmeyen üretim alanları şikayet içinde ve dükkan kapatmak moda oldu. Hellimi daha ucuza imal etmek için asgari ücretten çoktan vazgeçmiş olan üretici gene de satamıyor. Süt üreticisi Kıbrısların yüksek ücretlerinden çok azına dayanabilen yerleşiklerin elinde kaldığına göre sözü edilen austeriti yani tasarruf diye çevrilen sıkı mali yönetim ile daha ucuza işçi mi bulacalar! Sosyal sigortalar kesinti yapmayan üreticiler yüzünden batmakla karşı karşıya.
Kıbrıslılar tembelmiş. Peki Türkiyeliler niye üretim yapmıyor? Kıbrıs havasını alınca onlar da mı tembelleşti?
Türkiye’ye göre biçilmiş gömleği Kıbrıs’a giydirmeye kalkarsanız olur mu? Bu gömlek dar geliyor. Türkiye’den paket geldiği gibi paketten para alan uzmanlar da geldi ama onların uzmanlıkları daha kaliteli üretim cinslerini göstermektir. Kaça ve nereye satılacak diye gaile duyan yok. İzahat veren de yok
Geçen günlerde eminim iyi bir araştırma yapıp daha iyi ve pazara göre daha kolay alıcı bulacak narinciye cinslerinden bahsedildi ama fiyattan bahseden olmadı. Döviz kurlarını dikkate alan bir fiyat analizi olmadıktan sonra üreticinin işine yaramaz bu bilgiler.
Umutsuzca fon koyarak yasaklayarak üretime devama çalışıyorlar ama mali konulara bakarsak sübvansiyonlar geçici olarak görülmektedir ve 1981’den beri geçici diye indirilip kaldırılmaktadır. Oyun haline geldi.
Bunun sonu yok. Bana Atina’daki geçici sur diye etraftaki binaları yıkarak yapılan suru hatırlattı. O sur da geçici yapılmıştı ama 2 500 yıldır orada durmaktadır. Bu uzaktan kumandalı şımarık diye aşağılanan Kıbrıslının ekonomisi de öyle bir geçiciliğe mahkum oldu.
Seçim olasılığına karşı seçim bildirgeleri kaleme alanlar oluyor ama içlerinde bu açıdan çözüm arayan yok bile!
Projelerle ortaya atılıp hava yapanlar geçip gittiler siyasilerin rezil olmaları yanlarına kaldı.