Binlerce yıl önce Totemler vardı.
Kötülüklerden korunmak,
Tanrıların gazabından kurtulmak için Totemlerin önünde kurbanlar kesilir,
Genç ve güzel kadınlar kurban edilirdi!
Dünyamızdaki bu gelenek farklılaşarak da olsa maalesef devam ediyor…
Şimdilerde ise Siyasi Totemler moda!
Parti liderleri ne derse O!
Sizin herhangi bir belge yayınlamanız,
Ve/veya karşınızdaki kişiyi en somut verilerle,
Çürütmeniz bile fayda etmez.
İnsanlar totemlere taparcasına siyasilerimize tapınca,
Totemler tarih olsa da, bugünlerde siyasi totemler revaçta!
Sendikalar eylemlerini Meclis önüne taşıyınca,
Sendikal Platformun içerisinde olan Meclisteki siyasi partiler,
Tornistan yapıp çark ediyor…
Vee tabi rejimin gizli neferleri oldukları ortaya çıkıyor.
Miting alanında tek bir bayrak olmayışı,
Bir önceki mitingde o bayrakları alana kimin getirdiğinin de açıkça göstergesiydi.
Üyeleri de toplumsal menfaatler yerine,
Kendi menfaatleri uğruna siyasi totemlerin peşinden koşunca,
Meclis önünde yapılan miting sayısal olarak düşük bir katılımla gerçekleşiyor.
Bununla birlikte kim kimin yanında olduğu gerçeği de ortaya çıkıyor!
Rejimin gizli bekçileri baharla birlikte boy atan fidanlar gibi…
Yüzsüzlükte sınır tanımayan muhalif siyasiler, mitinge katılmamalarına rağmen,
Meclisten çıkıp protestocuların yanına gelince,
Linç olmaktan polis sayesinde kurtuluyor.
Keza rejimin kedicikleri olarak bilinen,
Bazı sendika liderleri de sırra kadem basıyor!
Nüfusa karşı geliyor, amma TC’nin etkin garantörlüğünden de vazgeçemiyorlar…
Başarı olduğunda ortaya çıkıp miyavlıyorlar,
Zoru gördüklerinde ise yere yatıp rejime yaltaklanıyorlar.
Acıktığında sahibine yaltaklanan kedicik gibi mübarekler.
Miyavvvvv!!!
Şimdi soralım:
Siyasi partiye mensup insanlar haklarının daraltılmasından mağdur değiller mi?
Bu üyeler pahalılıktan ve de,
Taşınan nüfustan dolayı rekor kıran kriminal olaylardan etkilenmiyor mu?
Siyasi partilerin rejimle işbirliği yaptığı bir anlamda biliniyor.
Peki yaa sürekli kıvrılan, ağlayıp, miyavvvlayan Sendikalara ne demeli?
Üyeleri pahalılıktan, kırpılan haklardan nasibini almıyor mu?
Kedi sendika olmak kolay değil!
Arkadaşlarını Brüksel’de yalnız bırakanlar,
Maalesef son Mitingte de yalnız bırakıyor.
Onları için söyleyebileceğim tek şey:
Sendika kedicikleridir.
Önce ağlar, sonra da miyavlarlar;
Miyav, miyavvv!
Her şeye rağmen Miting ses getirdi, hem de önceki mitinglerde olmadığı kadar!
Özüyle sözü bir olan sendikaların arka arkaya yaptığı mitingler,
Ve sonrasında Brüksel ziyareti AB yetkililerini harekete geçirmistir.
Önce Avrupa Parlementerler Konseyinde Türkiye sorgulamaya tabi tutulmuş,
Ardından bazı AB yetkilileri basına haber vermeksizin Kıbrıs’ın kuzeyine,
Ani ziyaretlerde bulunup durumu bizzat yerinde tesbit etmişlerdir!
Yapılan toplantılarda yurtsever sendikalar gerçeklere parmak basıp,
AB yetkililerini harekete geçirirken,
Rejimin kedi sendikaları,
TÜRKSEN,
HÜR-İŞ,
KAMU-SEN,
AB yetkililerine hem ağladılar, hem miyavladılar.
Miyav, miyavvvv!
Nüfustan şikayetçi oldular amma TC’nin etkin garantörlüğü olmazsa olmaz dediler…
Hükümetten şikayetçi oldular amma bu sorunu kendi içimizde çözeriz dediler…
Bize mali yardımda bulunun, güçlenelim ona göre kavga ederiz dediler…
İradeniz yoksa ve “aman çıkarım, canım çıkarım” ağır basıyorsa,
Nasıl çözeceksiniz?
Miyav, miyavvvvv’la mı!
Mart ayıda geçti be yahu…