Uçak seferlerinde güvenlik gereği deyip el çakılarına el koyarlar. Ben de el çakısı taşıma meraklılarından olduğum için sürekli çakı kaybederim. Almanya’da görevli gözüme baka baka ucundan tuttu ve çöp sepetine atıverdi idi benim İsviçre çok ağızlı küçük çakımı. Bu kez de İstanbul’da orta boy İsviçre taklidi çakımı kadın eline aldı. Yüzüme baktı ama bir türlü çöp veya başka bir sepete atmaya kalkmadı. Ta ki uzaklaşayım beni izledi ve sonra bilmem ne oldu benim çakı.
Bizim çakıların böylece alınmasına ve bazen el denirken cep olmalarına neden olan Usame Bin Laden gibilerin terörist saldırılarıdır. Bu saldırıların nedenlerini ortadan kaldırmak için görevliler ellerinden geleni yapmak zorundadır. Ayni zamanda saldırılardan sorumlu tuttuklarının da peşine düşerler. Böylece bazen iki arada bir derede kalırız. Benim çakıları terörize edenler için dert edinmeye gerek yok ama teröriste “öldürüldü, memnun oldum” diyenlere bakınca göze göz dişe diş diye diye bugünlere kadar şiddete karşı ortak bir karşı çıkış geliştireceğine silah haline getirmeye başarmanın sorumluluğunu yükleyecek birini bulamıyorum.
Biliyoruz ki Usame ABD askerleri tarafından kovalanmakta idi ve sonunda Pakistan’da bulunup baskınla öldürüldü. Sonra da izi kaybedildi.
Öldürüldüğüne inanılsın diye izi ortadan kaldırıldı.
Öyleyse nerede bizim yargısız infazı yasaklayan kurallarımız? Sanık haklarının en büyük güvencesi cezadan sonra araştırma olanağı vermektir. Yoksa Usame’nin ölüp ölmediği bile belli olmayacak şekilde gerçekleştirilen operasyondan sonra hangi hakkın savunulduğu, ölenin kim olduğu, ölümden önce işkence yapılıp yapılmadığı ve daha neler sorgulanacak ve yanıt bulunamayacaksa ve hesap sorulmayacaksa terörist de eylemlerine dayanak bulur.
Şimdi sıra Usamecilerin onun intikamını almak ve bunun için de fedai ararken kullanacakları gerekçeler de hazır. Rahatça intikam için kararları alırken insan hakkı masumların hayatı gibi endişelere gerek duymayacaktır çünkü onlara göre bunlar Batılı maskaralığı idi ve her zora girenin ihlal ettiği hakkın önemi yoktu.
Orada Pakistan diye bir devlet vardır. Güya Batı medeniyeti devletlerin egemenliklerine saygı gösterilmesi ile ilgili kurallar vazetmiştir. Nerede bu kurallar? Usame hatırına Batı uygarlığının övündüğü değerler ayaklar altına alınmıştır. Sonucu da bunların yerleşmesi için çabalayanların heveslerinin kaçması ve daha çok çaba harcamak için geriye düşüştür. Bu da gösteriyor ki Usame ve diğer mullalar yanılmaktadırlar. Savaş açtıkları Batı değerleri değil insanlık değerleridir ve savunmak için uğraşanların kimliği bunun kanıtıdır. İnsan haklarının ve özgürlüklerin uydurmaca olduğunu söyleyenler her iki tarafın da teröristleridir. Ne yazık ki biz arada kaldık. Biri sözde Usame gibilerinin saldırısına uğramıştır Usame gibiler de Batının sürüp giden saldırısına karşı öbür dünya cenneti önererek saldırmaktadır. Biz ise insan haklarına saygısızlığa son vermeye ve güvenliği arttırmaya çalışıyoruz.
Başarmamız şarttır. Yoksa insanlık sürekli terörist saldırıları ve ona karşı önlemlerle uğraşacaktır. Devleti ele geçiren bazı açıkgözler de teröristlere karşı halkı savunma bahanesinden beslenip duracaklardır.
Onlar havada insansız uçaklar ve yerde robotlarla teröristlere karşı yeni olanaklar yaratırken teröristler de yeni ve daha fazla tahrip gücü olan silahlarla ve tehditlerle karşılık vereceklerdir. Unutmayalım ki bir özel şirket tek başına nükleer silah yapabilecek olanağa kavuşmak üzeredir.
İnsan haklarına refah dağılımı adaletini de ekleyerek teröriste neden bırakmayacak önlemler tamamlanmalıdır. Yoksa benim çakılar çöp sepetini veya birilerinin cebini boylamaya devam edecektir.
Usame gibi fanatiklerin ölmesi de bir insanın ölmesidir. Üzülmeyebiliriz ama bir az sonra üzülmememizin bizi üzmesi gerektiğini anlarız. Onunla beraber yıkılanlar var onlar olsun izler.