arşivhaberKimsenin sevgiyi/kardeşliği ağzında kirletmeye hakkı yok - Salih Batak
yazarın tüm yazıları:

Kimsenin sevgiyi/kardeşliği ağzında kirletmeye hakkı yok – Salih Batak

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çoğu yorumcu, köşe yazarı son UBP hükümetini en başarısız hükümet olarak hedef gösteriyor. Elbette KTHY mağdurlarının durumu bu saptamadaki en büyük etken olarak gösterilebilir, ki; kimisi bu insanların yaşadığı trajedileri dile getirerek bu içler acısı durumu anlatmaya çalışıyor.

Kimisi de –aklı sıra- hükümetin yanlışlarını eleştirerek soruna nasıl bir çözüm bulunması gerektiğini anlatmaya çabalıyor…

Ve fakat benim de anlamadığım nokta, UBP hükümetini diğer hükümetlerden ayıran, yani başarısızlığın dik alasını son UBP hükümetine yükleyen sebep nedir?..

Bugünlerde rahatlıkla görebileceğimiz gibi, toplumsal hareketlenme 2009’un başlarında kıvılcımlanmaya başladı; hatta biraz daha geriye gidersek, halkın çözüme ve emeğine yönelik beklentilerinin tüm sorumluluğunu alarak iktidara gelen CTP hükümetinin; toplumda büyük hayal kırıklığı yaratan iktidar sürecini de incelemek gerekir.

CTP hükümetleri süresince hiçbir zaman özelde çalışan insanların sendikalaşmasına yönelik adımlar atılmadı…

Hatta sözleşmeli olarak çalıştırdığı memur bile halen kadrolanmadığı için her gün kapı önüne konma korkusuyla yaşıyor…

Zaten Kıbrıs’taki çözümsüzlüğe yönelik beklentim yoktu…

Esnafın halini de sormaya gerek yok…

Bu gibi sorunların en azından bir kaçına çözüm bulması bizi bu günlere sürüklemezdi diye düşünüyorum…

En azından özelde çalışan insanların sendikalaşması ve sözleşmeli olarak çalışan memurun kadrolanması iyi bir adım olabilirdi…

Elbette kendisini sosyalist olarak gören bir partinin yapması gerekenler kesinlikle sınırlandırılamaz… Fakat Serhat İncirli’nin bir sabah programında konuk olan CTP Milletvekili Mehmet Çağlar’ın tabiriyle; “yaşadığımızı çağa ayak uydurmaya çalışan bir CTP ama sosyalizmden sapmadan” gibi kendisini daha da yerin altına gömebilecek cesareti olan bu liberal arkadaşlar, her ne kadar topluma kendisini affettirmeye çalışsa da yemezler.

Kendi hükümetleri dönemince bu uygulamaların önüne geçmek için mücadele edeceğine; – aksini iddia etse de- iktidara gelemeyeceğini bildiği halde, seçime giderek; meydanı şuan ki mevcut hükümete bıraktı…

CTP hiçbir şekilde kendisini bu durumdan soyutlayamaz.

Ki zaten CTP de Türkiye’den dayatılan bu paketi yürürlüğe koymak için halkın onayını almaya üzere seçime gitmişti. Ve hatırlanacağı üzere ne hükümet olduğu süre boyunca ne de seçim süresince paketin içeriğinden bahsetmedi… Bu gün eğer seçimin galibi CTP olsa idi; Türkiye’nin dayatmış olduğu tedbir paketinin sorumlusu kendisi olacaktı…

***

Kısacası “en başarısız hükümet” tabiri başarılı bir saptama değil; mevcut rejim içerisinde değerlendirilen bir tabirdir. Adına demokrasi denilen bir yönetim şekli; en iyi derecede yönetilse dahi insanlığı tam anlamı ile özgür ve eşit kılmaz… Elinde şiddet kullanma tekelini bulundurması tehdit unsuru bulundurmasından ayrı olarak; zaten başlı başına adaletsizliğin göstergesidir…

Yaşadığımız düzenin adaletsizliğini ve acımazsızlığını bilerek altını çizmek gerekirse; elbette yapılacak yorumları geçmiş ile bağlarını koparmadan değerlendirmeli ve sonucu başarısızlık olsa dahi mücadeleden kaçmamak gerekir…

Hedef tam bağımsız Kıbrıs ise bu düşünceye sahip olan her birey samimiyetten kaçmayarak; nerede mücadele edeceğini bilir. Elbette rasyonel açıdan düşünürsek şuan ki hareketlenme ile rejimi yıkmaya yönelik bir beklenti yok… Olsa da ne sağlıklı ne de sürdürülebilir olur. Sadece bu bilinci kaybetmeden elimizden geldiğince kavga etmek gerekir…

Ayrıca sistem ile kavga etmeyip; edeni hor gören kimsenin sevgiyi/ kardeşliği ağzında kirletmeye hakkı yok…

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
351AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin