Mülteci Hakları Derneği tarafından düzenlenen ‘İnsan Hakları Perspektifinden Kadın Olma’ ve ‘Mülteci ve Sığınmacı Çocukların Hakları’ Çalıştayları 25 ve 26 Nisan 2011 tarihlerinde birçok sivil toplum temsilcileri ve devlet görevlilerinin katılımı ile Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’nda gerçekleşti.
Çalıştaylar MHD’nin tanıtımı ile başladı. Tanıtımı yapan Öncel Polili “Mülteci Hakları Derneği 2007 yılının Temmuz ayında, mülteci ve sığınmacıların Kıbrıs’ın kuzeyinde sosyal statüleri ve haklarını düzenleyen yerel yasaların olmayışı, uluslararası sorumlulukların yerine getirilmemesi ve genel olarak kamuoyundaki bilgi eksikliğinden dolayı insan haklarının ihlal edilmesi nedeni ile kurulmuştur. MHD, şu anda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve kuzey Kıbrıs’taki sığınmacı/mülteciler arasında köprü görevi görmekte ve bu kişilere sosyal ve hukuki yardım sağlamaktadır” dedi. Derneğin öncelikli amacının KKTC’ye yasal veya “gayri-yasal” yollardan girmiş olup, BMMYK’ya sığınma başvurusu yapan, önce sığınmacı ve daha sonra mülteci durumuna giren kişilerin, Evrensel İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin korunması ve duyarlılığın artması için barışcıl faaliyetlerde bulunmak olduğunu kaydetti.
25 Nisan 2011 tarihli çalıştayda kadın sığınmacılar ve mülteciler konusunda bir sunum gerçekleşti. Burada sığınma hakkının temel bir insan hakkı olduğuna vurgu yapılarak, genel mülteci tanımı KKTC’de iç hukuk olan 1951 Sözleşmesine göre ‘”ülkesinde ırk, din, sosyal konum, siyasal düşünce ya da ulusal kimliği nedeniyle kendisini baskı altında hissederek kendi devletine olan güvenini kaybeden, kendi devletinin ona tarafsız davranmayacağını düşüncesi ile ülkesini terke edip, başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu talebi o ülke tarafından ‘kabul’ edilen kişi” olarak yapıldı ve 1951 ve 1967 Sözleşmelerinin hem kadınlara hem de erkeklere uygulandığı belirtildi. Fakat tarihsel olarak mülteci tanımının, sadece erkek tecrübeleri çerçevesinde yorumlandığı ve böylece de pek çok kadından ve LGBTTQ bireylerden gelen başvuruların tanınmadığı, ancak son on yılda, mülteci bağlamında cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının analizi ve anlaşılması önemli ölçüde ilerleme göstermiş olduğu kaydedildi. Daha sonra da kadına yönelik şiddet, cinsel şiddet, kadın sünneti, kadın ticareti gibi toplumsal cinsiyete dayalı sığınma başvuruları ve mülteci kadınları daha fazla etkileyen sorunlara değinildi. Sonrasında ise MHD çalışanları kuzey Kıbrıs’taki kadın mültecilerin yaşadıkları zorluklardan bahsetti. Çalıştay katılımcıların Kıbrıs’taki mülteci kadınların durumlarının iyileştirilmesi ile ilgili öneri yapmalarıyla son buldu.
26 Nisan 2011 tarihli çalıştayda da önce KKTC’de iç hukukumuzun bir parçası olan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaş altındaki herkesi kapsayan çocuk kavramının açıklanması ile başladı. Mülteci ve sığınmacı çocukların özel durumda olan çocuklar sınıfına girdiği ve hassas grup olarak adlandırılabileceği anlatıldı ve daha çok mülteci/sığınmacı çocukların genel anlamda yaşadıkları sorunlar üzerinde duruldu. Ayrıca çocuk hukukuna ilişkin 3 temel ilke’nin, yani: çocuk yararının önceliği, çocuğun kendisiyle ilgili işlerde söz hakkına sahip olması ve çocuğun mümkün olduğunca ebeveyinlerini bilme ve onlar tarafından bakılıp gözetilme ilkelerinin sığınmacı / mülteci çocuklar için de geçerli olduğu kaydedildi. Kuzey Kıbrs’ta mülteci çocuklarla ilgili sayısal verilerle devam eden çalıştayda ülkemize 2010 yılında 6, 2011 yılı Nisan ayı sonuna kadar da 7 sığınmacı / mülteci çocuk geldiği belirtildi ve Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan örneklerin anlatımı ile devam etti.
Her iki çalıştayda da Kuzey Kıbrıs’ta mültecilerin durumunu düzenleyen yerel bir yasa olmayışı ve toplum tarafından sığınmacıların ve mültecilerin belgesiz göçmenlerle karıştırılması ile ilgili sıkıntıların üzerinde duruldu ve mültecilerin de insan haklarına saygılı bir yönetim için yasal düzenleme ve farkındalık yaratmanın gerekliliğinin altı çizildi.