arşivUlus IrkadSorunun çözümü nereye dayalı? - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Sorunun çözümü nereye dayalı? – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bazı çevrelere göre yeni bir paket  veya Kıbrıslıtürklerin kendi kendilerine yeterli olmaları için acı çekilecek bir paket yaratılmazsa bu Kıbrıslıtürklerin sonu olacak. Hatta daha da ileri gidilip siyasal çözüm üzerinde bir öneri yapılmazsa bunun kaderci olduğu ve bir çözüm getirmeyeceği noktasında birleşiyorlar.Fakat gerçekten bir paket yararlatısa ve bu onaya sunulsa bile sonuçta Ankara’daki bürokratların bunu kabul etmeyecekleri de bir gerçek. Çünkü kontrol ellerinden çıkarsa bir sonuca gidilmeyeceği konusunda birleşiyorlar. Sonuçta bu tip politikaların Kıbrıslıtürkleri veya Kuzey Kıbrıs’ı 37 senede getirdiği sonuç da şimdiki koşullar ve acınacak bir ortamdır. Kuzey Kıbrıs’ta su vergilerini veya çalışma saatlerini bile Ankara’dan gelecek önerilere göre belirlemek inanın kabul edilecek bir durum değil ama gözü kapalı bir şekilde başa gelenler dişlerini göstermeye ve bu

paketin dışında hiçbir alternatifleri olmadığını belli ediyorlar. Zaten seçim öncesinde çözüm cebimizde diyorlardı ama bu kadar naçar oldukları da pek belli değildi. Peki bu noktaya nasıl gelindi? Niye gelindi? Kıbrıs Türk Sağının gelebileceği sonuç buydu. Her türlü horlanmaya ve aşağılanmaya hazır ve nazırdılar. Peki ama sol diye ortaya çıkanlar da bu ortama bir çözüm getiremediler. Onlar da bir çözüm bulamadılar. Niye? Çünkü çözüm olarak meclisi gördüler. Nasıl olsa mevcut statükodan faydalanıp onlar da hayatiyetlerini bu karışıklıktan devam ettireceklerini sanıyorlardı. Bir bakıma onlar da statükoya uymuşlardı. Nasıl olsa meclise girilirse orada sorunlara bir çözüm bulunabilirdi onlara göre. Öyle miydi acaba? Öyle değildi. 37 senede gelen kısıtlanmışlık ve statüko koşulları artık meclisin de çalışamayacağını ve sorunlara bir çözüm bulunamayacağını

göstermişti. Maalesef öyle bir aşamadayız ki sorunlara artık bir çözüm bulmak meclis kanalıyla da olmuyor. Çözümü getirmeye çalışanlar da ta uzaklarda. Madem ki seçileceksin, meclise gireceksin ve kendi memleketin hakkında su vergileri ve çalışma saatlerine kadar dıştan gelecek dayatma paketler karar verecekse o memleketteki meclisin ne etkisi kalırdı. Elbette hiç etkisi kalmazdı ve nitekim kalmadı da. Peki artık ne yapılmalı? Sorumluluğunu bilen her Kıbrıslıtürk artık parmağının arkasına saklanmadan bu gelinen noktada fikir üretmeli. Dışarıdaki platformlar da bu düşünceleri bir bir uygulama noktasına getirmeli. Kuzey Kıbrıs çözümsüzlük cebelleşmesiyle karşı karşıya. Hiçbirşey çalışmıyor. Gelen hükümetlerse dıştan dayatmalarla karşı karşıya kaldıkları paketleri uygulamaya çalışıyorlar. Bizi kurtaracak olan da kendimizden güç alacağımız siyasal bilinç, örgütlülük

ve kendi beyinsel ürünlerimiz olacaktır. Yani çözümü meclis dışında aramaktan başka bir çare yok. Çünkü meclis, mevcut bu koşullarda artık çözüm üretmekten uzak. Çözüm halkın örgütlü gücünde ve tartışarak oluşturacağı kendi beyinsel dinamizminde.

Öncelikle Kuzey Kıbrıs’a artık bir revizyon gerekli. Uluslar arası hukuku, insan haklarını, gerçek bir demokrasiyi kaale alan bir modernizasyon ve revizyon anlayışı gelmeli artık. Bunun empoze ile, buyuran uygulayan ilişkileri veya doğruyu söyleyenlerin tehdit edilip kişisel izolasyon teknikleri ile bertaraf edilmesinin günleri de geride kaldı. Demokratik, hoşgörüye açık ve fikirlere saygının olacağı bir ortamda, herşeyin söylenmesine de sakınca getirmeden, her şeyin konuşulması ve daha sonra da gereken sentezlerin ve tezlerin çıkarılarak  uygulanması gerekmektedir. Şimdiye kadar hep Ankara’dan gelen uyarılar ve komutlarla hareket edildi. Seçim olsa bile irade bir şekilde mat edildi. Nüfus taşınması ile anti-demokratik siyasal iradeyi ortadan kaldırıcı tüm uygulamalar yapıldı. Bu uygulamaların ortadan kalması gerekir. Kuzey Kıbrıs demokratikleşmeli. Ülkeyi acil olarak bir çözüme getirecek,

çağdaş normları uygulayabilecek, tüm görüşlere saygısı olan ve geleceğin dünyasına da hazırlıklı olacak tam demokratik, tam bağımsız, eşitlikçi, emeğe saygılı kadroların etkili olması gerekmekte. Serbest Piyasa Ekonomisi denilerek halkın ezilmesi ve sömürülmesi koşulları da bu yeni ortamda yer almamalı. Çağdaş dünyaya yakın, teknoloji ve refahı zerre zerre tadan ve uygulayan bir halka modellik yapılmalı ve her şey de elbette planlı olmalı. Eğitim kurumları ise milliyetçilik, ırkçılık ve şövenizme alet olmamalı, anti ırkçı öğeler eğitimde yer almalı.. Yani illa ki darbelerle yer almış ve artık ortadan kalkmaya yüz tutmuş bir anayasa ile 1974 yılından beri uygulana gelen ama halkına yar olmayan bir anayasa modelini de uygulamak gerekmemekte. Kuzey Kıbrıs’ın daha da demokratikleşmesine, daha da sivilleşmesine yol açacak olan ve de üretimine kapılar açacak bir normlar sistemi,

bir demokratik yapılanma gerekmekte. Ve bu yapılanma olurken acil olarak bir çözüme gidilmeli. Evet , son zamanlarda siyasal sorun diyenleri kadercilikle suçlamak moda oldu ama artık bunu uygulamak ve bir an önce demokratikleşip siyasal iradeyi öne çıkarırken, siyasal çözümü de acile alıp konuşmak ve Kıbrıslıtürklerin bunu da gerçekleştirmeleri gerekiyor. Belli ki siyasal sorun çözülmeden ekonomik sorunlara da bir çare bulunamayacak hatta paketler de bize merhem olamayacak.

Her an için çözümü de acil olarak konuşmalıyız. Başka çare de yok…

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin