Ekonomi ileri gelenlerin en önem verdiği durum haline geldi ve ne yazık ki sol buna karşı sadece sosyal hakları savunma ile yetinir gibi davranıyor. Tabii hepsi değil ama genel görüntü o. Hâlbuki sol Kapitalizmin savurganlığını haklı ve isabetli bir şekilde eleştirmiş ve ekonomik açıdan ispat ettiği bilim çevrelerinde kabul görmüştür. Mamafih sol idarelerde sosyal hak gerekçesiyle ipin ucu kaçırılmış, yolsuzluklara izin verilmiş ve şeffaflık uygulanmamıştır. Bu arada sürekli yabancı fırsatçıların düzenlerini bozacağını düşünerek demokrasinin gereği olan özgürlüklere önem vermemişlerdir.
Kapitalist dediklerimiz özgürlükçüğü sola saldırmak için kullanırlar ve özgürlükler gelişir ama insanın insanı sömürmesi özgürlüğünü kullanarak istismar ederler. Bugünkü Kıbrıs’ta da insanın insanı sömürmesi özgürlüğü vardır. Kuzey’de de özel ve kamu yatırımları hakkında karar verenlere bakarsak Kapitalist bir yapı görürüz ancak teorideki ve teoriye yakın seyreden Batı tipi ekonomilerde olandan çok farklıdır. Özgürlüklere yer veriliyorsa bu durum halkın bilgisine getirilmelidir. Amma kuzeyde bu da yoktur.
İstatistiklere göre toplam yatırımların 280 milyonunu kamu kararlaştıracak 770 milyonunu da özel sektör karşılaştıracaktır. Yani devlet çok daha az bir kısmını tayin edecektir. Şikâyetlerin hep kamu sektörüne yapılması özel sektörün yatırımlarının eleştirilmemesi Kapitalizmin şansıdır. Halk maalesef özelin sorumlu tutulmasını anlayamamaktadır. Ekonomi hakkındaki çoğunluk kararlarını veren özelin batmaya gidince baltasını kamuya yüklemek için ne numaralar çektiğini batan bankalarda görüp yaşadık lakin özel sektörün sorumluluğunu görmezden geldik. Türkiye para politikasının bankaları batıracağını görmeyen özel sektörü affettiler ve borçlarını ödeme zorunluluğunu bile gerçekleştirme çabasına görmediler, halk da seyirci kaldı.
Toplam 5 milyarlık milli gelirin 3 milyar 7 yüz milyonunu özel harcar ama temel yatırım kararlarında iki katından fazlasını özel belirler ama vur abalıya misali kamu suçlanırken özel unutulur. Sol için önemli olan kamunun özel sektörü kontrol etmesidir. Gene de özeli suçlamada geri kalınır.
Özele ayni zamanda reel sektöre destek diye doğrudan kaynaklarını tahsis eder, ürünleri ucuzlattırır ihraca olanak verir, ithalata karşı halkın cebinden ödenen harçlar koyarak korur ve doğrudan gelir desteği olarak hazineden paralar verir. Yani özel besleme halindedir.
Ülkeden kaçıp Türkiye ve Bulgaristan gibi yabancı ülkelerde üretim yapanların hali özel sektörün bunalımını göstermektedir. Yani kamu desteği ile yapılan üretim kaçacak ülke bile bulamayan cinstendir. O nedenle bu üretime destek olmaya değer mi veya destek olmadan yaşayacak cins üretim var mı diye sormaktan başka şans yoktur.Türkiyeli bakıcılar üretimden vazgeçin değmez diye birçok sektörün desteğinin çekilmesini öğütlemekte ama desteksiz yaşayacak sektör var mı diye sormaktan imtina etmektedir. Biz hem özel sektörün yatırım yapacak bir üretim alanını bulamamasını sorgulamalıyız hem de sektör bulamamanın nedenini bulmalıyız.
Kolay kazanç peşinde koşan ve devlet desteğine garanti gözü ile bakıp iş yapacağı alanları tayin eden özel sektörün borçlarının sorumluluğunu bile almamasını, sön çek kararında görüldüğü gibi kişisel sorumluluğunun bulunmadığı bir döneme girilmesini halkın affetmesini anlayamayız. ETİ battı çıkmaz dediler hala kamu sektörü diye bir ETİ özelleştirmesi sorunumuz vardır. Ondan beter çalışan ve halka karşı hiçbir sorumluluk alamayan özel sektöre ise destek kararları konuşulmaktadır. Özel sektörün neye mal olduğunun hesabını veren ise yoktur. Sanki kar için yapıldığında ekonomik kaynakların harcanması önemsiz gibi davranılması inanılacak gibi değildir. Çünkü özelin kendi kaynaklarını kullanmadığı kamunun desteği ile halka ödetilen harçlar ve doğrudan hazineden ödenen desteklerle kar ettiğini düşünmekten uzak duruyoruz. “Bu sektör daha iyi daha yararlı” diye kamunun ölçüm yapmasını sağlayacak veriler şeffaf olarak önümüze konulmalıdır ki hesabını yapalım ve kıyaslayalım.
Örneğin KTHY batırıldı. Özel şirketler güya rekabet halinde ama bu rekabet KTHY’nin sağladığı hizmetten daha mı üstündür? Özelin fiyatları arttırıp vurgun vurduğunu herkes gördü, o paraların ne kadarı yeni yatırıma döndü? KTHY hastaneye ilaç getirirdi, soğutulur muydu soğutulmazdı diye feryatlar yükselirdi, gazete gelmese ne oldum gene denilirdi, özel olunca eleştirecek şey kalmadı mı? Hâlbuki özel uçma hakkını almak için dilenirken, rüşvet verme, adam satın alma dedikoduları yapılırken başka bir işletmenin daha araya girmemesi için uçma izni verdirmeme dönemine girdi, lakin halka karşı bir sorumluluk üstlenmeyi düşünmez halk da bunların borçları olduğunu düşünmez.
Devlet desteğinin şeffaf olarak önümüze konulmaması kabul edilemez. Hazneden kim yer bilmek istiyoruz. Emeklinin ikramiyesi sorundur da dillere pelesenk oldu da özelin ithal ettiği TV’nin kumandasının bile ithal etme sorumlu olmadığı bir durum kabul edilebilir mi? Birbirlerini yemeye başlamaları yüzünden batıp otelini kapatanların zararlarının halkın servetlerinin yok edilmesi olduğunu hesaplamak gerek. Orman kanuna boyun eğenler bunu daha ekonomik ve karlı yatırımların şartı sayarlar ama gerçek değildir. Orman kanunun ne demek olduğunu anlamak isteyenler daha kabile hayatına bile geçemediği için aile şeklinde yaşamakta olan Yeni Zelanda ormanındaki hayata baksınlar; göreceklerdir ki o orman koşullarında yüz yıldır nüfusları bile azalmıştır, ekonomik bir adım ilerleme sağlayamamışlardır. Başka insanlardan yetenek olarak daha geri olmadıkları antropologlar tarafından kanıtlanmıştır ama taş devrini yaşamaktadırlar.
Bizim üç kağıtçılar al takke ver külah ne idiğü belirsiz bir düzende kamu destekli kapitalizm deyip “turizmin gelişmeye ihtiyacı devam ettikçe sübvansiyonlar devam edecektir” vecizesi ile özel sektör dinamizminden yararlanılacağını ilan ederler. 2007’de milli gelir (GSMH) %12,8 artmış ama aslında 1977 fiyatlarıyla yani gerçek anlamda %2,5 azalmış! Bize yıllarca sonra söylediler ama bilenler yatırımların özeli %16,3 arttığı halde kamunun %9.2 azalmış diye bütçeden görüldüğü için kaşkarikoyu görmüştü. İlerleme dediklerini masal olduğunu zaten yaşayan görür. Önemli olan sorumlunun da görülmesidir.