arşivAli SarıtepeBU AŞI TUTACAK - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

BU AŞI TUTACAK – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

12 Haziran seçimleri Türkiye siyasi coğrafyasında iki noktanın altını kalın çizgilerle çizmiş bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi; son otuz yılda tüm boyutlarıyla açıkça ortaya çıkan geç ulus devlet stratejisinin tarihte kalması gereken, her türlü zora dayanan –sosyal,hukuksal ve hukuk dışı- yöntemlerle bile kendini yaşatamadığı gerçeğinin görülmesi noktası olmasıdır. Dolayısıyla, eski dilin ve davranışın pratik olarak da bitmişliğinin toplumsal meşruiyet kazanmış olduğu herkes tarafından görünüyor noktasında olmasıdır.

İkinci olgu ise; tarihi boyunca –TİP kısa dönemi hariç- Türkiye halklarının sesi ve soluğu olabilmeyi pratiğine egemen kılamayan ve bundan ortaklaşma sonuçlarını çıkarmada başarı gösteremeyen Türkiye solunun bu kısır halden çıkabilmesinin imkanlarının neler olduğunu, hangi siyasal ve örgütsel adımların atılması gerektiğini ve kimi imkanların kimi imkansızlıkların sıkıntılarını aşmada kaldıraç olabileceği ya da itki güçlerinden önemli bir unsur olacağı gerçeğini açığa çıkarmış bulunmaktadır.

Dolayısıyla; bu seçim dönemi ve sonuçları nelerin üzerinden yürünmesi gerektiğini göstermesi açısından sunumlarını yapmış, bu anlamıyla bundan sonraki süreçte solun ‘ama’lara sığınması imkanını ortadan kaldırmış bulunmaktadır.

(12 Haziran ve devletin yeni hali yazının dışında tutulmuştur.)

Kürt özgürlük hareketi kendi içerisinde bir dönüşüm yaparak, en geniş bir arada duruşu pratikte güncelleyerek bunu vekil listeleriyle de taçlandırmış bulunmaktadır.

Türkiye solu ise, yenilgi sonrası sürecinde bakmadığı yüze laf söyleyerek toplumda güç olabileceği sakat anlayışının son noktasına gelmiş durumdadır. Ve bu seçim sürecinde sonuçlarını kendisinin de gördüğü yakın toplum, uzak toplum yoldaşlaşmalarının yaratılması durumunda hayatın buna cevap verebileceği olduğu gerçekliğidir.

Çeşitli nedenlerden dolayı pasif paydaş durumunda olan olguların/unsurların doğru pratikler yaratıldığı zaman canlı paydaşlığa geçmelerinin nasıl imkanlarının olduğunu bize göstermesidir. Dolayısıyla, kapsayıcı pratikler yaratıldığı zaman bunun karşılıksız kalmadığı seçim döneminin bize anlattığı anlatımlardır.

Yine seçim sürecinde özgürlük hareketinin her akla nakşettiği bir gerçek, onların yüzlerini; sözlerini söyledikleri topluma dönük olarak söylemeleri pratiğidir.

Bölüntü sosyalizmlerle pratik yaratmak, toplum algısında karşılık bulmadığını bununda toplum duygu ve enerjisinde güç aktarımı/ortaklaşmasını yaratmadığıdır.

Yarın bugünümüzün sorunudur.

Bu noktadan baktığımız zaman “Emek-Özgürlük ve Demokrasi Platformu” bugünümüzün yürüyüş şekli olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ve dolayısıyla bu aşı tutmuştur. Yürüyüşün bunun üzerinden yapılması gerekmektedir.

Bu yürüyüş özgürlük hareketini Türkiyelileştirecektir.

Bu yürüyüş Kürtleşmiş olan Türkiye sorunlarına ortak yürümelerde bulunmak, ortak çözümler bulmada sayısız imkanlar ve faydalar yaratacaktır.

Türkiye sorunlarının Kürt tıkanmışlığı karakterini çözmek sosyalizm anlamasının toplumda hakikatleşmesini de beraberinde getirecektir.

Şu veya bu noktada duran Türkiye sosyalist özne ve organizmalarının; ortaklaşma pratiğinin yarattığı bu muhteşem sonuçtan gereken neticeleri çıkaracakları becerilere sahip olacağı, ruh halimizin ifadesidir.

Yıldızlara koşarken; bakan yüzlere laf söylemek, bakan yüzler bulmak çok yakınımızda bulunmaktadır, yeter ki bunu bilincimize çıkaralım.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
351AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin