Türkiye’de seçimler sonlandı. Konuyla ilgili çok sözler oldu. Ben bunların tekrarı yerine kısa bazı direk etkileyecek kendimizle ilgili birkaç kelime yazıp daha çok doğu komşumuz Suriye üzerine yoğunlaşacağım:
Türkiye seçimleri tablosu net olmaktadır. O zaman da aynen şu gelişme davan edecektir: Ülkemizde paket uygulamasına ve genel siyasal el değiştirme davranışı sürecektir. Buraya direk müdahalelerden artık daha netleşen parça parça anlaşma adıyla devirler sürecektir. Çünkü son DAÜ gibi durumlarda görüldüğü gibi habersiz ansızın konu gündeme gelip gidecektir. Tabi ikide bir nelerin verildiği ve nasıl alınan kararlarda hiç duyulmadan akıp gidecek. İşin en paradoksal gerçeği, yaşananlara alınan kararlara duyulan bilgilere karşı çıkanlar ayni zamanda AKP kazanmasına da çok önemli denerek sevinmeler yaşamalarıdır. Özelikle bu koşullarda alma beklentilerinden faydalananlar hep bu çelişkiye düşüyorlar.
Bir noktaya daha deyinelim: Ülkemiz siyasal gerçeklerine rağmen ve Kıbrıs sorununun yerleştiği AB Türkiye yelpazesindeki duruşu sonucu olay yakalanmadan konuşuluyor. Basit ezberler Çözümle lafazanlıkları kullanırken, bunların hiç siyasal eksenini ve Kıbrısın oturduğu yeri düşünmeden konuşurlar. Hemen eklemek şart: Kıbrıs bırakın yakın tarihini, Annan Planı dönemi koşularında dahi değildir. İkinci ganimet dönemiyle daha bir mülkiyet yer değişimleri ve artan nüfus sayısı da oldu. Annan Planı dönemindeki mülkiyet’ten nüfusa daha da kangrenler olurken de resmi siyaset Avrupa pazarlığı alanına oturdu. Onun için konuşulan Kıbrıs sorunu Türkiye AB ilişki ve yerleşen sistemin denkleminde dolaşıyor. Bunu dahi kavramayanlar sadece ”Çözüm” denerek aldatmaca ve içi boş kuralı oynuyor.
Konuyu fazla uzatmadan hemen Suriye komşumuza gelelim. Komşumuz Suriye’de olay çok: Ama onca gelişme ve çatışmalara rağmen hala bilinmezler çok. Olayların kendisi dahi tam yakalanacak bilgiye ulaşamadık. Örnek olarak oradaki muhalefetin etkisi ve yönlendirme durumu dahi tam açık değildir. Ancak bazı bilinenler ve gözlem yapılan gelişmeler sorularla sürüyor. Özelikle birlikte ele alınca hemen akla kuşku getirecek taşlar vardır.
Özelikle Suriye Antalya’da yapılan muhalefet toplantısı sorası oldukça hem içsel gelişme hem de dış bakışta dalgalanmalar oldu. Antalya muhalefet toplantısına katılım beklenen düzeyde olmadı. Özelikle ağırlıklı bazı kesimler katılmadı. Sonuç bildirgesi de oldukça zayıftı: Çünkü anlaşmazlıklar çoktu. Ancak Antalya toplantısı sorası Suriye de tırmanma girişimleri oldu. Ansızın Kuzeye kayan ve silahlı milisten tutun ordu içi çatışmaya varan haberler aktı. Yine ufak kasabada olmasına karşın olay oldukça öne çıkarıldı. Türkiye’ye giren mülteciler bir yandan konuşulurken, genel siyasal eksende de sesler değişti. Güvenlik Konsey denemesi pek başarılı olmadı. Suriye’ye daha artan eleştirisel sözlere tavırlarda eklendi. Özelikle Büyük Esat Malik hedef oldu. Daha direk suçlamalar yapıldı. Bunlar Antalya toplantısı ile bir anda kayan siyasal zemin oluyordu. Bu arada Kuzey Suriye’de Kürt gerçeği de bize oynanacak oyundaki önemli taşların etkilenme durumunu da hatırlatıyordu.
Konuya daha yakın bakmada kullanılacak şu bilgileri de ekleyelim: Suriye Arap Baharı adıyla yapılan gelişmeler içinde farklı durumu vardı. Tunus ve Mısır direk eskiden beri emperyalist yeni sömürge yapıda olup batının önemli yerleri oluyordu. Oysa Suriye hep nüfus alanı konumuyla karşı yerde yer aldı. Bu nedenle daha az denetimli olan ve sistemin de günü gelince Şer eksenine, günü gelince de ambargolara uğrayan ülke oldu. Onun için içsel yapılanışı biraz farklı oluyordu. Suriye batıya direk kaynaşma buluşması ikibinler de başlayıp Lübnan’dan çekilen ve yavaş yavaş Türkiye ile sınırlarını yumuşatıp serbest geçişe dek getiriyordu. Sistemle böylesi buluşmalara rağmen ve kendi ülkesine yabancı sermaye kolaylıkları yaratılmasına karşın kendi iç otoriter yapısı da hala ayakta duruyordu. Bu nedenle Suriye ambargo ve dıştalama olgularına alışık oluyordu. Sistemin de direk Mısır Tunus gibi ara geçiş ordu kullanımı Suriye’de o denli hemen yapılacak iş olamıyordu.
Suriye’nin ikinci önemli tarihsel gerçeği de; İsrail ile direk savaş halinde olması, bir çok Filistinlinin burada mülteci olarak yaşaması ve Arap ülkelerindeki ilişkileri oldukça kendine has bir etki alanı oluşturuyordu. Bunlar dahi Suriye ve Mısır Tunus arasındaki farkı koymaktadır. Ancak yine de baştan beri sistem Suriye’deki kendi serbest piyasa Orta doğu modelinde getirme hamleleri oldukça yol aldı. Fakat genel tarihsel konumu gerekse içsel olarak parçalanma ve ayrışma karşısında Sunilerden Kürtlere varan değişken etkenler sonuçta bazı kararlarda hep kuşkuları getirdi. Otoriter olan ama gelecek sığ bakışı olan Suriye bu nedenle hep çelişkiler yaratıyor. Hele de kaygan zeminde geniş alanı etkileme gerçekleri sonuçta bu oyunun direk Esad’la yaşatılması veya zaman kaydırılarak yapılması ikilemlerde gelip gidildi. Zaten başlangıçta Suriye’nin Esad ile birlikte bu süreci yaşatma istenci oldukça fazla oluyor. Şimdi aşmazlar ve yapılan ikilemleri sıkışması olmaktadır.
Orta doğu projesinin öyle birkaç yıl değil uzun zamana yayıldığını da hatırlarsak bu kuraların sonuçlarının oldukça geniş zamana yağmamız gerekir. Hatta Orta doğu projesi kaleme alınırken Suriye diğer Arap ülkelerine göre Şer ekseninde oluyordu. Oysa şimdi Suriye hem Eşer ekseninden çıkarılan, batıyla yakınlaşan ve ambargoları sonlandırılan ortamda gelişmeleri yaşıyor. Onun için farklılaşmalar elbet bazı oyalanmaları da getirmektedir. Belli olan Suriye otoriter militarist devlet olup ayni zamanda da sistemle yakın tarihte ayrı yerde oluşan ikilemlerle günümüze geldi. Muhalefetin hala belirsiz çizgileri ve çelişkiler, İsrail ile çatışma durumu, Arap ülkelerindeki etkisi gibi faktörler sonuçta Suriye olaylarındaki kaos ve şiddeti karşımıza getiriyor. Yalnız olayların hala küçük yerleşimde olması ve Şam Halep gibi önemli kentlere yayılmaması sonucu bu gelişmelerin hep bilinmez sorularla günlük savaş manzaraları açıklamalarıyla devam edecek gerçeği oluyor.
Kısaca Suriye dibimizde olan bir ülkedir. Onca olay ve haber duyuyoruz. Genel bilgilerimiz dışında hala bilinmezleri çok: Ayni şekilde sistemden ülke muhalefetine dek kimlerin ne yapacakları da net değil. Bundan dolayı hem gelen bilgilere kuşku ile bakma ve bilinmemeleri yorum yapma zorlukları hep olacaktır. Tek eksenin ve onca bilgi çağına karşın en dibimizdeki ülkedeki sıcak gelişmelerle yetersiz bilgilere sahiden o zaman düşünmek gerekir. Demek ki burada bir yanlış vardır.