Uzunca bir zamandır DAÜ’de süren sorunlar, üniversite öncesi kurumların elden çıkarılması konusu, bir kurum daha TC sermayedarlarına peşkeş çekilmesinde süreç büyük ölçüde tamamlandı…
21 Haziran, Salı günü Mağusa’da DAÜ Rektörlüğü ve Doğu Akdeniz Kolejinde gerçekleştirilen eylemleri umursamayan Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetim daha önce haberinin olmadığını iddia ettiği Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun yaptığı görüşmeleri destekleme kararı verdi…
Salı günkü eylemde polis bir kez daha kontrolsüz ve orantısız güç kullandı, 4 kişi gözaltına aldı, onlarca kişi yaralandı, 3 kişi hastanelik oldu…
Polisin anlamsızca sert müdahaleleri ortamı geren en önemli unsurdu, sivil giyinimli üzerlerinde polis olduklarını belirten hiçbir emare bulunmayan ama kendini polis diye taktim edenlerin de kitleye su şişesi atması, eylemcilerle sözlü tartışmaya girmesi tansiyonu yükselten unsurdu…
YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlı bu kişilerden birinden resmi olarak polis olduğunu ispatlamasını ve kimliğini göstermesini talep etmesi üzerine kimliğinin yanında olmadığı, istenirse adli şubeye gelerek orda görebileceği şeklinde cevap aldığını söyledi. Kanatlı, ısrarla kimlik talep etmesine polis yelekli ama üzerinde kim olduğunu gösteren hiçbir belge veya doküman olmayan başka bir polis ise “polistir be gardaş” gibi laubali cevap verildiği de açıklamasında belirtti. Kanatlı, polis genel müdürünün basın mensuplarına çağrı yaparak basın olduklarını gösteren belgeleri görünür şekilde taşımalarını talep ederken ayni şeyi polislerin yapmamasının yalnızca komedi olmadığını, polisin bilinçli olarak şiddet uygulamak ve yargısız infaz yapmak için kimliklerini gizlediklerinin, resmi polislerin bile isimliklerini bu nedenle bu tür eylemlerde çıkardıklarının artık net olarak anlaşıldığını söyledi…
DAÜ-SEN: “MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ”
DAÜ-SEN Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlı, Bakanlar Kurulu’nun DAÜ’ye bağlı üniversite öncesi kurumların Doğa Koleji’ne devredilmesine ilişkin karara destek vermesini “topluma rağmen alınmış yanlış bir karar” olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Özkaramanlı, toplumun geneli DAÜ okullarının Doğa Koleji’ne devrine karşı çıkarken Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararın “toplumdan ne kadar uzak olduğunun” göstergesi olduğunu söyledi.
Özkaramanlı, “Bakanlar Kurulu mesaisini toplum için harcamıyor, kurumları peşkeş çekmek için harcıyor” ifadelerini kullanarak, mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.
Hükümetin aldığı karardan bir an önce dönmesi gerektiğini söyleyen Özkaramanlı, “Biz hükümete bu motivasyonu vereceğiz. Eylem de yapacağız, grev de yapacağız. Bu karardan ne kadar erken dönerlerse toplum için o kadar iyi olur” dedi.
Doğa Koleji’ne üstten para da verilerek ülkeye getirildiğini ve kaliteli eğitim vereceğinin savunulduğunu söyleyen Özkaramanlı, “Doğa’nın kolej eğitimi verecek kalitesi de, birikimi de yoktur” dedi.
DAK ve DAİ’nin bütçe açıkları gerekçe gösterilerek devredilmek istendiğini söyleyen Özkaramanlı, DAÜ-SEN olarak bu kurumlara talip olduklarını ve daha iyi yöneteceklerini kaydetti.
Özkaramanlı, DAK ve DAİ’nin bütçe açığının 2 milyon TL olarak açıklandığına dikkat çekerek, bunu hiçbir sorun olmadan DAÜ-SEN’in karşılayabileceğini, ortada aşılamayacak mali problem bulunmadığını belirtti.
Özkaramanlı, Salı günü DAK’ta başlattıkları çadır eylemini sembolik olarak bir süre daha devam ettireceklerini ve eylemlerini Lefkoşa’ya taşıyacaklarını kaydetti.
GENEL SEKRETER DE TUTUKLANDI… TUTUKLU SAYISI 4’E ÇIKTI
Özkaramanlı, eylemin ardından darp edildiği gerekçesiyle şikayette bulunmak üzere Mağusa Polis Müdürlüğü’ne giden DAÜ-SEN Genel Sekreteri Ulaş Gökçe’nin şikayetinin dahi dinlenmeden tutuklandığını da açıkladı.
Eylem sırasında tutuklanan 2 kişiye ek olarak bir tutuklama daha yapıldığını ve Gökçe ile birlikte tutuklu sayısının 4’e yükseldiğini belirten Özkaramanlı, konuyu takip ettiklerini söyledi.
Bu arada, eylem sırasında darp edilerek veya fenalaşarak hastaneye kaldırılan 3 kişinin sağlık durumunun da iyi olduğu öğrenildi.
DAÜ-SEN
DAÜ-SEN’in yaşananlarla ilgili açıklaması şöyle:
Bugün DAÜ’de FAŞİZMİN en açık örneğini yaşadık. Bugün bizleri yönettiğini iddia edenlerden ve görevleri bizleri korumak olduğunu söyleyenlerden utandık!
Öğrencilerimiz, üyelerimiz, sendikacı dostlarımız, gençlerimiz, siyasilerimiz yani HALKIMIZ bugün coplanmış, tutuklanmış, tahrik edilmiş, hakarete uğramış ama asla yılmamıştır. Bayan, yaşlı, çoluk çocuk demeden üzerimize saldıran polis güçleri 4 arkadaşımızı tutuklamış 10’a yakın dostumuzu da yaralamıştır. Kendilerini ve onlara bu emri verenleri kınıyoruz!
Ortada hiçbir suç yokken sadece pankart açtığı gerekçesiyle 2 üyemizi tutuklayan zihniyetin bu toplumun yüzüne nasıl bakabileceğini siz değerli halkımızın takdirine bırakıyoruz.
100’e yakın hocamızın işine son veren Vakıf Yöneticiler Kurulu, utanmadan danışmanını eylem yerine casusluk yapmak için göndermiştir. Oraya gelip eylemcileri tahrik eden bu kişinin şikayeti üzerine de Genel Sekreterimiz nereden emir aldığı artık açıkca bilinen polis güçleri tarafından tutuklanmıştır. Esas tutuklanması gerekenler, bizleri tahrik edip üstüne de darp edenlerdir. Esas tutuklanması gerekenler öz varlıklarımızı peşkeş çekenlerdir. Öz varlıklarımıza sahip çıkma adına başlattığımız mücadelede insanlarımızla hala daha alay edercesine takındıkları tavırlar, oyalama taktikleri, bizlerin polisin zulmüne maruz kalmamız bizleri yönettiğini iddia edenlerin utanması gereken bir durumdur.
Bugün (Salı günü) ayrıca Bakanlar Kurulu’nun aldığı talimatlar doğrultusunda kurumlarımızı Yeşil sermayeye peşkeş çekme kararı aldığını az önce öğrendik. Öncelikle bu kararın Kıbrıs Türk toplumunun iradasine rağmen alınmış bir karar olduğu bilinmesi gerekir. Bilinmesi gereken başka bir husus ise topluma verecek hiçbir şeyi kalmayan hükümetin artık toplumun öz varlıklarını satmakla mesai harcadığıdır. Ancak bilinmelidir ki Kıbrıs Türk toplumu böylesi bir kararda imzası olanları tarih boyunca affetmeyecektir. Bizler bu kararı kabul etmiyoruz. Bu karar bizleri kamçılar ve mücadele azmimizi artırır. Bunu tüm halkımızla paylaşmak istiyoruz.
Bu akşamdan itibaren DAK’ın önünde kendi öz varlığımıza sahip çıkmak için çadır nöbetine başlıyoruz. Tüm halkımızın her zaman olduğu gibi bu direnişe destek olacağına olan inancımız tamdır.
Tarih olmak istemiyorsan, kendi tarihini sen yaz!
Mağusa İnsiyatifi
Mağusa İnsiyatifi, devlete ait üniversite ve diğer okulların, “satılarak ya da hibe edilerek adeta peşkeş çekilircesine yabancı sermayeye devredilmesine” karşı olduklarını belirterek, “DAÜ halkın özvarlığıdır, böyle pervasızca satılamaz” dedi.
Mağusa İnsiyatifi adına Okan Dağlı tarafından yapılan açıklamada, Mağusa’da olağan dışı günler yaşandığı, kamuya ait bir kurumun onu yönetmesi gerekenlerin talimatıyla ve hukuk dışı olarak yabancı sermayeye hibe edilmesine karşı şehirde tepkinin her geçen gün giderek arttığı ifade edildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Mağusa’da olağan dışı günler yaşıyoruz. Kamuya ait bir kurumun, onu yönetmesi gerekenlerin talimatıyla ve hukuk dışı olarak yabancı sermayeye hibe edilmesine karşı şehirde tepki her geçen gün giderek artıyor.
Son gerçekleşen demokratik eylemde, okullarına sahip çıkan öğretmen ve öğrencilere orantısız güç kullanılması bugüne kadar Mağusamızda yaşanmamıştır. Öğretmene el kaldırılmamıştır.
Halkımıza karşı kullanılan orantısız ya da orantılı her türlü şiddet eyleminin karşısındayız. Halkımızın, öğretmenlerimizin her türlü demokratik gösteri ve yürüyüş hakkına karşı ellerindeki coplarla polise şiddet uygulatmanın, bizim demokrasi kültürümüzde yeri olmamıştır.
Bunu uygulamaya ve uygulatmaya çalışan faşist anlayışlar, yarım asır öncesindeki karanlık günleri ve sömürge dönemlerini bize çağrıştırmıştır. Hiçbir güç bizi geçmişin karanlık günlerine götüremeyecektir.
Bizleri benzeştirmeye çalıştıkları kültürü de biz kabul etmiyoruz. Her türlü şiddetin dışlandığı ve Akdeniz’de bir adalı gibi yaşamanın yani azami hoşgörünün egemen olduğu bir kültürde, çocuklarımızı kendi özvarlıklarımızda ve kendi öğretmenlerimizle, kendi kültürel değerlerimizle okutup eğitmek istiyoruz.
Eğitimde tüm dünyada olduğu gibi, bizde de olması gereken Devlete ait üniversite ve diğer okullarımızın, bu şekilde satılarak ya da hibe edilerek, adeta peşkeş çekilircesine yabancı sermayeye devredilmesine karşıyız. DAÜ halkın özvarlığıdır. DAÜ halkındır ve böyle pervasızca satılamaz!
DAÜ ve DAK’taki eylem
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), DAÜ’nün üniversite öncesi eğitim kurumlarının işletmesinin devrini protesto amacıyla Salı günü Rektörlük Binası önünde ve DAK’ta eylem gerçekleştirdi. CTP, TDP, DP, YKP ve BKP’nin yanı sıra eylemlere Sendikal Platform, bazı sendikalar ve sivil toplum örgütleri de destek verdi. Kamu-Sen, KTAMS ve Güç-Sen de eyleme destek amacıyla Mağusa’da örgütlü oldukları işyerlerinde 09.00-12.00 saatleri arasında greve gitti.
REKTÖRLÜK ÖNÜ…
İlk eylem 09.30 sıralarında Rektörlük Binası önünde gerçekleştirildi. Buradaki eylemde “Özelleştirmeye Hayır”, “Bu Memleket Satılık Değil, Özelleştirmeye Hayır”, “DAÜ Halkındır Satılamaz, DAÜ Çalışanları Halktır Atılamaz”, “Direneceğiz”, “Doğa DAÜ’de İstenmiyorsun, Gelirsen Pişman Olursun”, “Biz Kurduk Biz Yaşatacağız Dediniz; Dağları, Denizleri Bile Yediniz” “İşte UBP’nin Formülü; Önce Batır, Sonra Sat, “Doğa’madan Batıracağız”, “Doğa’dan Gelip DAK’takini Govma”, “Yok Olmamak İçin Varolmalıyız, Bedel İçin Hazırız”, “Türkiyelileşmeye Hayır. Biz Sizin Türkiyelileştiremediklerinizdeniz. Kurumlar Kıbrıslılarındır”, “Dayatmayla Yapılan ve Yaptırılan Her şey İşgaldir. İşgale Son, İşbirlikçiliğe Son”, “Kıbrıslıların Dayanışması Elzemdir. Ya Birlik Ol, Ya Yok Ol” yazılı pankartlar açıldı.
Rektörlük önündeki eylemde “Özelleştirmeye, sermayeye, UBP’ye hayır”, “Doğa evine, kolej senin neyine, evine dön Doğa”, “Polis devleti istemiyoruz” şeklinde sloganlar atıldı.
GÖKÇE: ”SÜRPRİZİMİZ VAR”
Rektörlük önündeki eylemde ilk konuşmayı yapan DAÜ-SEN Genel Sekreteri Ulaş Gökçe, eylemin sonunda bir sürpriz hazırladıklarını belirtti.
Gökçe, polisin aldığı güvenlik önlemlerine değinerek, ülkede görev başında polis bırakılmadığını, Rektör’ün de kenti terk ettiğini söyledi.
Bugün aldıkları bilgiye göre UBP’nin grup toplantısı yapacağını, Bakanlar Kurulu’nun da olağanüstü toplanacağını söyleyen Gökçe, “Umarız, bir kez olsun halkın yararına karar alırlar” dedi.
Kıbrıs Türkü’nün elinden giden her kurumun Kıbrıs Türk halkından bir şeyler götürdüğünü söyleyen Gökçe, bu yüzden ülkeyi terk edenlerin olduğunu belirtti.
Gökçe, DAK ve DAİ ile ilgili tartışmalar sürerken üniversite yönetiminin bu okullarda çalışan öğretmenlerin işine son verdiğini söyledi.
Gökçe, “DAÜ yönetimi hükümete rest çekti, ‘sen düşüne dur, ben bu kurumları sattım bile’ diyor. Hükümetin bundan ders çıkarıp onurlu duruş sergilemesi lazım” şeklinde konuştu.
ÖZKARAMANLI: “KARARI BİZ VERİRİZ”
DAÜ-SEN Başkan Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlı da, 6 Haziran’da Doğa Koleji ile ön protokol imzalandığının ortaya çıkmasının ardından Başbakan ve Eğitim Bakanı’nın protokolden haberleri olmadıklarını açıkladıklarını söyleyerek, eleştirilerde bulundu.
Özkaramanlı, “İki hafta geçmesine rağmen, hala daha ‘inceliyoruz, karar veremedik’ diyorlar. Nedir sizin veremediğiniz karar? Bu okullar bizimdir, Kıbrıs Türk halkınındır. Bu kararı biz veririz. Siz bu karara uymak zorundasınız. Başka seçeneğiniz yoktur” ifadelerini kullandı.
Özkaramanlı, hükümetin karar alacağını ve kesin bir karar verilmediğini açıklamasına rağmen DAÜ yönetiminin “imzayı attık, geriye dönüş yok” dediğini söyleyerek; ülkeyi kimin yönettiğini sordu.
Doğa Koleji’ni istemediklerini vurgulayan Özkaramanlı, DAÜ okullarını hiç kimseye sattırmayacaklarını ifade etti.
ELCİL: ”ALATURKA, ALFRANGA HERŞEY SATILIK”
Sendikal Platform adına konuşan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, “ülkede alaturka, alafranga her şeyin satılık olduğunu, toplumun mallarının kapalı kapılar arkasında peşkeş çekildiğini” söyledi.
Elcil, KTHY, DAK ve DAİ’ye yapılanların belli amaçlardan kaynaklandığını, Kıbrıs Türkü’nün kaynaklarının Türkiye’deki yeşil sermayeye tesliminin amaçlandığını, UBP’nin de bu konuda işbirlikçi olduğunu belirtti.
Özgürlük ve varoluş kavgası verdiklerini söyleyen Elcil, mücadelelerinin DAÜ ve DAK’la bitmeyeceğini söyledi.
SÜRPRİZ AÇIKLANDI: “EL KOYUYORUZ”
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Ulaş Gökçe, eylemin başındaki sürprizi açıklayarak, DAK ve DAİ’ye halk olarak “el koyacaklarını” bildirdi.
EYLEM DAK’A TAŞINDI… OLAYLAR ÇIKTI
Bu açıklamanın ardından eylemciler “Bu Okula Halk Tarafından El Konulmuştur” yazılı pankartı taşıyarak, DAK’a yürüdü.
Eylemciler DAK’ta binanın içine girmek isteyince polisle arbede yaşandı, binanın giriş kapısının camları kırıldı. Polis eylemcilerin binaya girişini uzun mücadele sonucunda engelledi.
Bu sırada açıklama yapan eski DAÜ-SEN Başkanı Hasan Altıok, DAK’ın halkın malı olduğunu ve el koymaya geldiklerini söyledi.
Altıok, Doğa Koleji’ni ve DAÜ yönetimini DAK’a sokmayacaklarını, yetkililerin gelip sorunu çözene kadar DAK’ı kontrol altında tutmaya devam edeceklerini, DAK’tan ayrılmayacaklarını kaydetti.
Bu sırada 2 eylemci binanın üstüne çıkmayı başararak “Bu Okula Halk Tarafından El Konulmuştur” yazılı pankartı astı. Polis kısa süre sonra müdahalede bulunarak pankartı indirdi ve asanları da gözaltına aldı. Gözaltı sırasında direnmeyen eylemcilere polis şiddet uyguladığı görüldü…
İki eylemcinin gözaltına alınması tansiyonu artırdı. Zaman zaman polisle eylemciler arasında gerginlik ve arbede yaşandı. Çıkan arbedede 15 yaşındaki bir kız öğrenci başına aldığı darbe nedeniyle bayıldı. Bu kişiyle birlikte yine başına darbe alan eski DAÜ-SEN Başkanı Hasan Altıok ve fenalaşarak bayılan bir başka kadın ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Eylemciler iki kişinin gözaltına alınmasına uzun süre tepki gösterdiler, gözaltına alınan iki eylemcinin binadan çıkarılarak Polis Müdürlüğü’ne götürülmesini engellemeye çalıştılar. Tutukluları götürmek için gelen polis araçlarının önünü kestiler. Bir grup eylemci de polislere takviye cop ve kalkan getirdiği gerekçesiyle bir otobüsün önünü keserek oturma eylemi gerçekleştirdi.
SENDİKA VE PARTİ TEMSİLCİLERİ ARASINDA DEĞERLENDİRME
DAK’ta gergin bekleyiş devam ederken, eyleme katılan siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütleri temsilcileri kendi aralarında kısa bir değerlendirme yaptı.
Değerlendirme sonucunda bir açıklama yapan DAÜ-SEN Genel Sekreteri Ulaş Gökçe bir takım kararlar aldıklarını belirterek, “Kararımız kesin; bu okullar bizimdir, burayı terk etmeyeceğiz” dedi.
Siyasi partilerin, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin görevinin kamusal zenginlikleri korumak olduğunu söyleyen Gökçe, Bakanlar Kurulu bekledikleri kararı verinceye kadar okuldan ayrılmayacaklarını ve DAK’ta nöbet tutmaya başlayacaklarını açıkladı.
Tutuklu eylemcilerin serbest bırakılmayacağının açıklandığını söyleyen Gökçe, bunu kabul etmenin mümkün olmadığını, pankart açmanın karşılığının tutuklama olmadığını kaydetti.
ÖZKARAMANLI: ”EYLEM BAŞARIYA ULAŞTI”
Saat 14.15 sıralarında son açıklamayı DAÜ-SEN Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlı yaptı. Özkaramanlı, eylemin başarıya ulaştığını belirterek, kararlı duruşlarını bugün tüm ülkenin gördüğünü söyledi.
Eylemi sona erdirdiklerini söyleyen Özkaramanlı, çadır kurarak DAK’ta nöbet eylemine başlayacaklarını, Bakanlar Kurulu karar verinceye kadar nöbette olacaklarını, DAK’tan ayrılmayacaklarını ekledi.
“Saldırıların baş sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Elçiliğidir”
Sendikal Platform, DAÜ’de yaşanan olayların sorumlusunun Türkiye Büyükelçiliği olduğunu vurguladı. DAÜ’de yaşanan olaylarla ilgili olarak Sendikal Platform adına Salı akşamüzeri bir açıklama yapan KTOEÖS Genel Başkanı Tahir Gökçebel, “Ülkemiz TC kökenli çok uluslu şirketlere peşkeş çekilirken, diğer taraftan polis teşkilatı TC kökenli bir komutana teslim edip, bu ülkenin satılmasına karşı çıkan kendi halkına şiddet uygulatmaktadır” dedi.
Kamusal alanlardan devlet elini çekecekse bu alanların yönetimini derhal halka bırakılmasını, bu anlamda Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan saldırıların derhal durdurulmasını ve halka karşı kullanılan şiddetten dolayı özür dilenmesini isteyen Gökçebel, “Kıbrıs halkının zenginliklerinin tasarruf hakkı; ne halkını temsil etmeyen işbirlikçi UBP hükümetinin ne de TC hükümetlerinindir. Kıbrıs Türk halkına dayatmalardan derhal vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
Gökçebel, olayları protesto amacıyla Büyükelçiliğe “siyah lastik” koyacaklarını da ekledi.