Bu yıl, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler gününde Lise Anarşist Faaliyet (LAF) üyesi üç isim vicdani reddini açıkladı. Bilinen en genç vicdani retçi olan 10. sınıf öğrencisi İlyada Erkuş (16), 11. sınıf öğrencisi Deniz Benol (17) ve 12. sınıf öğrencisi Furkan Çelik (18), yaşıtları parmaklarını delip kanla bayrak yaparken, diğer yaşıtları çocukların mermilerle, bombalarla, mayınlarla ölmelerine sessiz kalmayarak genç yaşlarında silah kullanmayacaklarını ve askere gitmeyeceklerini cümle aleme duyurdular.
“Devlet için kardeşlerime kurşun sıkmam”
Vicdani ret süreçlerini, bu kararı alma nedenlerini ve çevrelerinden gördükleri tepkileri bianet’e anlatan İlyada Erkuş ve Furkan Çelik, militarizm ve kapitalizm arasında bağ kurarak hiçbir devlerin askeri olmayı kabul etmeyeceklerini söylüyorlar
* Vicdani ret kararını nasıl ve ne zaman verdiniz?
Furkan Çelik: Boğaziçi Üniversitesi’nde, Barış İçin Vicdani Ret Platformu’nun düzenlediği bir panelde “vicdani ret” kavramını öğrendim. Zaten bundan öncede askerlik yapmak istemiyordum. Fakat bunun için böyle bir zeminin olduğunu bilmiyordum. 2009 Aralık ayında düzenlenen panelden sonra askere gitmeme durumunun toplumsallaşması için vicdani ret açıklamaya karar verdim.
İlyada Erkuş: Vicdani retle ilk tanışmam Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Vicdani Ret Paneli’ni duyduğumda böyle bir kavramın olduğunu gördüm. Bundan sonra da hareketin takipçisi oldum. 15 Mayıs Vicdani Ret Paneli’nde de bu konuyu kafamda sorgulamış olarak açıkladım.
* Bu kararı vermenizdeki başlıca nedenler neler?
FÇ: Ben bir anarşistim ve anti-militaristim, hiçbir ordunun piyonu olmak istemiyorum. Patronlar için ölmek, öldürmek, devletin resmi ideolojisi için kardeşlerime kurşun sıkmak istememem bunun başlıca nedenlerinden.
İA: Ben “öldürmeyeceğimin” ve ideolojik olarak bir anarşist olduğum için ezen bir devletin tarafında silah tutmayacağımın kararındaydım. Ben açıklamamda benim yaşıtım Ceylan Önkollar ölmesin demiştim. Bir anarşist olduğum için aynı zamanda da bir antimilitaristtim. Ben zaten asker olmayacağımı biliyordum, emir komuta zincirinde yer almayacağımı söylüyordum ve bunu 15 Mayıs’ta dillendirmiş oldum.
“Kimse gitmek istemiyor ama korkuyorlar”
* “Asker” – “Askerlik” kavramları sizin için genel olarak ne çağrıştırıyor?
FÇ: “Asker” ve “askerlik”, insanların kendi düşüncelerini, vicdanlarını bir tarafa bırakarak koşulsuz olarak itaat ettiği ve öldürme sanatını öğrendiği bir durumu çağrıştırıyor.
İA: “Asker” ve “askerlik”, bana her zaman sonuna kadar itaati anımsatır. Çünkü ben milli güvenlik dersinde komutan “öl” derse ölüneceğini, “kalk” derse kalkılacağını öğrendim. Bu yüzden onlar, öldürmek için veya ölmek için giden “robotlaşmış” insanları çağrıştırıyor.
* Bu kadar genç yaşta vicdani ret açıklamanız karşısında ailenizin ve arkadaşlarınızın tepkisi nasıl oldu? Okulda bu konu hakkında size ne gibi tepkiler verildi?
FÇ: Ailem, ilk başta anlamlandıramadı. Sonrasında birçok bedelle karşılaşacağımı söylediğimde, vazgeçmemi söylediler. Askere gitmeme konusunda beni destekliyorlardı fakat bunun için hapse girmemi istemiyorlardı. Okulda arkadaşlarım genelde olumlu yaklaştılar, fakat çoğu bunun için hapislerde yatmayı göze almadılar.
İA: Ailem ilk başta ciddiyetimi anlayamadı. Sonra vicdani reddimi açıkladım ve bundan sonra büyük bir baskı yaşamadım. Arkadaşlarım “Nasıl oluyor?” diyorlar. Açıklayınca ise “Hapse gireceğine gitsene boş ver” diyorlar. Ama baskı olarak hiç bir sıkıntı yaşamadım. Okulda öğrenciler konuya fazla hakim olmadığından bir sıkıntı yaşanmadı. Arkadaşlarımla konu üzerine konuştum. Aslına bakılırsa kimse gitmek istemiyor ama korkuyor.
“Bedel ödemekten korkmuyorum”
* Sizin için ülkenin durumu nasıl görünüyor? Durumun düzelmesi/iyiye gitmesi için ne yapılması gerekiyor?
FÇ: Ben bunu sadece Türkiye üzerinden değerlendirmiyorum. Bugün dünyada devletlerden çok şirketlerin sözü geçmekte, patronlar savaşlar çıkarmakta, fabrikalarda işçileri sömürmekte ve dünyadaki adaletsizliğin, zulmün, sefaletin nedenleri olmaktadır. Türkiye’de bu sistemin bir parçasıdır. Kapitalizm tüm dünyada olduğu gibi bizim yaşamlarımızı da köleleştirmektedir.
* Bu ülkede vicdani reddini açıklayanların yaşadıkları ortada. Bu kadar genç yaşta bunları göğüsleyebileceğinizi düşünüyor musunuz?
FÇ: Coğrafyamızda yaşadığımız savaş yüzünden yaşıtlarım havan toplarıyla parçalanmakta, kafalarına gaz bombaları atılmakta, vücutlarına kurşunlar sıkılmaktadır. Benim yaşımda olan kardeşlerim büyük bir zulüm içinde yaşamaktadır. Bu durumda bende zulme, adaletsizliğe, savaşa, karşı bedeller ödeyebilirim bunlardan en ufak korkum bile yok.
İE: Açıklamadan önce zaten böyle sıkıntıların farkındaydım. Neler olabileceğini zaten fark ettim. Hapse alınabilirdim, işkence görebilirdim ama ben vicdani reddimi, toplumda yer alıp toplumsallaşması için açıkladım. Bu konuyu genç yaşta fark ettiğim için genç yaşta açıkladım. Bu yüzden açıklamamla birlikte zaten bunları göğüslemiş oldum. (Ekin KARACA – BİA Haber Merkezi)