arşivUlus IrkadTARİH KIBRIS SORUNUNDA ÖNEMLİ... - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

TARİH KIBRIS SORUNUNDA ÖNEMLİ… – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Makarios Druşotis’in Güney’de yayımlanıp Kuzey’de Türkçeye çevrilen kitaplarını okursak son elli senede ne kadar hatalar yapıldığını da fark ediyoruz. Bence en önemli husus bu hataların bir Kıbrıslırum aydın tarafından bulunup kitaplarında işlenmesi ve Kıbrısrum toplumuna sunulmasıdır ki bir demokrat aydının Kıbrıs Sorununa yapacağı en büyük katkı da budur. Bu kitaplardan kronolojik olarak belirtmek gerekirse en önemlisi özellikle EOKA Dönemini ele alan”Karanlık Yön EOKA” adlı kitabıdır.Bu kitapta Yazar, sf. 90’da 1970 yılında öldürülen Kıbrıs Cumhuriyeti eski İçişleri Bakanı ve eski EOKA’cı Yorgacis’in İngilizlerinin gönüllü muhbiri olduğunu belgelerle bizlere isbat etmektedir. Mesela aşağıdaki yazı da biz Kıbrıslıtürklere pek de yabancı değildir ve EOKA’nın benzerlerinden pek de farkı olmadığını anlamaktayız (sf 94):

“EOKA, her şeyin etrafında döndüğü kişi merkezli bir örgüttü. Örgütlü kurmay heyeti yanında bilgileri değerlendirip kimin vatansever, kimin hain olduğu yönünde güvenilir sonuçlar elde edecek etkin bir istihbarat servisi yoktu…” denmektedir.

“Londra Konferansı’nda Zürih anlaşmalarının imzalanmasından hemen sonra yeni Kıbrıs devletinin kurulmasının zor işi başladı. Uzlaşılanların, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanının uygulamada mümkün olabilmesi için hayata geçirilmesi  çok zor bir çabaydı. Çünkü, Enosis için verilen ancak, yapısı açısından kompleks, Elen çoğunlukla Türk azınlık arasında yetkilerin paylaşımı açısından ise kendine has bağımsız bir devlet kurulmasına yol açan bir mücadelenin bittiği ilkesi vardı”(sf.297).

Druşotis’in yazdıklarından EOKA içerisinde ve Kıbrısrum bürokratları arasındaki çıkar çatışmalarının da 1960 yılında Cumhuriyet’in kurulmasından sonra devam ettiğini, 1963 yılı çatışmaları sonrasında da çelişkilerin kendi taraflarında artarak devam ettiğini görmekteyiz. Bu arada kurulan her gizli örgütün  enosis idealini öngörmesi de bir başka önemli noktaydı.

Druşotis; “Kıbrıs 1963-1964-İlk Bölünme” adlı kitabında bizlere yapılan hataları yansıtmaya devam etmekte(sf.42): “…Yorgacis’in misyonu doğrultusunda sol kesimin yeni devlette etkisini azaltma amacıyla örgütlü antikomünist propaganda mekanizması ürünüydü. AKEL, Makarios’la ittifak kurarak savaşçıların eleştirilerinin etkilerini azalttı ve kendine hükümeti destekleme rolü biçtiğini ortaya koydu. Ancak bu, AKEL’in kendi ideolojik özerk siyasi çizgisini terk ederek, Kilise’nin milliyetçi propagandasının bir parçası olduğu anlamına geliyordu”.

“BM raporlarına göre, yerleşim bölgelerinin içindeki durum korkunçtu. Kıbrıslı Türklerin gerek kendi liderliğinin kararları, gerek Kıbrıs Rum liderliğinin dayatmaları sonucu içine girdikleri izolasyon, insanlar için muazzam sosyal sorunlar yaratmıştı. Kaymaklı bölgesini terk eden 800 kişi yıllarca Lefkoşa’nın kuzeyindeki Kermia bölgesinde çadırlarda yaşamıştı. Özellikle devlet memuru 4000 kişinin işini kaybetmesiyle işsizlikte astronomik artış görülmüştü.BM Kıbrıslı Türk çalışanların istihdamını düzenlemeye çalışmış, ancak ne hükümet ne de onların liderliği işbirliğine yanaşmıştı. Nüfus yardımlara dayanarak yaşıyordu. 120.000 kişiden, 56.000’i Kızılhaç’tan bir şekilde yardım alıyordu” (Aynı kitap, sf. 122-123).

“Bir Türk istilası durumunda Kıbrıslı Türk sivillerin canlı kalkan olarak kullanılması, anayasa değişikliği önerilerini hazırladıkları 1963’ten beri Kıbrıslı Rumların planlarında yer alıyordu. Ne zaman istila tehdidi baş gösterse, Kıbrıslı Türkleri infaz etme tehdidi hemen gündeme geliyordu. 6 ağustos’ta, Türk gemilerinin karaya asker çıkarmak için Koççina bölgesine yaklaştığı bilgisi ulaştığında, Çalışma Bakanı Tassos Papadopulos, ABD Büyükelçisi’ne Türklerin istila başlatması halinde Kıbrıslı Rumların “yerel durumu denetim altına alma” planları olduğundan söz etmişti. “Eğer Türk filosu bizim on iki millik karasularımıza girerse, bunu istila başlangıcı sayarız. Kendimizi savunabilmemiz amacıyla Kıbrıslı Türkleri temizlememiz için 75 dakika kazandıracağını hesapladık. Bunu yapacak planlara ve araçlara sahibiz” (Aynı kitap, sf 259-260).

Kıbrıs sorununda dürüst bir taraf yok. Ama şunu da eklemeli. Kıbrıslıtürklerin ezen tarafa karşı 1963-74 döneminde suçları varsa, bu teraziye konulduğunda esas etkin taraf olarak ağırlık Kıbrıslırum egemenler ve ezenler tarafındadır. Ezilenlerin kendilerini yanlışlar yapsalar bile müdafaa etmeleri meşrudur. 1974 yılına gelinceye kadar Druşotis’in aksettirdiği kadarıyla Kıbrıs Rum egemenleri de epeyce yanlışlar yapmışlardır. Hele hele Hristakis Vanezos’un Derviş Ali Kavazoğlu adlı kitabını okursak bunu daha da iyi anlamaktayız. AKEL’in kendisine sığınan Kavazoğlu’nun adeta üzewrinde ağırlıkmış gibi hakkında dedikodu yapması ve bunu hareketleriyle belli etmesi Kavazoğlu üzerinde oldukça büyük bir baskıydı. Ben kitaptan onun bilerek intihara gittiği konusunda bir intiba edindim. Yanlışsam beni birileri aydınlatsın. Şu andaki yaşantımızdaki duruma da o hatalardan süzülerek geldik. Elbet Türk egemenlerini de eleştireceğiz. Ama 1974 yılında Kıbrıstürk toplumunun enklavlar içerisinde müdafaa için TMT ile ittifak yapması da kaçınılmazdı diye düşünüyorum. Çünkü karşıda kendini mahvedecek acımasız bir şövenizm vardı.Bunun yanında kendine “Komünist” diyen bir partinin Druşotis’in de aktardığı gibi birçok gizli ittifakı ve şövenistlerle işbirliği de sözkonusuydu. Akel komünismi üzerinde tartrışma başlatmak da bana göre oldukça önemli. “Amaca varmak için her türlü araç meşrudur” diye kabul mu edelim? Elbette hayır…. Kıbrıslıtürkler etkisi pek de geçmeyecek ve travma yaratacak böyle bir ortama elbette şimdilere kadar güvenemeyecekjerdi. Şu anda bile bu yanlış imajların travmalarında değil mi zaten toplum? Şu anda bile kendi haklarına bile Kuzey’de bunca saldırı varsa ve sessizse elbette geçmişte yaşanılanların da bugünkü yanlışlarda önemli bir payı vardır. 1974 sonrası yaşananlar da daha önce yaşanılan ve yapılan hatalarla ilintilidir. Bunları konuşmak ayıp değil ve özgürce her iki tarafta da tartışılmalıdır. Evet, emperyalizmin de oyunları vardı da, dinamiklerde milliyetçiliklerin etkili olmalarını gölgelemek ve tüm günahı emperyalizme yüklemenin de bir faydası yok.

Bunları konuşup tartışmak çözüm için de faydalı olacak. Çünkü geleceği belirlemek için bunlar oldukça önemli…

Not: Bu kitapları çeviren Galeri Kültür’ün de bu kitapların kütüphanelerimize girmesinde önemli bir katkısı olmuştur. Bunu da burada belirtmek bir borçtur diye düşünüyorum…

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin