YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlı nüfus konusunda son gelişmeleri değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Nüfus ile ilgili tartışmalar bir kez daha gündem oldu.
Türkiye, 1974 yılından beri adaya nüfus taşımaktadır. YKP, bu konuyu kurulduğu 1989 yılından beri çeşitli platformlarda dile getirdi, getirmeye devam etmektedir.
Avrupa Parlamentosu son Mart 2011’de onaylanan Türkiye ilerleme raporunda Türkiye ve Kıbrıslı Türk yetkililere de çağrı yaparak yeni yurttaşlık vermekten kaçınarak Cenevre Konvansiyonu ve uluslararası hukukun ilkelerine uygun davranma ve nüfus yapısını daha fazla değiştirme demişti.
[43. Calls on Turkey and the Turkish-Cypriot authorities to refrain from any new settlements of Turkish citizens on the island, as this would continue to change its demographic balance and reduce the allegiance of its citizens to a future common state based on its common past; calls on Turkey to address the issue of the settlement of Turkish citizens on the island, in accordance with the Geneva Convention and the principles of the International Law]
http://www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do?pubRef=-//EP//TEXT+TA+P7-TA-2011-0090+0+DOC+XML+V0//EN
Avrupa Parlamentosunun bu açıklama ve raporuna rağmen yeni bir düzenleme ortaya çıkmıştır, yani Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki idari yapı Avrupa Parlamentosuna meydan okumaktadır…
Bunun yanında adaya artık nüfus taşınıp taşınmadığı bir başlık değildir. Erdoğan adaya gelmeden önce 18 Temmuz’da Kıbrıslı gazetecilere verdiği röportajda nüfus taşıdıklarını açık şekilde itiraf etmiştir.
YKP olarak altını çizeriz ki, son yapılan Fasıl 105’e 20. maddeye dayandığına inandığımız tüzük çalışması nüfus taşımayı yeni bir konu yapmaz ama Kıbrıslı Türklerin yok oluşunu hızlandıracak yeni bir girişimdir. Tüzük büyük ihtimal fasıl 105’e dayanıyor diyoruz çünkü yetkili makamlar bunu bile açıklama gereği duymamıştır.
Bunun yanında bir de Kanun Hükmünde Kararname ile kaçaklara af öngörülmektedir.
Görüşmelerde nüfus konusunun al ver sürecinde masada olacağını bile bile böylesi düzenlemelere gidilmesi, görüşme masasını havaya uçurmaktan başka bir anlam taşımayacaktır.
Tüm bunlar yanında, adanın geleceğini bu kadar yakından ilgilendiren bir sorunu toplumun tartışmasından kaçırarak Kanun Hükmünde Kararname veya tüzük gibi değiştirilmesi daha kolay ikinci derecede yasasal düzenlemelerle “çözmeye” çalışılmasını anlamak mümkün değildir.
Ayrıca bu yeni düzenleme daha önceki girişimler gibi kaçak işçi sorununu çözmeyecektir çünkü bu işçilerin çalışma koşullarında hiçbir değişiklik olmayacaktır.
YKP, bu konularla ilgili daha önce önermişti. Çalışma yaşamı şeffaflaştırılmazsa bu konu çözülemez. Bu nedenle yabancı işçi çalıştıracak yerlerde mutlaka ya sendikalı çalışma yoksa ücret komisyonları olması gerekir, tüm çalışanlar da bordolu çalıştırılmalıdır. Özel sektördeki çalışma yaşamında örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme hakkı tanınmazsa kaçak işçi sorununun önüne asla geçilemeyecektir.
Kanun Hükmünde Kararname ve/veya tüzük ile ilgili tartışmaların da tuhaf bir şekilde devam ettiği de bir gerçektir. Sanki dizi film veya bir televizyon programı sunar gibi sürekli olarak ‘detaylar az sonra’ denmesi herhangi bir politik anlayış veya yönetim etiği ile de bağdaşmaz. Ülkenin geleceğini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda ‘detaylar az sonra’ demek bir ülkenin hangi zihniyetle yönetildiğini anlamamız için yeterlidir. Şeffaflığın olmadığı yerde kimse demokrasiden bahsedemez.
Bir kez daha tıpkı Avrupa Parlamentosu raporunda da vurgulandığı gibi Türkiye’yi ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetimi adanın demografik yapısını değiştirmeye yönelik faaliyetleri durdurmaya çağırıyoruz.
Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere Avrupa kurumlarını kendi raporlarına sahip çıkmaya ve ses vermeye çağırıyoruz, YKP bu konuda üstüne düşüne yapacak ve konunun Brüksel’de bir daha tartıştırılması için girişimlerini yoğunlaştıracaktır. YKP, Kıbrıs Cumhuriyeti kurumlarını da konuya daha fazla taraf olmaya, Cenevre Konvansiyonunun gereklerini yerine getirmeye çağırır.
Adada nüfus bu kadar hassasken daha önce iki liderin de uzlaştıklarını açıkladıkları uluslararası gözlemciler nezdinde nüfus sayımı yapılmasının pratik adımları atılmalıdır, özellikle BM Genel Sekreterliği üzerine düşeni bu konuda acil olarak yapmalıdır…