Çağdaşlıktan uzak, rejimin adı ne olursa olsun, saltanatlarını sürdürmeyi gereklilik olarak gören devletlerin uyguladığı en geçerli yöntem:
Politikada gerginlik yaratma. Gerginliği politikalarının ilk sırasına koyma,
Bütün bu gerginliği de niçin yapıyorlar diye merak ediyorsanız, her zaman için kendi iç sorunlarını bastırmak için,
Ekonomik sıkıntılarını, politikalarındaki diğer başarısızlıklarını örtmek için,
Bu gerginlik yaratma politikaları nedeni ile, halklar devamlı kendilerini bir tehdit, bir baskı, bir savaş korkusu altında hissedip iç politikadaki sorunları ile ilgilenmeyecekler,
Bu taktik yıllardır sürdürülüyor,
Son zamanlarda bölgemizde, politikada gerginlik yaratarak iç politikadaki sorunları örtmekte epey mesafe almış, hatta hepsinin önüne geçmiş bir Recep Tayyip Erdoğan’ı izliyoruz,
Tabii Erdoğan, İsrail ile bu konuda yarış halindedir,
Arada bir Hristofyas da bu kervana katılmaya çabalamaktadır ama bunda pek başarılı olduğu söylenemez,
Bu politikayı seçenler, yani toplumlarını devamlı savaş psikolojisi altında tutup saltanat sürdürenler zaman zaman büyük laflar ederler,
Ondan sonra da bu büyük lafların altında kalır, ezilirler ama bu onlaerı hiç incitmez,
Bu büyük laflar etme konusunda da Recep Tayyip Erdoğan ustalaşmış!
Zaten kendisi, son seçimlerden sonra kurdukları hükümetin “ustalık hükümeti” olduğunu söyledi ya!
Ustalık hükümetinin ustası da kendisi,
Ama nasıl bir usta ki, her tarafa tehdit sallamakta ama sonunda da hiç bir şey olmamakta,
Her konuşmasında illa birilerine saldırmakta, birilerini tehdit etmekte,
Devamlı en başta kendi halkını savaş korkusu altında yaşatmakta,
Bunu bilerek yapmakta,
Türkiye halkının yüzde 80’i açlık sınırında,
Türkiye ekonomisi büyümüş!
Yandaş sermaye ve yabancı ortaklarının kurdukları şirketler boy vermiş, hepsi o kadar,
Bütün bu gerçekler ortada dururken ABD’nin kendilerine verdiği bir rol icabı Arap ülkelerine tavsiyelerde bulunuyor,
İsrail’e “ya özür dile yoksa seni perişan ederim” diye tehdit ediyor,
Rum hükümetine, “ petrol araştırması yaparsan seni vururum” diye rest çekiyor,
Erdoğan’ın bütün bu saldırgan söylemlerine inananlar var,
Hatta “bravo” adama diyenler var,
Ancak şurası gerçek ki kendi halkının büyük kesimini de uyutmayı başarmaktadır,
Diğer taraftan, bütün bu tehditlere inanmayanlar da var,
Yapılanların bu ve benzeri rejimlerin, bunları taktik icabı yaptıklarını, dikkatleri başka yöne çekip sömürülerini sürdürmeyi amaçladıklarını bilirler,
Yani şimdi bölgemizdeki bütün sorunların çözümünde etkin olanın ABD olduğunu bilmeyen mi var,
Bölgemizdeki bütün sorunların varlığında da ABD’nin de rolü olduğunu bilmeyen mi var,
Durum bu ise, yani siz Sam Amca’nın etkinliğini kendi ülkenizde kıramamış, ona teslim olmuşsanız ona göre konuşacaksınız,
Hem herşeyinizle ABD’ye teslim olacaksınız, hem de ABD’nin etkin olduğu bir bölgede horozlanacaksınız,
Horozlanırsınız horozlanmaya, ama sonunda işte böyle ortada kalırsınız,
Artık “one munite” yok! O meşhur şarkının söylediği gibi “ New york, New York” var.
Son gerginlikler üzerine bir bakalım:
İsrail Gazze’ye dayanışma için yola çıkan Türkiye gemisini vurdu. İnsanları öldürdü,
Bir Amerikan şirketi Kıbrıs açıklarında petrol araması yapmaya başladı,
İsrail kim? ABD’nin ortadoğudaki saldırgan kolu,
Petrol araması yapan şirket kim? ABD- İsrail ortaklığı,
Erdoğan yapacağı her işi kime danışarak yapar? ABD’ye,
Türk ordusunun, NATO vs gibi bağlantıları nedeniyle, ABD onay vermedikçe, yalnız başına hareket etmesi mümkün mü? Hayır,
Yani bölgedeki her hareket ABD’nin kontrolunda,
Bu durumda yaratılan bu savaş çığırtkanlığı, tehditler niye?
Hepsi gerginlik yaratarak iç sorunlar üzerine perde çekmek.
Nitekim bütün bu horozlanmaların şov olduğu ortaya çıktı,
BM genel kurulu nedeni ile New York’a giden bölge başkan ve temsilcileri, her ne hal ise, Obama’yı da ziyaret etme gereği duydular,
Birer birer fotoğraf çektirdiler,
Ve muhtemelen kendilerine biçilen rolleri gayet iyi oynadıkları için teşekkür edildi, aynı zamanda da bazı sorunlarda da çok ileri gidilmemesi öğütlendi,
Bir hafta on gün evvel aslan kesilenler, “vururum, kırarım” diyenler, şimdi, “ onlar vazgeçmezse ben de Akdeniz’de araştırma yaparım” diyerek yelkenleri indirdiler,
Sonuç olarak artık bölgedeki her sorunun herşeyi ile yolunun New York’tan geçtiğinin bilinmesinde yarar var,
Bu bakımdan halkların, bu gerginlik politikalarına itibar etmeyip, iç sorunlardaki çöküntünün ortadan kaldırılması için rejimlerine karşı mücadelede hedef şaşırtmalarına izin vermemeleri esas olmalıdır.