Fikret Bila 18 Eylül’de Milliyet’te ki köşe yazısında olguları çarpıtmadaki maharetinden seçkin örneklerinden birini daha sergileyerek, çarpıtmayı kendisine mütemmim cüz haline getirmiş bulunmaktadır.
“BDP ve selefi partilerin aldığı oy yüzde 6 civarındadır”
“…Ankara’yı masaya oturtan 30 yıldır süren terördür” ilave olarak da “yüzde94”karşıtlığını koymaktadır.
Soruna özünden bakmakta fayda var. Devletin demokrasi diye bir sorunu var. Ve devlet kurulduğundan bu yana bu sorununa karşı hep uzak durmuş ve bundan çıkan problemleri de şiddet uygulayarak hal yoluna koymaya çalışmıştır. Netice olarak şiddet, sorunun ortadan kalkmasına sağlayamamış, sorun her biçimiyle ve yöntemiyle kendisini dayatıcı durumda tutmuştur.
Sorunu demokrasi üzerinden, devletin demokratik egemenliği üzerinden ele almadığımız müddetçe Kürt sorunu varlığını devam ettirecektir.
Bila, yüzde 6 ve yüzde 94 oranlamalarını yaparak etnik kimlik sorununu oranlar üzerinden yürütmeye çalışmaktadır. Yöntemini bu şekilde kurarken bile hileli davranmaktan kendisini sakınmamaktadır.
Bila’nın ortaya çıkarmış olduğu rakamları okuduğumuz zaman:
Yüzde 6’nın Türkiye coğrafyasında dağılımına baktığında bu oranın Kürt nüfus coğrafyasında yüzde 60-70’lere tekabül ettiğini rahatlıkla görebilecektir. Dolayısıyla yüzde 6’nın yoğunluk karakterini akıldan çıkarmaması gerekir. Bu rakamın siyasetteki ifadesi de bu sorunun çözülmesi talebidir.
Devletin yapısal bozukluğu ise, onu sorunları çözme noktasının uzağında tutmaktadır. Onun bu hali vatandaşlarıyla olan ilişkisinde yasaklamalar ve şiddete başvurmalar şeklini almaktadır. Devletler, hiçbir yerde yasaklarıyla ve şiddetiyle sorunları çözebilme şansına sahip olamamışlardır. Sorunların çözümlenmesini ancak öteleyebilmişlerdir. Ötelenen sorunlar bir müddet sonra tekrar gündemdeki yerlerini almışlardır.
Devlet, yurttaşlarıyla olan ilişkisini demokratik egemenlik üzerinden kurarsa ve kendi yapılanmasını bunun üzerinden oluşturursa, sorunların çözümünün asgari zeminini de kurmuş olacaktır. Onun bu egemenlik biçimi toplumda olabilecek daha çatışmacı karakterinde ortadan kalkmasına imkan sunacaktır.
Sorun burada 6 ile 94 rakamını karşı karşıya getirmek olmamalıdır. 6 rakamını analiz edip çözümlenmesinin gereklerine sahip olmamızı sağlamamızdır. 94 rakamını da şüphesiz ki analiz etmeyi kendimizden ötede tutmayarak, olguyla barışık bir ilişki biçimini kurmasını sağlayabilmeliyiz.
Unutmamakta fayda var. 6-94 gibi bölüntüler üzerinden hayatı okumaya ve kurmaya kalktığımızda sorunları sadece çoğaltmış oluruz. Asıl olan bölüntülere toplam olarak bakmak ve toplamdaki sorunlara çözümcü olarak bakabilmektir.
Devletin ezberimize soktuğu gericilik(!), bölücülük(!) ve komünizm(!) umacası bu güne varışımızın satır başladır. Devlet, otoritesini bu umacalar üzerinden her türlü örgütlenmesini ve çalışmasını yaparak bugünleri yaratmıştır.
80 yıllık devletin şiddetçi yöntemi kan ve gözyaşından başka bir şey getirmedi.