TC’nin en eğitimli Dışişleri Bakanı olduğu söyleniyordu.
Siyasetin kurmay başkanı ile birlikte,
Komşularla ve diğer devletlerle “Sıfır Sorun” politikasını,
Cihanı aleme ilan etmişlerdi.
Atatürk’un ünlü söylemi nihayet hayat bulacaktı.
Ne demişti Mustafa Kemal?
“Yurtta sulh, Cihanda sulh”
Sorunları militer anlayışla değil,
Diplomasiyle çözeceklermiş!
İşler ilkten fena gitmiyordu.
Her tarafta barış rüzgarları esiyordu.
Kıbrıs’ta Annan Planı’na sözde “Evet”,
Ermenistan’la sözde açılımlar!
AB ile balayı,
İtalya’nın çapkın Başbakanı ile özel ilişkiler,
Amerika ile Çuval operasyonundan sonra
Dans ve Vals!
Suriye’nin despot başkanı Esad’la,
Boğazda yemeler, içki yok ama: haşaaa…
Ezeli düşman Yunanistan’la birlikte,
Karşılıklı ziyaretler, sirtakiler…
Ama Davos’ta kurmay başkanının “one minut” çıkışıyla birlikte,
Büyü bozulmuş,
Çatışmanın ilk kıvılcımları da ortaya çıkmaya başlamıştı.
Ardından Ermenistan politikası çökmüş,
Yunanistan’a tafra atmalar,
AB’ye efelenmeler,
Nato’ya kafa tutmalar,
Küçük bir ada ülkesi olan Kıbrıs’a sopa göstermeler
Derken; çiçeği burnunda sözde iyi eğitimli dışişleri bakanının,
Sarıkamış faciasının anma yıldönümünde,
Dünya’ya babalanıp gerekirse 900.000 daha şehit verebilecekleri müjdesi!
“Sıfır Sorun” politikası’nın iflas ettiğini,
Onun yerini Sıfır tolerans,
Sıfır diyalog politikasının aldığını isbat.
Artık kimse kimseyi duymuyordu,
Körler ve sağırlar politikası sahne almıştı,
Merkel’den tutun da Avrupa da kavga etmedikleri lider kalmamıştı!
İçtikleri su ayrı gitmeyen,
Çapkın Bunga Bunga Berlosconi ile bile kavga ettikleri söyleniyordu.
Kendi içinde demokrasiyi otoriter kılmamıştı ama,
Libya’ ya demokrasi için yola çıkmıştı.
80 yıldır varolan Kürt sorununu çözmemişti ama,
Suriye için demokrasi istiyordu.
Gazze’ye özgürlük havariliğinden sonra,
İsrail ile önce politik savaş,
Ardından gerekirse fiziki savaş diyecek kadar,
İleri gitmişlerdi.
“Sıfır Sorun”da “takiyye politikası” da iflas etmiş,
Savaş makineleri çalışmaya başlamıştı.
Osmanlı ruhu geri gelmiş,
Ülke adeta şaha kalkmıştı.
Ana muhalefet partisi bile itidal çağrısı yapacağına,
O da gaza gelmiş,
“Gazze’ye savaş gemilerini gönder seni alnından öpeyim” demişti.
Demişti ama, Kasımpaşalıda takiyye yapmak var gaza gelmek yoktu!
Anında yanıtını verdi: “Kirli dudaklarına alnımı öptürmem”.
“Sıfır Sorun” demişler ama yurt içinde bile herkesle kavgalı idilier.
Gazeteler cinayet ve bombalama haberlerinden geçilmezken,
Ajanslar tüm sınırboylarında askeri hareketlilikleri yazıyordu.
Takiyye’nin kurmay başı ise,
İsrail’e ”You shall not kill”derken,
Kendi ülkesinde kan gövdeyi götürüyordu.
Ülkenin dört bir yanından,
“Şehitler ölmez” “Vatan bölünmez”,
Naraları yükseliyordu…
Yola “Sıfır sorun” politikası ile çıkılmıştı,
Ama nedense sıfır diyaloğa tam gaz dümen kırılmıştı!
Derken Akdeniz’de,
Gaz ve Petrol olduğu ortaya çıkmış,
Ortalık daha da karışmıştı.
Halbuki gaza zaten ihtiyaç yoktu,
Çünkü kendileri başlıbaşına gaz deposuydu!
Ajda Pekkan’nın meşhur şarkısı Aman Petrol,
Yine bir numaraya oturmuştu.
Müdahale ederiz, vururuz naraları havada uçusurken,
Bayan Clinton dünyadaki enerji çeşitliliğinden yana olduklarını,
Kazıyı yapan Amerikan şirketleri’nin USA güvencesinde olduklarını söylemiş,
İtidal çağrısı yaparak,
Bugünlerde yapılmakta olan BM toplantısında herkesin gazını bir güzel almıştı!
“Sıfır Sorun” politikası’nın mimarlarından Erdoğan ve Davutoğlu,
Obama ile yapılan toplantıdan sonra,
Sıfır Osuruk çizgisine getirilmiş,
Askeri seçeneklerim ortada olmadığını söylüyordu.
“Biz de Piri Reis’le arama yapacağız” diye herkesi avutuyorlardı.
Piri Reis’le uzun yıllar Ege’de de petrol aramışlar,
Ama sadece hava almışlardı!
Sıfır Sorun politikası iflas ederken,
Bu Politikanın mimarları da iflas ediyordu.
Sorunları sıfırlayamamışlar,
Ama Akdeniz’de gaz destekli petrol bulma hevesine kapılmışlardı.
Ajda Pekkan 30 yıl önce katıldığı Eurovizyon yarışmasında,
Sonuncu olmuş ve hava almıştı.
Şimdi de hava alma sırası,
Siyasetçilerde idi!
Aman Petrol, Yedin bizi petrol!
BİZİM SİTEDEN: Vatandaşın başına güneş geçmiş, aman bayrakların başına geçmesin demiş. Allah muhafaza!