yaklaşımlarYılmaz ParlanYKP GENÇLİK VE MARAŞ! - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

YKP GENÇLİK VE MARAŞ! – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

YKP Gençliğin düzenlediği “Maraş’a Dönüş, Hemen Şimdi” eylemi 21 Ağustos Pazar günü Maraş’ı sarmalayan paslı dikenli tellerin önünde yapıldı. Eyleme, eylemcilerden çok Polis ilgi gösterdi dersek, abartı olmaz. En az iki katımız polis vardı. Buna rağmen neyse ki hır gür çıkmadı.

YKP’nin, Maraşa Dönüş politikası yeni bir şey değil. Kurulduğundan beri çizgisinden sapmadan savunduğu bir tez…

YKP’yi Maraş’la ilgili politika güden diğer örgütlerden ayıran temel fark ise şu: Onlar meseleyi temelde  ekonomik yönden ele alıp konuya ekonomik kazançlar açısından yaklaşırken, YKP olaya temelde insan hakları açısından yaklaşıyor, aslında doğrusu da bu zaten:  (İnsan hakları) (Mülkiyet hakları) (Demokratik haklar) (Mağusa)’nın bölünmüşlükten kurtarılması.

Bu 4’nün olmadığı bir politik yaklaşım da samimiyetten uzak bir yaklaşımdır.  Barış istiyorsanız  komşunuzun malına mülküne saygı göstereceksiniz. Bu satırları altını çizerek yazıyorum. Barış istiyorum iddiasında iseniz, adım atmayıp da “Efendim, Maraş bütünlüklü çözümün bir parçasıdır” deyip kenti rehin tutup, karşınızdakine santaj yaparsanız, kimse de sizin barış istediğinize inanmaz zaten. Maraş ayni zamanda Kıbrıs Türk Toplumunun ne kadar çözüm istediği konusunda da bir samimiyet testidir aslında.

 

Bu acıyı hemen şimdi sonlandırmak gerek

YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı’nın bu konuda eylemde söylediği çarpıcı sözler herkesin kulağına küpe olmalıdır: “Maraş yalnızca turizm, yalnızca deniz ve güneş değil, insan açısıdır ve bu acıyı hemen şimdi sonlandırmak gerek”. YKP’nin konuya bakış açısının derinliği bu sözlerle net olarak ortaya konmuştur.

Maraş konusuna son zamanlarda başka örgütlerin de ilgi göstermesine ve basının da şaşırtıcı bir şekilde bu  konuyu sürekli sıcak tutup manşetlere çıkaracak kadar yer vermesine rağmen, Mağusa İnsyatifi’nin dışında hiçbir örgüt çağrıldıkları halde eyleme destek vermedi ve katılmadı. Anlaşılan bu örgütler domokrasiyi  ve insan haklarını sadece kendileri mağdur olduklarında hatırlıyorlar. Halbuki onlar mağdur olduklarında YKP hep yanlarında. Ama nedense YKP bir eylem yaptığında, YKP cüzzamlı imiş gibi uzakta durup seyirci kalıyorlar. Kendileri rejim karşısında hep “çifte standard”tan yakınırken, dost ve müttefik, barış konusunda rüştünü ispatlamış bir siyasi partiye mesafeli duruyorlar.

 

Mağusa İnsiyatifi, eyleme cılız ve utangaç bir tavırla destek verdi…

Eyleme destek veren tek örgut olan Mağusa İnsiyatifi’nin ,  Maraş konusundaki iddialı söylemlerine rağmen eyleme yine de cılız ve utangaç bir tavırla destek vermesi gözlerden kaçmayan bir başka unsur olup kimi çevrelerce de eleştiri konusu oldu.

YKP’ye dönersek Maraş’ı yasal sahiplerine iade etmenin bir insanlık görevi olduğunu hatırlatan  YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlı, “Maraş için, yarın dönüş günü olsun” diyerek, “1974 öncesi renkli ve canlı bir yaşama ev sahipliği yapmış Maraş’ın, harabeye çevrilmesinin, uluslararası hukukun ihlali olduğuna” vurgu yaptı. Kanatlı, “Maraş’ın yeniden iskana açılmasının ve eski Mağusalıların topraklarına geri dönmesinin Kıbrıs sorununun çözümüne ciddi katkı sağlayacağına, çözüme giden süreçte bölgenin askersizleştirilerek Mağusalıların geri dönüşüne imkan sağlanmasıyla birlikte, Kıbrıslılar Maraş’ın yeniden inşasıyla ortak iş yaparak ekonomik çıkar elde edebileceğine” ve “Maraş’ın 74’teki nüfusunun 40 bin olduğu düşünüldüğünde ise, ciddi sayıda yer değiştirmiş Kıbrıslı da eski mülküne geri dönebileceğine, bunun bile, başlı başına Kıbrıslıların yeniden birleşmeye olan inancını güçlü şekilde motive edecek bir durum olduğuna.” değindi.

 

Dükkan sahibi olmuşlar ama esnaf olamamışlar!

Eyleme Mağusa Esnafı ve Mağusa’nın “aydınları” da davetli olmasına rağmen  gelmeyişleri bu konuda yürünecek mesafenin uzun ince bir yol olduğunu da gösteriyordu. İş yapmadıklarından yakınmalarına, Maraş ve Derinya kapısının açılmasını söylemelerine rağmen gelmemişler. Bırakın samimiyetlerine gölge düşürmeyi, çıkarlarının nerede olduğunun bile farkında değiller. Dükkan sahibi olmuşlar ama esnaf olamamışlar! Bana göre böyle davranan insanların “büyük sermaye bizi yutmak üzere” diye ağlamaya sızlamaya hakları da olamaz.Lefkoşa’daki Lokmacı kapısını biz açtık iddiasında bulunan Esnaf Zanaatkarlar Odasi ise nedense Mağusa’nın birleştirilmesi ve bu bölgeden de kapı açılmasına bir türlü destek vermiyor. Anlaşılan Sarayın eski patronundan bunun için vize alamamışlar! Dahası ülkede 41 örgütlü Sendika var ama bunların sadece birkaçı toplumsal sorunlarla ilgileniyor. Gerisi palavra. Örneğin bir DAÜ-SEN son olaylarda herkesi DAÜ için ayaklanmaya çağırmış, ama nedense kendisi böylesi can alıcı bir eyleme destek vermemiş. Demek istediğim, başkasının değerlerine saygı göstermeyip rejimin yanında yer alırsanız gün gelir o rejim sizi de ezer geçer ve sesinizi de kimsecikler duymaz Sendikalar evrensel değerlerle değil de sadece olayın mali boyutu ile ilgilenince kaybetmek de kaçınılmaz oluyor. Buna da kendi düşen ağlamaz denir!

Son gunlerde Türkiye’de milliyetçilik rüzgarları fırtınaya dönüşürken, Kıbrıs’ın kuzeyi de  bu fırtınadan nasibini alıyor Erdoğan’ın nefesi ve ayak sesleri her yerde duyuluyor! İnsanlık, maalesef bir kez daha korkuya yenik düşüyor…

 

Müzikal Gösteri ve Mamma Mia!

Telofonum çaldı: Bir arkadaşım saat 20:00 de Yakın Doğu Üniversitesi Kütüphanesinde gösteri var dedi. New York’un Broadwaydeki ünlü oyunu Mamma Mia sahne alacak, gelir misin? Saat 19:00’u biraz geçmiş, zaman ilerliyor  Doğrusu böyle bir firsatı  kaçırmak istemedim Avcı duymasın, tam gaz yola koyuldum. Bizde hiçbir gösteri nasılsa saatinde başlamaz, bu da öyle oldu. Salon full house’du. Herkes heyecanlı idi. Yanlış anlaşılmasın, New York’tan grup falan geldiği yok, bizim çocuklarımız ünlü müzikal oyunu canlandıracaklar. Oyun başladı. Bu genc yetenekler oyunu büyük bir performansla  oynuyarlar. İnanın, oyunu nerdeyse nefes almadan izledim. Bu körolası  Ada’da yani küflü sahnede izlediğim en güzel etkinliklerdendi diyebilirim. Oyunu canlandıran gençler inanılmazdı, bir an kendimizi New York’ta hissettik! Çocuklar pırıl pırıl, hepsi de gelecek vaadediyor. Salondaki izleyiciler keyiften total orgazm olayı yaşıyor. Kısacası siyasiler hayatı insanlara ne kadar zehir etse de çocuklarımız gençlerimiz geceyi muhteşem kılıyor. Hepsine de burdan çok teşekkür ediyorum. Bravo be çocuklar diyorum. İlk fırsatta sizi yeniden izlemeye geleceğim, herkese de tavsiye ederim!

 

GÖZDEN KAÇMAYANLAR!

Onca yasa değisikliği, Eşel Mobil’in kaldırılması, insanların özlük hakları ve mesailerinin iptal edilmesi, kemer sıkma, sözde tasarruf politikaları, Maliye Bakanı Tatar’ın bütçe açıklarını azalttık açıklamasına rağmen Başbakan Küçük Ağustos maaşlarının TC Ziraat Bankasından alınan kredi ile ödendiğini kamuoyuna açıkladı. 74 harekatından tam 37 yıl sonra geldiğimiz nokta maaşların ödenemeyip bir bankadan alınan kredi ile ödenebilmesi gelinen durumu da açıkça özetliyordu KKTC sonsuza kadar yaşayacak naralarına rağmen yaşananların literatürdeki adı; sosyal ve ekonomik iflastı… Buna rağmen bakanların tümü de toplumla dalga geçiyor “reformlara” imza attıklarını söylemesi gözlerden kaçmıyordu!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin