Yeniden haftalık makalemi yazmak için Bilgisayarımı açtım. Konuyu yazma adımında bir anda kafam sanki patlamaya hazır dinamit gibi olaylarla taştı. Bir yanda ilgisizliklerle etraftaki gelişen olaylar çelişkisi, öte yanda kaynayan ve anormalden normale gelen dünya yansıması; Hepsi sanki yazılmak için sıraya girmek için bir birini ezen insanlar gibi beynimi doldurdu. Birini yazsam öteki kalacak, veya her anlatıda mutlaka eksiklik kalma endişesi, adeta beni hep zorlayan anlık düşünce oldu. Buna ek olarak, onca çelişkilerle konu seçerken diyer yandan ilgisiz ve anlaması gerekenlerin dahi “ağır yazıyorsun” diye suçlamaları istemesem dahi beni sıkıntıya sokar. Daha acısını belirteyim; Deyindiyim konuları en çok okuması gerekenler okumaz, bana durmadan görüşümü isteyenelrin makalemdem dahi haberdar olmaması da işin başka ironik yaşamsal gerçeği oluyor. Yine ben dolan gelişmelerden ve tam karşıtı ilgisizlikleri biraz aralayıp belirli noktada buluşturma hedefimle yazıma başladım.
Yazılacak ders çıkarılacak çok gelişmeler vardır. Yapısal Kapitalist krizin daldan dala sıçraması ve artık gelişleyen tepkiler, Orta doğuda resmen kaygan zeminde ayarlar öfkeler kanlar bir birine eklenip gitmesi ve Kuzey Kıbrısa gelince; Bildik olayların bu kez belgelerle tekralanmasında hiç ses çıkmama travmasıyla olaylar uçuşup gitmektedir. Şu garip duruma deyinmeden olmaz: Bir yanda yayınlanan Vikiliesk belgeleriyle aslında bildik siaysal taplonun yeniden bazı olguları açığa çıktı. Öyle çıktı ki biz söylesek en inanılmaz küfürleri suçlamaları alacakken, Amerikan belgelerinde olması sonucu önce yayınlamayarak, sora da karşıta kulanma adıyla yayınlanması dönemi yaşandı. Resmen çizilen resmi abartı övme tehdit resmin yıkılışı olmasına karşın kimse tınmadı. Öyle bir siaysetci taplosu çıktı ki ayni partililer bir birilerini daha kötü olarak müzevirliyor, işbirlikcilik kisbesinin ne denli aşağlayacak noktaya geldiğini anlatıyor. Ayni zamanda ne tuhaf buluşma ki koltukcu siyasilerden kimisi de ankarada kendi halkını aşağlataraki yalan söyleyerek müzevirlik le kendini beyendirme “aferim” alma peşindeydi. Genelde olan tek sonuç vardır. Kuzey Kıbrıstaki işbirlikci siaysetcilik noktasının parlamasıdır. Üstelik bunlar bizim dememiz halinde yapmayacakları küfürler olmazken, şimdi sesizce ahalinin kul ilişkisen dayanarak sesizce yaşama devam ediyorlar. Eklemeden olmaz; Onların atıp tutlmalarıyla Bilim yapıp anlatanlarda sanki bu bilgileri yine yok sayıp eski hamaset anlayışla görevlerine devam ediyorlar.
Yukarda özetlediklerimi yazmamak olmaz. Çünkü bu kez resmen efendinin kulunu ele verircesine olaylar yeniden tarihsel belgelere girdi. Ama ilgisizlik ve algıda çıkar ezber ekseni olması nedeniyle, tıpkı her açık yazılım kanıtına karşın lafları deyişmeyen kesimler yine ayni yerde sayarak koltukculukla oynamaya ve işbirlikcilik noktasında bulunuyor. Aslında yayınlanan her belge bize yanlış acayip gelmiyor. Sadece dediklerimizin kanıtı olarak yeniden kanıtlanmasından öteye gitmiyor. Üstelik ayni sistem devam edip paylaşım olunca da anlamı pek kalmaz. Yoksa göz göre göre yalan atmalardan, bir birlerini koltuk sevdasıyla jürnalemeler kurulan ilişki şekleri bu tip siaysetcilerin yok olmasına yeter ve artardır.
Bunlar dahi konuşulmazken biz beklemekle başka konulara duyarlılık umarız. Nitekim son Kapitalist yapısal krizle bilimcisinden siaysetcisine ve ondan açılan insanların konuşmasını bekleriz. Elbet ezber ve istenen dışında haber yapmayan medyalarımızda buna çanak tutmaları unutulmasın: Bakın Kaçınız sık sık konuşturulan ve bölgenin süper gücü anlatıları yapılan Türkiyedeki başka haberleri kaçı yaptı? 8 Ekim Cumartesi bazı sendikaların düzenlediği mitingi kaçınız duydunuz? Bunun elbet sosyal tepki ile temel hakları koruma daha eşitlikli insani dünya hedefli olması sonucu pek haber yapılmadı. Brakın bizdeki medyaları; Türkiyedeki medyalar dahi doğru dürüs yer vermediler. Yine Türkiye nutukları ve buradan oraya müzevirliklerle idolojik eksen kurulurken, kaçı ordaki Füze Kalkanını bilip konuşuyor. Oysa Füze Kalkanı resmen emperyalist askeri stratejisinin önemli halkası halindedir. Yine herkes birli ki şimdiki hedeflerinden biri iran olmaktadır. Hani “Sıfır sorun” denilen siaysetle ne denli uyumludur? Üstelik bölgesel güç kavramının içeriği de ortaya çıkması bakımından önemli ayraç turunsolu olmaktadır.
Onutup sildiğimiz Kapitalist krizde artık dünyada sesler geliyor. Brakın orda burada; Amerikada dahi Wool Street merkezinde sınıfsal eksenli tepkiler oluştu. Fransada yenilgi tortusundan sora yine insanlar sokakta oluyor. Yunanistanı zaten artık günlük kahvaltı yapar gibi alıştık. Şilide öğrenciler şimdi önerilerini referanduma taşıma peşinde. İspanya öfkeli hareketi Brüksel hedefinde. Bunlara dahasını eklemek kolaydır. Sadece burada önemli ayraç vardır. Bazı hareketler öfkeli sert olsada, sadece alınan kararlara karşı çizgisinde kalıp seçenek olmaktan hala uzakta oluyor. Şili gibi hareketelrde daha siaysal muhalif çizgi oluştuğu için karşıt önerilerle hareket gelişiyor. Üstelik konu hükümetden çıkıp daha genel kurumsalaşan sisteme ve sınıfsal yelpazeye oturdu. Bu farkı iyi ayırmak gerekir.
Son önemli bir uyarı: Orta doğuda özelikle Suriyede Kürt liderlerinden birinin öldürülmesiyle bu “bahara” kürt konusu iyice sokuluyor. İyi takip etmek gerekir. Üstelik din siyasal kuralın oynanması sonucu dinsel parçalanma çatışma direk Mısırda yaşanmaya başlandı. Tunusta solu geriye itme adına da din daha etkin kulanma şeklerine sokuldu. Orta doğu bu bakımdan gözden kaçırılmasın.
Daldan dala girdik ve galiba sona geliyorum. Yapısal Kapitalist kriz, Orta doğu kazanı bir anda sarmalaşan siaysetin kuralalrını oynatıyor. Hem sınıfsal, hem dinsel hemde belirsizlikle kaynayan garip poletika olmaktadır. Şurda önemli kapitalist itirafı ekleyelim: Genelde Emperyalist çevreler Orta sınıfa çok önem veriyor. Şimdilerde onları biraz daha telaşlandıran, eylemlerde bu sınıfın krizden etkilenmesi sonucu harekete geşmesi olmaktadır. İsrail ve Amerikada bu hisedilir üstelik yavaş yavaş karşıt seçenek oluşurken onları telaşa soktu. Ama yine de medyalarda bol bol sistem düşünürleri bize ayni çıkışın yaratıcısı olduğu gerçeğine rağmen sistem sunulmaktadır. Ttıpkı neolierbalist reçetelerin kendi sonucu olan krizi yine ayni reçetelrle çıkacağını dayatmalarıdır. Artık bundan dilediğini herkes almaya serbestir.