Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil yayımladığı basın açıklamasıyla “TC yetkililerinin ‘bu yasaları geçireceksiniz ya da maaşları ödemek için para vermem” tavrıyla Kıbrıslı Türkleri rehin almaya çalıştığını” söyledi. Açıklama şöyle:
“Kıbrıslı Türkler’e aitmiş ve demokratik kurallarla oluşturulmuş gibi gösterilen kurumlar, toplumumuza karşı bir silah olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Adanın kuzeyinde oluşturulan Ankara’nın kuklası siyasi rejim, Kıbrıslı Türkler’i adadan “göç ettirmeyi” ve adanın kuzeyini” kolonileştirmeyi hedef almıştır. Sürdürülen psikolojik savaşla rejimin güdümlü medya kurumları tarafından yurtseverler hedef gösterilirken, politik ve şahsi çıkarlar uğruna siyaset sahnesi topluma ihanet içinde olan Ankara’nın işbirlikçisi politikacılarla doldurulmuştur. Adamızın kuzeyinde oluşturulan TC’nin güdümündeki ayrılıkçı siyasi rejim, taşınan nüfus, dağıtılan vatandaşlıklar ve Kıbrıslı Türkler’e ait toplumsal varlıkların TC’den gelen AKP hükümetine yakın çevrelere peşkeş çekilerek ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Kıbrıslı Türkler adına kurumları yönetmek için seçildiğini iddia edenler ve hükümetçilik oynayanlar, işbirlikçilik yarışına devam etmektedirler.
Dayatılan ekonomik paket altındaki uygulamaları hayata geçirmek için meclis bir silah olarak kullanılmaktadır. TC Yetkililerinin “ya bu yasaları geçireceksiniz ya da maaşları ödemek için para vermem” tehdidi ile işbirlikçi UBP Hükümeti halka ihaneti bir görev saymaktadır. Görüleceği üzere adamızın kuzeyinde sürdürülen TC’nin kurdurduğu bu kukla rejim, Kıbrıslı Türkler’i yok etmek için elinden gelen her uygulamayı yaparak tam bir “asimilasyon” politikası uygulamaktadır.
1950’li yıllardan beri TC’nin izlediği yanlış politikalarla Kıbrıslı Türkler’i uluslararası hukuğun ve AB kurumlarının dışında tutan anlayış şimdi de bizleri yurdumuzdan kaçırmaya yönelik politikalarla fakirleştirmeye hız vermiştir. Daha önce AB’ye girme uğruna bizi buzlukta tutan TC Hükümetleri, şimdi de doğal gaz ve petrolden yararlanmamamız için askeri siyasi ve ekonomik gücünü bize dayatmaktadır. Her fırsatta adada bir tek Kıbrıslı Türk kalmasa bile Kıbrıs’tan vazgeçmeyeceklerini açıklayan TC yetkilileri, aslında Kıbrıslı Türkler’i değil, bizim toprağımızı ve ülkemizi istediklerini açıkça ortaya koymaktadırlar.
Kıbrıslı Türkler olarak dayatılanların, aslında TC’nin izlediği yanlış politikaların sonucu olduğunu görerek, mücadeleyi sadece işbirlikçi kukla UBP hükümetine karşı değil onun arkasındaki Ankara hükümetine karşı verilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta yarar görmekteyiz. Türkiye ile olan ilişkilerin buyuran-emir alan ilişkisi değil, karşılıklı saygıya dayanan siyasi eşitler arasındaki ilişkiye dönüşmesi şarttır. Bilinmelidir ki biz ne Türkiye’nin rehinesi ne de Rum’un yaması olmadık, olmayacağız.”