Ortalıkta o kadar sorun varken Reklamlar da nereden çıktı!
Evet ortalıkta çok sorunlar var,
Gündem yüklü,
Kıbrıs sorunu, ekonomik sorunlar, sosyal sorunlar sürmekte, giderek artmaktadır,
Ama giderek artan bir sorun daha var, o da çevreyi kirleten Reklamların varlığıdır,
Reklamlar bir iş yerinin kendini tanıtması, anlatması için olacaktır elbette,
Bu tip reklamlar ilgili işyeri üzerine ya yatay veya yola belli bir çıkıntıyı geçmeyecek şekilde, ve yerden en az 3.60 metre yüksekte olması gerekmektedir,
Bir de daha değişik reklamlar var ki, onlar da halka kendini tanıtmak için kendi işyerleri dışında şahısların veya şirketlerin yaptırıp genelde şehrin işlek yerleri, ve yol kenarları, ve şehirlerarası anayollara koydukları reklamlar.
Bu tip reklamlar genelde büyük ebatta olmaktadır,
Amaç kilometreler öteden okunabilmesi,
Bir de elektronik, devamlı dönen reklam panoları var anayollarda,
Şimdi gelelim bu reklam furyasının yarattığı sorunlara,
En başta büyük bir çevre kirliliği yaratmaktadır sokaklarda,
Şehir içlerindeki sokaklara konacak reklamları düzenleme yetkisi belediyelere verilmiştir ve bu husus bir tüzükle de nasıl yapılacağı kurallara bağlanmıştır,
Bu hususlara hiç uyulmamaktadır,
İsteyen istediği boyutta reklam tabelasını işyerine koymaktadır,
İsteyen istediği renkte reklam tabelasını boyamaktadır,
İsteyen reklam tabelasının yola çıkıntısını istediği kadar çıkmaktadır,
İsteyen istediği yükseklikte reklam tabelasını işyerine koymaktadır,
Bu gelişigüzellik ne yaratmaktadır,
En başta son derece bir çevre kirliliği,
Kaldırımdan yürümek durumunda kalan yayaların, ki genelde kaldırımlar ya araba veya dükkan sahipleri tarafından işgal edilmiştir ve yaya yolun içinden yürümek durumunda kalmaktadır amma, kafaları bu reklam tabelalarına çarpmaktadır,
Hatta bazı işyerleri klimalarını yola bakan duvara monte etmekte, ve nerede ise insan boyuna kadar aşağıya monte etmekt, dolayısı ile insanların bunlara çarpıp yaralanmalarına neden olmaktadır,
Şehir içi yollar üzerindeki bu reklam kargaşasının yarattığı sorunlar yanında göze çarpan bir diğer önemli husus o da reklamların dilidir,
Yani reklamların anlattığıdır,
Şehrin reklamlar vasıtasıyle size anlattığıdır,
Sadece Girne caddesinden girin ve çok değil Asmaaltı’na kadar uzanan 1 km. Lik yoldaki reklamları okuyun,
Bakalım size ne anlatacaklar?
Gaziantep baklavacısı, Özgaziantep baklavacısı,
Gaziantep kebapcısı,
Şanlıurfa lahmacuncusu,
Adana kebabçısı,
Konya tandır kebabcısı,
İzmir köfte,
Adıyaman kırathanesi,
Hatay künefecisi,
Antalyalılar kahvesi,
Şampiyon kokoreç, hasan usda sütlü tatlıları,
Vs, vs, vs….
Tipik Orta Anadolu kasabası!
Bir kültürün adım adım yokedilişinin bir başka göstergesi!
Bunun dışında bir de şehirlerarası anayollarda bulunan reklamlardan bahsetmiştik,
Bu reklamlar daha fazla böyük iş sahiplerinin, kumarhanelerin reklamlarını oluşturur,
Trafik kazalarının giderek arttığı ve hiçbir tedbirin alınmadığı anayollarda, sürücülerin dikkatini dağıtan bir de bu raklamlar sorun olmaktadır,
Tam bir viraja girersiniz, karşınızda ışıklı dönen bir reklam çıkar karrşınıza, ister okursunuz ister yolu gözlersiniz,
O reklamı oraya koyanlar, o reklamın oraya konulmasını onaylayanlar veya kaçak konmasına göz yumanlar sizin yolda emniyette seyahat etmenizle ilgili bir sıkıntıları yok,
Onlar reklamlarının okunmasını isterler,
Onlar kumarhane reklamları ile sseni casinolarına çekip soymak istemektedir,
Sen bu reklamları okumak isterken yolda uçmşsun onların umurunda değil,
Varsa yoksa parracıklar!
Bir zamanlar anayollar üzerine reklam panoları konulması yasaklanmıştı,
Kaymakamlıklar hepsini sökmüştü, iyi de etmişti,
Böylece hem çevre kirliliği hem de trafik kazalarını önleme açısından doğru bir iş yapmıştı,
Ama ne olduysa şimdi tüm anayollar büyük boy reklam panoları ile doldu,
Hergün bir yenisi eklenmektedir,
Ve yarış içindedirler, kim daha büyük ve dikkat çekici reklam panosu koyacak,
Merak ettiğim bu reklam tabelaları izinli mi? Kaymakamlıklar bunlara izin veriyor mu yoka tamamen kaçak mıdırlar,
İzinli iseler maşallah, kaçak iseler ve göz yumuluyorsa iki kere maşallah!
