z Güncelson siyasal gelişmelerSON SİYASİ GELİŞMELER: Ne başardılar?
yazarın tüm yazıları:

SON SİYASİ GELİŞMELER: Ne başardılar?

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hafta boyunca insanlarımız eski maliye bakanının eşcinsel ilişkisini ve Eroğlu’nun milyonlarını konuştu. Biri Türk tarafının görüşmecisi diğeri görüşmelerde komitenin birinde ekonomik konuları ele almakla görevli. BM Genel Sekreteri bunları New York’ta al ver yapıp ilerlediklerini görmek ve hala sıkıntı varsa yansız bir yardım olarak devreye girmek ve yılsonuna kadar bir taslağı hazırlayıp çok gerekli ve manalı imiş gibi referanduma sunmak için bekliyor. Bu arada sorulara cevap verirken ve yargı süreci yürürken ne kadar işe yarayacakları ve acaba bunda da bir dış parmak mı var, Makaryos’a yapılan bunlara da yapılacak diye düşünüyorlar.

Eklemek gerekirse Hristofiyas da dertli. Ona da Mari’deki patlama nedeniyle halk tepkisi var ve üstüne üstlük mali sıkıntı nedeniyle başı ücretlilerle belada. Yandaş sendika bile destekleyip desteklemekte tereddütlü.

***

Eroğlu ‘yemedim içmedim biriktirdim’ diye milyonlarını açıkladı ama arkasında açıklamalarının yalan olduğu iddiası da geldi. Sattığı malın parasının başak bankada olduğu açıklandı. Meğer hesaplardan bir tanesindeki kalem o malın satışından gelmemiş. Ancak parasını neden bir araca yükleyip gizlice başka bir bankaya aktardığının üzerinde, sadece dedikodu gibi duruldu ve açıklama yok.

Siyasi veya değil kamu görevlileri için bizim geçmişimizde gelen İngiliz döneminde bir mali genel kurallar tüzüğü vardı. Ona göre bir memur göreve başladığı anda mal beyanında bulunurdu. Amiri beyanın verildiğini denetlemek ve saklamakla yükümlü idi. Ancak İngiliz bizim kahvelerde gördüğümüz gibi uyanık kişi gibi mal beyanında bulunmanın yeterli olmadığı bilir tabii. Onun için onunla kalmamıştı. Memurun amirine tam bir vekaletname vererek bankalarda, tapuda ve kredi şirketlerinde, tefecilerde ve daha başka para tutma yerlerinde kendi adına araştırma yetkisi amirinin görevlendirdiği kişilerin doğrulamasına izin verirdi. Yalnız kendinin değil birinci derece sihri akrabalarının da malını beyan ederdi.

Buna rağmen yetmemekte memurun mal varlığındaki hareketlerin izlenmesi için tapuya onlarla ilgili işlemleri amirlerine bildirmeleri emredilmişti. Mahkeme mukayyitliklerinin görüşülen davalarda bir memurun alacaklı borçlu veya kefil gibi methal dar olmaları halinde amirleri, ne derhal bildirmeleri buyurulmuştu.

Mal beyanının gerçek olması ve oynamaların izlenebilmesi için gereken önlemler düşünülmüştü.

Onun için Eroğlu’nu konuşurken mal beyanı verenleri de konuşmazlık edemeyiz.

Meclise bir mal beyanı yasası sunulmuş ve onanmıştı ama Denktaş savcının görüşüyle geri yollamıştı. Kadük olmuştu. Bazı uyanıklar partililerin baskısıyla mal beyanında bulunmuşlar ama o kadar. Bir daha ne oldu diye bakan olmamış.

Malın ve imanın kimde olduğunun sorgulanmaması orta çağ geleneğidir. Yeni çağda şeffaflık geçerlidir. İsviçre’deki bankaların bile şeffaflaşması için Amerika bastırıyor ve her geçen gün daha şeffaf oluyorlar.

Şeffaflığı önlemek için karısından para saklayan kocaların banka hesaplarının ifşa olması halinde doğacak skandalların ve dağılacak ailelerin halini ileri sürenler Eroğlu’nun mal beyanında bulunma mecburiyetini getirecek yasanın geçmemesi ve aslında yenisi yapılmadığı için yürürlükte olduğu iddia bile edilebilecek olan Mali Genel Emirler’in uygulanmamasının hesabının sorulması ihmal ediliyor.

Halkın göz göre göre atanır atanmaz Mercedes’lere atlayanların izlenmemesini nefretle karşıladıkları görmezden gelinsin isteniyor. Eroğlu’nun mali durumunu nasıl elde ettiği değil bankanın hesabı sızdırması çok daha önemli diyenler yüksek perdeden konuşuyorlar. Belli ki kendi hesaplarının ifşa edilmesinden korkuyorlar.

***

Rum eski bakanının mahkemede resmen tabiata aykırı cinsel ilişkide bulunma diye arkaik bir suçla suçlanması da küçüklerin fuhşa teşviki suçu ileri sürülerek önemsizleştiriliyor. Biri eşcinsel ilişki yasağı kalksın diye konuyu ele alınca öteki namus düşkünü oluyor ve bu öyle ele alınmamalı çocuk yaştaki kişilerin istismarı şeklinde ele alınmalı diyor. Aslında çocuk yaştaki kişilerin ifadelerinin alınmasındaki mahremiyetin önemi, onlardan mahkemede reddettikleri ifadelerinin zıbandırık saf tutmuş sözde kapalı oturumda ifadesini alan polislerin hepsinin önünde sorgulanmasının isabeti, bu arada ilişki izlerinin hekimlerce aranmış olması ve neler daha acıklı halimizi gösteriyor.

Kapalı oturumun yapılması içeride olanın duyulmamasının garanti edilmesi ama alınan önlemler bir işe yaramamış. Dillerde dolaşıyor.

Basının tiraj uğruna en dikkat çekici manşet atma yarışı ve habercilerin yazılarıyla konuyla ilgili yorumları tam bir panayır havasında. Salyaları akan lafazanlar insanlığın acıklı halini gözler önüne seriyor ve düşünmeye sevk ediyor.

Gençlerin insan haklarına özel konuları da dahil edip mücadele etmeleri yeni başlamış ve çok önemli ama değeri takdir edilemiyor. Başka işleri mi yokmuş!

İnsanlar tarih içinde doğadan kopan tek mahluk olarak ters ahlaki değerler yaratmış ve ola ki bazı gerekliliklere dayanmış ama artık insanı özgür bırakmanın gereğine inanılmaya başlanmış. Üstelik katılmaya karar verilmiş olan bir dünyanın kurallarına uyma gereği de doğmuş. Onun için Rum meclisinin sinsi mebusları gibi yasa değiştirir gibi yapmaya kalkmadan arkaik hükümler kaldırılmalıdır.

Yıllar öncesinden beri Lefkoşa sur gediklerinde ve parklarda yaşayan çocuklara sahip çıkılmasını isteyenler şimdi oralarda yetişen çocukların yirmi Lira gibi bir para için cinsel ilişkiye girdikleri iddiaları haber oluyor. Daha önce de çocuk çetelerinin marifetleri, arkadaşlarının harçlıklarını zorbalıkla ellerinden aldıkları da haber olmuştu. Özelleştirme ile buna da çare mi bulunacak? Yoksa kapitalizme göre hayatlarını kazanacak yolları bulacaklarına inanıp el bağlayıp saf mı tutacaklar? Yoksa herşeyi devletten beklememek lazım nutku mu çekecekler?

Surlar içi çetelerin kaynağı bu çocuklar olacak değil mi?

Bütçe açıklarının kaçta kaçı bu maksatlar yüzünden oluşuyor ki!

Hala çocuk ıslah evi yoksa bunun suçlusu en uzun süre iktidarda kalan milyoner değil mi?

Bu arada Turizm ile ilgili derneğin başkanı televizyon programında, programcının bazı turistlerin oğlan bulmak için de geldiğini hatırlatması üzerine “tabii bu da bir servistir ve verilmelidir” dediğini ve tepki almadığını hatırlamalıyız. Kumar ayıp ve zararlı, bu tür ilişkileri para karşılığı sürdürmek de tehlikeli ve zararlı ama burada bunun ticareti güya kapalı sürdürülüyor. Kumarcılara polisin müdahalesine en üst düzeyden müdahale edildiğini de hatırlamalıyız. Yönetimimiz ne yazık ki para hırsı bürümüş insanların emri altında hareket etmektedir.

***

Temsilciler New York’a gidip milli olmadıktan sonra hayrını görmeyeceğimize inandırıldığımız ve bu uğurda can vermekten çekinmediğimiz ama milli idaresinden bu kadar hayır görmüş olan bizlere müjde getirecekler mi? Mesela bize son bir yılda canla başla görüşerek ne başardıklarını anlatmadılar ama muhalefetin de desteğini tarihimizde ilk kez arkasına alma başarısını gösteren Eroğlu iddialı laflar da ediyor, bize neyi müjdeleyecek?

Eroğlu’nun arkasında saf tutan, sadece taviz verdi diye eleştirme kurnazlığıyla yetinen CTP ne bekliyor ve bulamazsa hesabını nasıl soracak? TDP şimdiye kadar hangi konuda reddettiği ve çözüme izin vermediği için karşı çıkıp Eroğlu’nu çözümsüzlükten sorumlu tutacak? Yoksa ‘tek suçlu Hritofiyas’tır’ deyip susup genel laflarla geçiştirecekler?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin