Son dönemde kim ne derse desin, bilmeme duvarının arkasına saklansın fark etmez: Resmen bilene Kıral Çıplak değeri yeniden etrafta dolaşıyor. Adamızdan dünyaya herkese gözüne soka soka Kapitalist, Emperyalist, Yeni sömürgecilik yapısallığının yıkım ve ayakta durma kısgacını yaşatıyor. Ortaya serilen her olumsuzluk içinde en ufak açılımla sonuçta yapısal nedenlerin sadece basit ürünü olarak karşımızda durduğunu fark etmemiz gerekir. Yok farketmez çizgisinde durursak, o zaman kandırılma ve yanlış yerde sorun armaya devam edip gideriz. Ne yazık ki Kuzey Kıbrıs hep son dediğim olumsuz çizgide bulunuyor. Ama koşullar hep tam aksini yaşatarak yoluna devam ediyor. Özellikle bizde her gün yaşanan basit veya tekil gibi görülen olaylar, Dünya Kapitalist krizle artık sadece sermayedarlar deyil yükselen halk tepkileri adeta “işte size sistemin yapısal gerçeği” olarak haykırıyor. Anlarsanız anlayım:
Bu hafta yazacak konu çok. Bazısı hiç gündeme gelmeme lüksüne sahipken, bazısı da tekilleştirilip içeriğinden başka yönde konuşturularak deyişik boyutla ele aldırtılıyor. Özelikle son kriminalden tecavüze, Eşcinselikten çocuk isdismarına, kaçık ne denirse var olandan metalaştırılan her değere dek oldukça çirkin çirkefin yapısal ürünleri karşımıza geliyor. Hangi olayı alırsak alalım, eğer yerinde brakmayıp nedenlerini doğru dürüst sorgulayınca, sistemin yapısal gerçeği ile yüzleşiriz. Öyle yüzleşiriz ki Kapitalist çirkin metalaştırma kar endeksinin yapısal kültürel her değerinin kendisini buluruz. Tecavüzler, çocuk isdismarı gibi artık kriminal aldırtılan haberler veya artık kaçak simgelerinin iş kazalarında görülmesi, hepsi sonuçta metalaştırma, sömürme yapısal kapitalist genel kuralın ve ülkemizin sömürgeleştirmeden ilhaka varan anlayışların kurumsal gerçeği oluyor. Bir yerde kaçak ifadesi işçiden sermayeye ulaşıyorsa, insan ticaretinden uyuşturucudan hakim oluyorsa, çocuklar dahi metalaştırılıp kullanılıyorsa, her zaman bilinen ve arada duyulan haberlerin yapısal sonuçları olmaktadır. Sömürü egemenlik ve gelecek siyaset bunun üzerine kuruldu. Nufus taşıması, kaçak taşınması ve insanları metalaştırıp kullanma değerlerinin bileşkesi oluştu. Bunu sorgulamadan tek tek olayları anlamak mümkün deyildir. Hele kendine bilimci diyen birileri bireysel açıklama duygusallık romantiklikle buna ne çözüm nede gerekçe çizgisine gelir. Sadece kandırmacaların ve sistemin devamı için katgıları olur. Buna bir de hem yapıdan yararlanan, değerlerini savunan ama muhafazakar beyin kısgacıyla insanların yaklaşımları da buna resmen zemin yaratıp gündemlerde dolaşıp takılınır.
Son Eşcinselikten çocuk istismarına, kaçak işçi iş kazalarından genelde diğer çıkar hesapları hepsi Kuzey Kıbrıs egemenlik yapısal anlayışın sonuçları olmaktadır. Ne gariptir ki böylesi her yerde raslanılan yanlışlar yeri geldiinde kendine karşıt çizgisinde koyup solcuyum diyenler dahi burayı “çağdaş, ileri aşama” olarak tanıttıkları da biliniyor. Hele ilgili yapıda kendine yer veriliyorsa sanki ileri demokrasi geldi anlayışla anlatımlar ne yazık oluyor. Sonuçta şu basit kıyas da oluşur. Bakın Kriminal suçlar, kaçak çalıştırma ilkeleri, uyuşturucudan diyer mafyalarla ilgili koltukta oturanlar hiç açıklama yaptımı? Hatta son kriminal olaylarında yine adını “yönetici” diyenlerin bir karar veya düzeltme önerisi oldu mu? Olmadı. Bunlar hep yapısal gerçeklerin basit sonuçları olmaktadır.
Fazla takılmadan hemen daha konuşulmaya aday olması gereken ama hiç konuşulmayan son Wool Street dalgasıyla büyüyüp 15 Ekimle 83 ülkede genel protestoya ulaşan muhalefete: Dünyada görülmemiş şekilde Kapitalist kriz daldan dala sıçrıyordu. Neyse buna yumuşatarak Durgunluk kelimesini ekliyorlardı. Hep ekrana Kapitalist sözcüler bilimciler çıkıp dünyada sermaye eksenli konuşmalar atıp tutuluyordu. Hep yazdık: Eğer alternatif kesimler ses çıkarmazsa bizi kandırma durumu yaşanacaktır. Nitekim yıllardır ekranlarda sermaye krizinin nedeni yapının sözcüleri yine bize ayni reçetelerle umut sunduklarına tanık olduk. Ama patlayan kitllelerin en basit sloganı dahi yankı yaptı: Biz Y. 99 Y.1 alırız, siz Y.1 iken Y.99 alırsınız” kelimeleri temel etki yaptı. 15 Ekim Dünyada şu mesajı veriyordu. Sermaye dışında diğer halklar sınıflarda bu dünyada yaşıyor:
İspanya öfkeliler hareketiyle 15 Mayısta parlayan hareket Wool Street ile tırmanan tepkiler sonuçtan 15 Ekim günü 83 ülke sokaklarında ayni anda tepkilerle mesajlarını veriyordu. Anti Kapitalist çıkış oldukça önemlidir. Gösteriler tepkiler aldı başını gidiyor. Düne kadar sadece kendi çözümleri olduğunu söyleyip tıkaç yaratan sermaye sözcüleri bu kez karşıt olunca laf kaydırdı: Tepkiler doğrudur ama yapacak başka çare de yoktur. Onun için yasalar içinde kalındıkça normal karşılanmalıdır. Oysa kitlesel sokak eylemleri olmadan ilgili tepkileri gösterenlere ya medyalar hiç yayınlamazken, yada bunlara “marjinal terörist” diyerek suçluyorlardı. Demek oluyor ki pratik ve örgütlenme bazı gerçekleri yerine koymaya adaydır.
Şimdi aslında şu soru hep akıldadır: Başlayan ve yayılan protestolar Yunan eylemlerinin bir üst noktası oluyor. Daha önceleri sadece kendine dokununca tepki gösterilip yasa geçince direnç bitiyordu. Şimdi bu aşılıp en azından sistem sorgulanıp Anti Kapitalist çizgiye kayıyor. Yöneliş hükümet üzerinden aşıp sınıfsal sermaye borsa şirket bankalar hedefleniyor. 15 Ekim günü yeni aşama oluştu. Her ne kadar Türkye ve Kuzey Kıbrısta hala konu tam kavranmadıysa dahi artık dünya tartışmalarında yöneliş şöyle oldu:
Oluşan sosyal tepkiler sistem değişimine mi yönelecek yoksa sermayenin istediği cilalama ve törpüleme ile birlikte yeniden Kapitalist restorasyona mı uğrayacak? Yoksa ilgili noktadan sora parçalanıp hareket yok olup daha saldırgan sermaye yapısallık oluşacak. Bunlar şimdiden izlenmesi gereken olgular olmaktadır. Sermaye şimdiden Marjinalik suçlamasını brakıp direkt hareketi “yasal” zeminde tutup sadece protesto ile yetindirme aşamasında oluyor. Eğer bunu başarırsa soradan daha saldırgan yeni hareket gelecektir. Unutmayalım Sermaye sözcüleri hareketi yasal içinde normal karşılarken, hala kemer sıkmalardan başka çare olmadığını da tekrarlıyorlar. Burda Sermaye kesiminin de kendi açılım reçetesinin olmadığını ve çelişkiler içinde oluşunu akılda tutmak gerekir.
Tüm bunlar yine de artık Kapitalist krizde eskiden beri hep sermaye siyasetlerinden haber bekleyip çare arayanlar, artık sokaklardaki tepkinin hangi siyasal çizgiye geleceğini de merakla bekliyor. İspanyada başlayan, Wall Street ile devam eden ve 15 eylem günüyle dünyalaşan hareketin geleceği önemlidir. Şimdilik tepkisel bir araya geliş hala örgütsel siyasal alternatife oturmadı. Bundan dolayı sorular çok ama hiç olmazsa düne kadar tepkisiz Kapitalist ekonomik krizde karşıt eksen hareketi de gelişiyor. Bakalım bu kez tarihe hangi sayfa yazılacaktır?