YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlı son özelleştirme sürecini değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
1974 yılından sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşan de-facto durumda belli üretim ve ekonomik ilişkilerinin yönetilmesi sorunu ortaya çıkmıştı. İşgal sonrası ganimet olarak kalan Kıbrıslı Rumlara ait sanayi ve turizm gibi ekonomik sektörlerdeki işletmeleri yönetmek için Kıbrıslı Türk sermayesi yeterli değildi, ayrıca Türkiye yöneticileri de bu alanların tamamen Kıbrıslı Türklerin idaresine vermek istememişlerdi.
Oluşturulan çeşitli yapılarla bu sektörler işletilmeye çalışıldı. Endüstri, Ticaret ve İşletmecilik Teşebbüsü (ETİ) toptan ticaret yapıyordu; Kıbrıs Türk Sanayi Holding İşletmeleri plastik, dokuma, un gibi mamüller üretiyordu; Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri (KTT) Mare Monte, Salamis Bay, Mimoza gibi turistik tesisleri çalıştırıyordu; Kıbrıs Türk Meyve, Sebze İşletmecilik Şirketi (CYPRUVEX) meyve sebze ihracatı yapıyordu; Kıbrıs Türk Hava Yolları Ltd. Şirketi (KTHY) ise hava ulaşımı ve yer hizmetlerini yapıyordu. Ancak Kıbrıslı Türkler bu yapılarda tek ortak, tek söz sahibi değildi, Türkiye’nin çeşitli kurumları da hisse sahibiydiler, yönetimlerde çoğunluktaydılar…
1975’te KTHY kurulduğunda yüzde 50 hissesi THY aitti, Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi’nin (KTTE) ve TAŞEL’in yüzde 51’i TEKEL’e aitti.
Kalan hisselerin bir kısmı TAŞEL’de olduğu gibi gene Türkiye’nin bir kurumu olan Şişecam’a ve benzeri örgütlere ait değilse, Kıbrıs Türk idaresi tarafından yönetilen İnkişaf Sandığına aitti.
Türkiye’deki özelleştirme süreci TEKEL, Petrol Ofisi, THY gibi kurumların da özelleştirilmesini getirdi, bunun doğal sonucu Kıbrıs’ta hisse sahibi oldukları kurumlar da özele geçmiş oldular. Türkiye yönetimleri birçok adı geçen yukardaki kurumlarda çoğunluk hisseyi veya yönetimde çoğunluğu bulundurduğu için bu el değiştirmeler KTHY hariç hemen onaylanıp, Kıbrıs’ın kuzeyindeki bazı kurumlar yarı özel, yarı kamu kuruluşu haline geldi.
KTHY’de ise hisse devri sağlandı ama günün sonunda THY’siz KTHY’nin de uçuşuna olanak sağlanmadı, battı. Sanayi Holding ve Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri zaten çoktan tasfiye edildi, özele devredilmesine rağmen CYPRUVEX ise can çekişmektedir.
Şimdi yaşanan ise KTTE, TAŞEL, Kıbrıs Türk Petrollerinin (KTP) tasfiyesi veya tamamen özele devredilmesidir. Bu kurumlar içindeki İnkişaf Sandığına ait hisseler zaten azınlıktaydı, şimdi bizzat TC hükümetlerinin ekonomik protokole de koyarak tasfiyelerini veya devirlerini sağlamaya çalışıyor.
Bu arada Kooperatif Merkez Bankasındaki süreç tamamen ortadan kalkmamış, ertelenmiş, orda da Kooperatiflerin ortak malı olan Koop-süt’ün devri veya tasfiyesi halen daha yürürlüktedir, bu da protokolde yazmaktadır.
İki vakıf üniversitesi olan DAÜ ve LAÜ’nün parça parça dağıtılması da sürmekte…
Telefon ve elektrik üretim ve iletimlerinin işletmesinin kimlere verileceği dahi konuşulmaya devam ediyor.
Geçitkale Havaalanı şaibeli bir ihale ile Asil’e verilmişti, şimdi Ercan Havaalanı için uğraşılmaktadırlar.
Kıbrıs’ın kuzeyinde hemen hemen her şeyin satılığa çıkarıldığı bir süreçten geçmekteyiz. TC hükümetinin yerli uşakları bu süreci yönetmeye çalışmaktadırlar. Ancak çok da başarılı değiller…
Birçok alanda tasfiye ve devir için işlemleri başlatmışlar, gelen tepkiye göre geri adım atıp konuyu soğutup bir süre sonra yeniden aktive etmektedirler.
Böylesi ortamda direnişler de sürmektedir. Özellikle Dev-iş’in TAŞEL, KTTE ve KTP gösterdiği direniş, EL-SEN’in ve TEL-SEN’in özelleştirme halinde direneceklerinin vurgulayan kararlıkları umut vermektedir ama parçalı yapı, parçalı direniş topyekûn bir saldırının olduğu yerde yeterli değildir.
YKP olarak, direnen sendikalara dayanışmasını bir kez daha ortaya koyar, topyekûn saldırıya karşı topyekûn bir direniş hattı için sarı sendikacılıktan uzak bir mücadele hattında Sendikal Platform’dan daha direngen bir tutum beklediğimizi vurgularız.
YKP izlenecek böylesi mücadelenin her zaman yanında olacaktır.