Neler göreceğiz neler,
Son zamanlarda kendini önce ortadoğunun, Arap dünyasının lideri gören, bu günlerde de Avrupa’nın da liderliğine soyunan AKP başkanı Recep Tayyip Erdoğan inciler döktürmeye devam ediyor,
Ankara yakınlarında, genelde ankara sosyetesinin başta dinlenme mekanlarından Kızılcahamam ve Kızılcahamam turistik tesisleri var,
AKP gelenek haline getirmiş, her yıl vekilleri aileleri ile birlikte burada toplanıp hem dinleniyorlar hem de Erdoğan’ın yeni incilerini sözlüklerine ekliyorlar,
Erdoğan ayrıca Türkiyedeki son ÖTV zamlarına açıklık getirdi,
Erdoğan geçtiğimiz hafta sonu toplanan kampta yine dünya gündemindeki sorunlar üzerine mesajlar verdi,
ÖTV zammı, özel tüketim vergisi, ile ilgili olarak bakın ne inciler döktürdü,
“ Ee canım, daha az içki içersiniz olur biter; daha az sigara için ne olacak; daha az elektrik, gaz tüketirsiniz olur biter….”
“ Porche arabada gezmezsiniz, fiat arabada dolaşırsınız olur biter…”
Ve benzeri cümlelerle adeta halkla alay etmiştir,
Sanki milletin çoğunluğu lüks arabalarda dolaşıyor,
Sanki elektrik faturalarını sadece zenginler öder,
Sanki gaz faturalarını sadece zenginler öder!
En önemli incisi de ne, yapılanın zamla ilgisi olmadığı, bu yapılanın bir güncelleme olduğu şeklindeki sözleriydi,
İşte böyle: Laf kalabalıkları içinde Türkiyedeki milyonlarca insanın daha da zor şartlarda yaşama koşulları yaratılmakta,
O zaman sormazlar mı Erdoğan’a, bu güncellemelere neden önce kendilerinden başlanmıyor,
Vekillerin aldığı maaşları kimden topladığı vergilerle ödüyor,
Kızılcahamam faturasını kim ödüyor,
Niye AKP kendi binasında toplanmıyor da lüks Kızılcahamam tesislerinde toplanıyor,
Halka fiat arabada dolaşmasını tavsiye edeceksin, sen de en lüks makam arabalarında, korumalar, şoförlerle gezip tozacaksın,
Tabii Erdoğan’ın bu sözlerini öncelikle TC basını ele alıp hakkında konuşması gerekir ancak bu “güncelleme” nin ucunun bize de dokunduğu, dokunacağı açık olduğu için dile getirme gereği duydum,
Kızılcahamam kampında Kıbrısı ve Kıbrıslıları da unutmadı,
Buralara da mesaj yolladı,
Gelecek yıl AB dönem başkanlığı Kıbrıs’a geçiyor ya, işte bu dönem içinde hiç bir güç kendisini Kıbrıs ile aynı masaya oturtamaz,
Avrupa ile de masaya oturtamaz,
Kendileri çalsınlar, kendileri oynasınlar diyor,
Bakmayın Erdoğan’ın bugün dediklerine, yarın ne diyeceği belli olmaz,
Nitekim bu konuda aylar önce, Avrupa Kıbrıs’ın dönem başkanlığını askıya almalıdır, almazsa asarım keserim yönlü birşeyler söylüyordu,
Benzer şekilde, Rumlar gaz araması yapmaya başlarsa vururum demedi mi, sonra ne oldu onlar yaparsa ben de yaparım şeklinde konuşmadı mı?
Söylediklerinin üzerinden bir hafta geçmeden Trabzon’da düzenlenen uluslararası etkinlikte, Kıbrıs Cumhuriyetini resmi geçitte ayakta selamlamadı mı?
Neyse Kızıcahamam kampını, güncellemeleri bırakalım ve Kıbrıs sorununa bakalım biz,
Bu konuda Kızılcahamam kampı ne düşünüyor acaba?
Ay sonu New York’taki buluşmadan birşey çıkar mı, az ihtimal olsa da çıkabilir,
Zirve yanaştıkça taraflar pozitif açıklamalar yapmaya başladı,
Burada murat ettikleri, kendilerini uslu çocuk, karşısındakini de uzlaşmaz göstermek, köşete sıkıştırmaktır,
Ankara bir andlaşma isteyebilir mi?
İstemez görünüyor, ancak puntuna getirir bir şekilde bir andlaşma ile şimdi sadece kuzeye hükmederken, tüm Kıbrısa hükmetme şansını yakalarsa niçin istemesin ki,
Bu nasıl olabilir derseniz, çok basit:
Şu anda Kıbrısın kuzeyindeki herşeye hakim mi, hakim,
Yönetim onun belirlediği Yönetim değil mi, onun,
Peki Kıbrıs Federal Cumhuriyetinde Türkler de olacak mı, olacak,
Bu temsilcileri oraya kim tayin edecek, Ankara,
Bu temsilciler Ankara’nın talimatlarının dışında hareket edebilecekler mi, edemeyecekler,
Aldıkları talimatlarla orada bulunacaklar,
Tabii bütün bu gerçeklerin farkında olanlar, bulunacak bir andlaşmada Ankara’nın etkilerini ne kadar aza indirilirse bu andlaşmanın o kadar uzun ömürlü olacağını bilirler ve ona göre hareket ederler,
Bir kaç cümle de son günlerde Eroğlu ile Erdoğan’ın imzaladığı ve iki tarafın meclislerinde onaylandıktan sonra hayata gececek andlaşma ile ilgili söyleyelim,
Ortada iki taraf yok ki, bu bir,
Bu güne kadar bir çok andlaşma yapıldı, hangisi TBMM’de onaylandı ki, bu iki,
Ankara, yerel yönetim olarak tanımlanan bir belediyesi ile yaptığı bir andlaşmayı TBMM’sinde onay gereği duyar mı, duymaz, bu da üç.
Hadi hayırlı güncellemeler!