Sendikal Platform’un, YKP, BKP, CTP, TDP ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle düzenlediği miting, Lefkoşa’da Şehitler Abidesi ile Meclis civarında yapıldı. Miting dolayısıyla polis geniş güvenlik önlemleri aldı.
Meclis civarındaki bazı yollar trafiğe kapatılırken, Şehitler Anıtı civarına demir bariyer çekildi. Meclis etrafında zırhlı kıyafetli polisler de görev yaptı.
Eski PEYAK binası civarında toplanan değişik sendikaların, partilerin ve örgütlerin bayrakları altında, marşlarla miting alanına giren eylemciler, sosyal güvenlik ve sosyal sigortalarla ilgili yasa değişikliklerine, özelleştirmelere ve hükümetin birçok icraatına tepki gösterdi.
Sendikal Platform adına KTOEÖS Yönetim Kurulu üyesi Selma Eylem’in konuşma yaptığı mitingde, marşlar çalınıp, sloganlar atıldı ve “mücadele kararlılığı” vurgulayan kısa konuşmalar yapıldı.
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel mitingin sonunda eylemcilere hitap ederek, sendika ve örgüt başkanlarının mecliste kalacağını ve gelişmeleri takip edeceğini açıkladı. Eylemciler saat 12.00 civarında dağıldı.
Yeni Kıbrıs Partisi
YKP, eylemden bir gün önce yaptığı açıklama ile üye, sempatizan ve parti dostlarını YKP enel Merkezi önünde buluşmaya ve eyleme buradan katılmaya çağırmıştı. Pazartesi günü saat 10:30’da YKP Genel Merkezi önünde buluşan YKP’liler pankartları ile Girne Kapısına yürüdüler, burdan sendikal eylemine katılarak destek verdiler. Sonunda eylem çağrısının da olduğu açıklamanın ilk kısmı şöyleydi:
Sosyo-ekonomik kriz derinleşerek sürmektedir. 74 sonrası yaratılan ganimet düzeni kurulduğundan beri ama özellikle son 20 yıldır çok ciddi krizdedir. Her defasında suni önlemlerle biraz daha itelenerek statüko ayakta kalmakta ama kısa süreli suni önlemlerin sonuna gelince bir öncekinden daha büyük bir krizle karşı karşıya kaldığımızı hemen anlamaktayız…
Girdiğimiz ekonomik krizin çift ayağı vardır, biri dünya ekonomik krizi, diğeri TC’nin dayattığı yaptırımlar…
Bunun yanında 200 bin kişiyi kapsayan bir bütçe planlaması ile 500 bin kişin kamusal sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Birçok kamusal hizmet bu nedenlerle çökmüş durumda. Bu fırsat bilen bazı kesimler hizmetlerin özelleştirilerek yağmalanması için son yıllarda akbabalar gibi tepemizde dolanmaktadır. Kamunun reform istediği gerçeği dururken eski yapı ile daha da katmerleşen sorunları çözmeye çalışmanın başarısız olacağını herkes biliyor ama kamu kaynaklarının yağmalanması, rant elde edilmesi seçeneği dururken gerekli reformu yapmayı da kimse istemiyor…
Sosyo-ekonomik alanda yaşanan krizlerden çıkış yolu olarak sunulan daha fazla neo-liberal politika ve daha fazla Türkiyelileştirme dayatması gelinen aşamada birçok çalışanı defalarca sokağa itmiştir.
Birçok kesim son krizin sorumlusunu doğru bir şekilde Ankara’nın dayattığı ekonomik paketler olarak görmektedir…
Ancak buna rağmen krizin statükonun kendisinden kaynaklandığı, yapısal bir kriz ile karşı karşıya olduğumuzu bazı çevreler ısrarla saklamaya ve bugünkü hükümeti devirerek sorunu çözebileceğimiz izlenimi yaratmaya çalışmaktadır…
YKP, 74’te yağmanın ve ganimetin paylaşılması üzerine kurulan bu düzenin artık sürdürülemez olduğunun altını bir kez daha çizer. Bu nedenle mücadele koltuk kavgası değil, statükonun ortadan kaldırılması için olmalıdır. Bunun da en önemli ayağı ayrılıkçı rejim için mücadele verenlere karşı Kıbrıs sorununun çözümü için mücadeledir…
Ankara’nın dayattığı paketlere, onun memurlarının yönetmesine ve gönderdiği paralara ihtiyacımız yoktur, Kıbrıslıların kendi kendilerini yönetecek güçleri vardır. Bu nedenle YKP “talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim, biz yöneteceğiz” diyen bir yerden bu mücadelenin yükseltilmesi gerektiğinin altını çizer…