Nüfus sayıldı, Muhaceret Yasası geçti. Hükümet ile ana muhalefet partisi CTP- BG’nin işbirliği sayesinde toplum bir kez daha golü yedi. Gelişmiş ülkelerde ana muhalefet partisi hükümetin aksine politika üretip, ülkede denge unsuru olurken bizde gördüğünüz gibi TC Hükümetlerine yaranmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Daha önce 3 kez CTP-BG’nin bir kez de UBP’nin getirdiği af yüzünden onbinlerce kişiye daha vatandaşlık yolu açılmış oluyor. Bir toplumun haklarını gözetmekle yükümlü Hükümet ve Ana muhalefet partisi koltuk hırsı yüzünden kendi insanlarını azınlığa düşürecek yasalara gözünü kırpmadan “Eveeet” diyorlar. İnanın, Afrika’daki kabileler ve ordudaki emir erleri bile kendini yok edecek bir emri kabul etmez. Bir kabile reisi bile arkasındaki topluluğa bu ihaneti yapmaz .
Bu arada unutanlar için bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Kıbrıslı Türklerin yok oluşunu hızlandıran tüm temel yasalarda CTP’nin imzası olduğunu hatırlatmakta fayda var: Bileşik Faiz, KDV Yasası, Rum taşınmaz mallarını yani ganimeti perçinleştiren meşhur mu meşhur İTEM yasası, hükümette iken “Kontrol altına alıyoruz” masalı ile çalışma hayatında geçirdiği Muhaceret Yasası… Hepsinin de idam mahkumunun boynuna geçirilen bir ipten farkı yok! Son olarak, AKP’den aldıkları talimatlar doğrultusunda nüfus sayımında ve muhaceret yasalarında UBP ile birlikte hareket etmeleri, idam mahkumlarının altındaki iskemleye vurulan son tekme gibi. İşte bir toplumun defteri böyle dürüldü sayın kardeşlerim…
Size de CTP nin son projeksiyonu olan “Barışı Hayal Et” kaldı!
Siz nüfus aktarımı için her koşulda rejimle işbirliği yapacaksınız,
Ardından da ‘Barışı Hayal Et’ diyeceksiniz.
Yemezler…
Öncesinde:
Açın Açın Kapıları Açın,
Baharda Çözüm,
Yazda Çözüm,
Sonbaharda Çözüm,
Yıl Sonunda Çözüm,
Bir Evetle Dünyaya Bağlanacağız,
Son olarak ise,
Barışı Hayal Et…
Zaten artık sadece bu hayaletin sadece hayali kaldı!
Onlar da senaryoya uygun politikalar üretiyorlar.
Alıştıra alıştıra,
Kurbağa misali,
Ağırcık ağırcık ısıta ısıta,
“Hayal Et” diyorlar.
Barışın hayaletini çıkardılar,
Adını da böyle koydular.
Şırınga ile verilen morfinle,
Defterini dürdükleri,
Yani kısaca düzdükleri bu toplumcuğun,
Ruhuna fatiha okumak için de,
Her köye bir Cami diktiler!
Yetmez anam yetmez;
İlahiyat Fakültesi de açarak,
Ankara’ya gidip Diyanet İşleri Basşkanı’nın duasını alarak,
Toplumun böğrüne son hançeri sapladılar!
Geriye ise barışın hayal-ü selası kaldı!
Cenaze kaldırılırken hoca soruyor:
Ey ahali Merhumu (Barışı Hayal Et) nasıl bilirdiniz?
Cemaat: Çok İyi, Çok İyi…
Allah Rahmet Eylesin,
Amin,Amin, Amin!
Nur içinde yatsın bu hayalet,
“Barışı Hayal Et”.
Mekanı cennet olsun…
Ne Cennet ama!
ŞİKE!
Seçimlerden sonra düğmeye basıldı:
Aziz Yıldırım ve toplamında 93 kişi tutuklanıp içeri tıkıldı.
Şikeye darbe!!!
Türk futbolunun önü açıldı derken,
Kimse şike yapmadığını söylemesine rağmen,
Aziz Yıldırım’ın konuşursam çoğu yanar diye,
Bir anlamda itiraf ettiği şike,
Klüpler birliğinin girişimi ile,
Güya şike yapmıyorlar-mış ama,
Yasanın da değişmesini istiyorlar.
Bu talepleri bile,
Şikeye nasıl bulaştıklarını gösteriyor.
TBMM’de yan yana gelmeyi bile,
Zul sayan siyasi partilerin yani,
AKP, CHP, MHP ve BDP’nin imzası ile,
Tekrar görüşülen yasa tasarısı,
Meclise taşındıktan sonra,
BDP imzasını geri çekip günah çıkartırken,
Yasa Tasarısı görüşülüp
Yumuşatıldı…
Da ne yumuşatıldı!
Yapılan değişiklikle,
Hapis cezaları 1-3 yıl arasına düşürüldü.
Anlamı,
Yani Türkçesi,
Paraya çevrilebilir,
Ertelenebilir,
Dahası ceza düştüğü için,
Özel mahkemelerin kapsamından çıkıp,
Tutuksuz yargılanabilir.
Kısacası futboldaki şikeden kurtulmak isterken,
Parlamentonun kendisi şike yapıyor,
Hem de en baba katmerlisinden!
Tabii böyle olmadığını söyleyenler de var…
Ama milyarlarca $’ın döndüğü bir sektörde,
1-3 yıl kadar hapisliği kim yatmaz ki?
Bu ülke hele Türkiye olursa…
Cezaevi istemediklerine cehennem,
İstediklerine 5 Yıldızlı Otel!
Neyse,
Araya Cumhurbaşkanı Gül giriyor,
Ve hamamın namusu şimdilik kurtuluyor.
Şimdilik diyorum:
Çünkü Meclis yasayı aynen iade etmekte kararlı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ,
Neler diyor neler:
“Bir partinin grup başkanvekili bir metne imza attıysa, o genel başkanın imzası demektir. Hiçbir grup yönetimi, bu görüşe aykırı davranamaz. Bazı kişilerin yargılanıyor olması, kişiye özel düzenleme yapıldığı anlamına gelmez.”
Türkiye tarihinin en büyük operasyonlarından birine,
İmza atan bir Başbakan,
Aziz Yıldırım’ın “Konuşursam çook insan yanar”,
Tehditleri karşısında tornistan ediyor tornistan!
Bu olayın başka düşündürücü taraflarından biri,
Vatandaşların en temel hak ve özgürlüklerini,
İlgilendiren konularda bir araya gelemeyen,
Sürekli kavga eden,
4 siyasi partinin,
Nedense konu futbolla ilgili düzenlemeler olunca,
Muazzam bir süratle uzlaşıya varmalarıdır…
Bu da ortada dönen rantın,
Sadece büyüklüğünü göstermekle kalmayıp,
Şikenin hangi boyutta olduğunu da göstermektedir.
Hükümet şikeye son vermek isterken,
Parlamento tarihinin en büyük şikesini kendi yapıyor!!!
Cumhurbaşkanının veto ettiği yasayı,
Komisyondan aynen geçirip,
Köşke geri gönderirken,
Meclisteki partilerin kendisi şikeye başvuruyor.
Bu kararla birlikte kendi kalesine de,
Futbola yakışır biçimde doksandan gol atıyor.
Efendim? Duyamadım!
Şike mi var dediniz???