10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü. Geçtiğimiz hafta gün dolayısı ile çeşitli mesajlar yayınlandı.
En demokratik ülkeden, en baskıcı ülke Yönetimleri gün dolayısı ile mesajlar yayınladılar ve insanlık için birşeyler söylediler.
Hepsi de insandan, insan haklarından bol bol hikayelere değindiler,
Hepsi de insan hakları evrensel beyannamesini benimsediklerini ve uyguladıklarını söylediler,
47 ülke arasında sicili en bozuk ülke TC de konu ile ilgili inciler döktürdü,
Ama gelin görün ki insanlık hala, bildirgede sözü edilen haklardan çok uzakta insanlıktan çok uzakta çile çekmektedir,
Bildirgenin takipçisi BM ise dünyamızda yaşanan insanlık dramlarını sadece izlemektedir,
İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsi “ İnsan Hakları” olarak bilinir.
İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır.
İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.
İnsanlara insan oldukları için sahip olmaları gereken bir takım hakların bulunduğu fikri ilk kez İngiltere’den ortaya atıldı.19. Yüzyılda Amerika ve diğer bir çok ülkelere yayılan bu fikir akımından sonra 1789 Fransız İhtilali Avrupa’da insan haklarının kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamıştır.
Amerikan Cumhurbaşkanı Roosvelt ile İngiliz Başkanı Churcill tarafından imzalanıp duyurulan Atlantik Beyannamesinde insan hakları genişletildi. Bu beyannamede insanlara millet, inanç, ırk ayırımı gözetmeksizin herkes için eşit haklar konmuş ve yasaların korumasına verilmiştir.
24 Ekim 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün öncelikle amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamaktı. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütü “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etti.
İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.
Bu 30 maddenin herbiri insanın bağımsız, özgür ve dokunulmaz olmasını öngörmektedir,
Bu maddelerin bir kaç tanesini hatırlatmakta yarar vardır:
Bütün insanlar hür ve eşit doğar. Akıl ve vicdan sahibidirler, birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar,
Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir,
Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin hakkıdır,
Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz,
Yasalar önünde herkes eşittir,
Hiç kimse yasalara aykırı olarak tutuklanamaz, alıkonamaz, sürülemez,
Herkesin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü vardır,
Kölelik ve kulluk yasaktır,
Hiç kimse düşüncele ve sözlerinden dolayı sorumlu tutulamaz,
Herkes dinlenme, eğlenme, çalıştıktan sonra ücretli tatil yapma hakkına sahiptir,
Ve devam edip giden bildirinin 30.ve son maddesi ise şöyle demektedir:
Bu bildirinin hiçbir maddesinin, devlet,toplum, ya da kişiler tarafından yok edilmesi için çalışma yapılamaz.
Evet! İnsanın daha mutlu yaşaması için öngörülen haklar.
Devletlerin insanlarını daha mutlu kılmak için yapması gereken, koruması gereken haklar,
İnsanın daha mutlu ve sağlıklı yaşaması için, bu hakları ortadan kaldırmaya yönelik çalışma dahi yapmaya teşebbüs etmemesi gereken haklar.
Her yıl 10 aralık gününü de içine alan hafta “ İnsan Hakları Haftası” olarak kutlanır. Hafta süresince kişi hakları belirtilir, insanca yaşamanın önemi anlatılır.
Bir yandan insan hakları ile ilgili hususlar aktarılır, ama diğer yandan da insan hakları çiğnenmeye devam edilir,
Hapishaneler tutuklu dolu,
İnsanlar yıllarca tutuklu kalır, işkenceden geçirilir ve ondan sonra bırakılır,
İnsanlar düşüncelerinden dolayı iş bulamaz, özgür dolaşamaz, barınacak ülke bulamaz,
İnsanlar açlıktan ölmektedir. Oysa insanın en temel hakkı yaşama hakkıdır,
Her yıl yüzbinlerce bebek açlıktan ölmektedir,
Dünyamızda adaletsiz düzenler, baskıcı, sömürücü düzenler insanlığı katletmeye devam etmektedir,
Yüzde 1’ler Yüzde 99’ların her türlü insan haklarını gasp etmeyi sürdürmektedir,
Yüzde 1’ler işbirlikçileri vasıtası ile de insanlığın üzerine çökmüştür. Savaş tüccarları onlar, savaş çıkartan onlar, doğayı kirleten onlar, açlığa, susuzluğa neden olan onlar…
Bu yüzde 1’lerin egemenliğine son vermeden insanlığın insan haklarının tümünden yararlanması, insan gibi yaşaması mümkün değildir.