KTÖS nüfus sayımının sonuçlarını tanımayacak
KTÖS, 4 Aralık pazar günü yapılacak nüfus sayımının sonuçlarını tanımayacaklarını belirtti. KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, vatandaşların evi kapatılarak sayım yapılmasından dolayı da hükümeti protesto etti.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, nüfus sayımının, “toplumsal baskı ve uluslararası baskıyı engellemek için yapılacağı değiştirilecek nüfus yapısını gizlemeye ve uluslararası kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir açılım olduğu” belirtti.
Konu ile ilgili açıklama şöyle:
1974 yılından beri sistematik bir biçimde adamızın kuzeyindeki nüfus yapısını değiştirmeyi kendine hedef seçmiş Türkiye hükümetleri dünyayı kandırmaya yönelik girişimlerine bir yenisini daha eklemeye hazırlanmaktadır.
Toplumsal baskı ve uluslararası baskıyı engellemek için, 4 Aralık tarihinde yapılacak olan nüfus sayımı adanın kuzeyinde değiştirilecek nüfus yapısını gizlemeye ve uluslararası kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir açılımdır.
Türkiye garantörlük görevi çerçevesinde 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamını tekrardan tesis etmek ve toprak bütünlüğünü korumak için adaya askeri müdahalede bulunmuştur. Adanın kuzeyine 1949 Cenevre Sözleşmeleri’ne aykırı olarak nüfus taşıyıp vatandaşlık dağıtılması Türkiye’nin sorumlulukları arasında olmadığı gibi bir savaş suçudur. Bir yandan yeni “Muhaceret Yasası” ile yüzbinlerce insanın adamızın kuzeyinde kalıp vatandaş yapılması için sürecin önü açılırken, diğer yandan ise görüşme masasında “Çözüm istiyoruz” denmesi tam bir çelişkidir.
Tüm bu gelişmeler ortada iken, uluslararası gözlemcilerin olmadığı “ilkel” bir yöntemle nüfus sayımı yapılması tam bir göz boyamadır.
KTÖS Sendikal Platform’un 28 Ocak tarihinde halka onaylattığı on üç maddelik ilkelere bağlılığını tekrardan ifade ederken, burada yer alan uluslararası gözlemciler nezdinde nüfus sayımı yapılması gerektiğini tekrardan hatırlatmayı bir görev bilmektedir. Bu maddeye bağlı olarak 4 Aralık Pazar günü yapılacak olan “ilkel” nüfus sayımının tamamen adanın kuzeyinde yaşanan gerçekleri gizlemeye ve dünyayı aldatmaya dönük olduğunu vurgular sonuçları şimdiden tanımayacağımızı açıklarız. Bununla birlikte vatandaşını hapsederek “koyun” misali saymayı bir marifet yapan işbirlikçi UBP hükümetini protesto ederiz.
Biz mandraya kapatılan koyun değiliz. Bize bu aşağılanmayı yapanları ve koyun gibi kendimizi saydırtmayı reddetme görevi düşmektedir.
Sendikal Platform: “Nüfus sayımı, uluslararası kamuoyunu tatmin etmeyecek”
Sendikal Platform, 4 Aralık Pazar günü yapılacak nüfus sayımı sonuçlarının güvenilir olmayacağını ve sonuçların hiçbir şekilde uluslar arası kamuoyunu tatmin etmeyeceğini açıkladı.
Platform adına KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan tarafından yapılan açıklamada, “Sendikal Platform olarak bu sayımın yapılması talebini 28 Ocak mitingimize taşımış ve halkımıza oylattığımız 13 maddeden birisiydi. Ancak bizlerin talebi ciddi, güvenilir ve BM’nin de gözlemci olacağı bir sayımın yapılması ve sonuçlarının da açık, şeffaf ve güvenilir olmasınıydı. Bununla birlikte yapılacak olan sayım sonuçlarının gereğinin de yapılmasını istemiştik. Ancak, yapılacak olan sayımın güvenilir olmayacağı apaçık ortadadır” denildi.
Sendikal Platform adına yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“Bir ülkede yapılan nüfus sayımı o ülkenin birçok konuyla ilgili planlama yapmasını sağlayan çok önemli veriler sağlamaktadır. Daha çarpıcı bir şekilde söylemek gerekirse bir ülke nüfusunu, nüfus yapısını bilmediği zaman geleceğe dair sağlıklı bir planlama yapılması da hiçbir şekilde mümkün değildir. Yapılsa bile sağlıklı değil yanlıştır, çarpıktır.
Bugün gelişmiş ülkelerde nüfus sayımları bilimsel tekniklerle yapılmakta ve çok ciddi veriler elde edilmektedir. Ancak geri kalmış ülkelerde ise tıpkı bizde olduğu gibi çağdışı bir yöntemle insanları eve kapatarak yapılmaktadır ki bu da çok ciddi sakıncaları da beraberinde getirmektedir.
Bir ülkede yapılan bilimsel bir nüfus sayımının o ülkenin önündeki zaman dilimi içerisinde ileriye dönük olarak hayata dair birçok alanda planlama yapılmasına ve sağlıklı bir yaşam şeklinin oluşmasını sağlayabilmektedir.
Tabiidir ki yapılan bu nüfus sayımlarından elde edilen sonuçların da çok iyi bir şekilde analiz edilip gerçekçi bir şekilde değerlendirecek ve sağlıklı politikalar üretecek bir de siyasi yapının daha doğrusu irade sahibi bir hükümetin olması gerekmektedir.
Bizim ülkemize baktığımızda ise bundan önce yapılan sayımda da 4 Aralık günü yapılacak nüfus sayımı da daha ziyade siyasi bir anlam taşımaktadır.
AKP hükümetlerinin dayattığı Kıbrıs’taki nüfus politikaları gereğince buradaki işbirlikçi hükümetler eliyle Kıbrıs’ın Kuzeyindeki nüfus yapısı öylesine bir noktaya gelmiştir ki, Kıbrıs’ın Kuzeyindeki nüfus konusu toplumlararası müzakerelerde bile konu başlığı olmuştur.
4 Aralık Pazar gün yapılacak olan nüfus sayımı, toplumsal baskılar sonucu AKP’nin isteği ve yerli işbirlikçi UBP Hükümetinin bu toplumsal baskıdan kurtulmak, uluslararası toplumu da bir dereceye kadar rahatlatıp üzerindeki baskıyı hafifletmek amacından başka bir anlam taşımamaktadır.
Hükümet yetkililerinin yapılacak olan nüfus sayımı ile yaptıkları açıklamalar şimdiden bu sayımın göstermelik bir sayım olacağını göstermektedir.
Sendikal Platform olarak bu sayımın yapılması talebini 28 Ocak mitingimize taşımış ve halkımıza oylattığımız 13 maddeden birisiydi.
Ancak bizlerin talebi ciddi, güvenilir ve BM’nin de gözlemci olacağı bir sayımın yapılmasını ve sonuçlarının da açık, şeffaf ve güvenilir olmasını talep etmiştik. Bununla birlikte yapılacak olan sayım sonuçlarının gereğinin de yapılmasını istemiştik.
Ancak öyle görülüyor ki işbirlikçi UBP hükümeti AKP’nin Kıbrıslı Türklerin ada üzerinden yok olmasını sağlayacak her türlü ekonomik, siyasal ve sosyal dayatmaları karşısında gaflet ve delalet içerisinde hareket etmekte, kendi toplumunu yok saymaktadır. Yapılacak olan sayımın da güvenilir olmayacağı apaçık ortadadır.
Son olarak şunu ifade etmek isteriz ki bizim talebimiz nüfusun ne olduğunun ortaya çıkmasından öte nüfus yapısının nasıl olduğu ve bu nüfus yapısı ile neyin nasıl yapılacağının ortaya çıkması ve sayım sonuçlarına göre hükümetin çalışmaları yapması için siyasi irade ortaya koymasıdır ama bu irade ve kararlılık UBP Hükümetinde yoktur. Yapılacak sayımın sonuçlarının kesinlikle güvenilir olmayacağını ve sonuçların hiçbir şekilde uluslararası kamuoyunu tatmin etmeyeceği kaçınılmaz olacaktır.”
Kıbrıs AB Derneği: “Toplumun Yerel Otoritelere Güveni Kalmadı”
Kıbrıs AB Derneği, “toplumun yerel otoritelere, birçok konuda olduğu gibi nüfus sayımı konusunda da güveni kalmadığını” ileri sürerek, “yöntemsel ve yapısal değişikliklerin yanında uluslararası örgütler tarafından belirlenen standartların talep edilmesinin, gözetmenlerin de bulunacağı daha güvenilir ve bilimsel bir nüfus sayımının şart olduğunu” kaydetti.
Kıbrıs AB Derneği açıklaması şöyle:
Kıbrıs AB Derneği 4 Aralık’ta yapılacak nüfus sayımı ile ilgili yaptığı açıklamada aşağıdakileri belirtti.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki nüfus konusu herzaman için tartışmalı bir konu olmuş ve olmaya da devam etmektedir. KKTC’nin 1983 deki kuruluşundan sonra 1996 ve 2006 olmak üzere resmi otoriteler tarafından iki kez nüfus sayımı yapılmıştır, fakat, bu sayımlar neticesinde açıklanan veriler ciddi soru işaretleri ve tutarsızlıklar taşımıştır.
Nüfus ile ilgili verilerin manipüle edildiği görüşü toplum genelinde olduğu gibi sivil toplum ve yorumcular arasında da yaygındır. Sağlıklı bir nüfus sayımı etkili ve verimli sosyal ve ekonomik planlama açısından hayati önem arz eder. Nüfus sayımı planlı ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilmek için şarttır. Gerçek nüfusun bilinmesi ülkelerin kalkınmasında, tanıtılmasında, doğal kaynakların işletilmesinde, üretimi ve tüketimi üzerinde son derece etkilidir. Bir ülkenin nüfusunun niteliklerini bilmesi, kalkınma önceliklerini belirlemesi açısından önemlidir. Dolayısıyla, böylesi iddialar göz önünde bulundurulduğunda, hem daha önceki sayımların hem de var olan çelişkilerin detaylı ve güvenilir bilimsel bir nüfus sayımıyla test edilmesi gereklidir.
Daha önceki nüfus sayımlarında elde edilen verilere karşı olan güvensizlik ciddi temellere dayanmaktadır. Günümüzde alt yapı, sağlık, ve eğitimde gözlemlenen yetersizlikler 1996 ve 2006’da yapılan sayımlar arasındaki nüfus artışı verileriyle örtüşmemesi bu yaşadığımız tutarsızlıkların sadece bir kaçıdır. Öncelikle, nüfus sayımlarına ilişkin yöntemsel sorunlar mevcuttur. Bugün halen ilkel tek-günlük dışarı çıkma yasağıyla nüfus sayımı yöntemi kullanılmasının ön görülmesi durumun ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. İstatistiki ve teknik bir çok engel ve eksiklik böylesi bir nüfus sayımını sağlıklı sonuçlar vermesine kesinlikle izin vermeyecektir.
Ötesi, nüfus sayımları öncesindeki hazırlıklar yeterince detaylı ve bilimsel değildir. Nüfus sayımının hazırlık çalışmalarından sonuçların yayınlanmasına kadar olan tüm süreçlerin planlanması ve yürütülmesi yoğun ve uzun dönemli bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu çalışmaları yürütmek üzere akademisyenlerin, araştırmacıların ve bir çok bilir kişinin sürece dahil edilmesi gereklidir. Ne var ki Kıbrıs’ın kuzeyindeki nüfus sayımı sırasında sayım işleminin ciddiyetten uzak olduğu bir çok kez rapor edilmiştir. Son olarak toplanan verilerin analizi hakkında ciddi şüpheler mevcuttur. 2006 nüfus sayımında forumların sayım memurları tarafından kurşun kalem kullanılarak doldurulması, sayım forumlarının analiz için Türkiye’ye gönderilmesi, ve resmi otoritelerin sayım sonuçlarını açıklamakta on ay gecikmiş olmaları şüpheleri kamçılamıştır.
Konu üzerine resmi ağızlardan duyduğumuz tutarsız beyanlar ise trajikomiktir. Bir yandan Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 2006 nüfus sayımından kısa bir süre sonra nüfusun 500,000 olduğunu iddia etmiştir. Benzer bir beyan da daha yakın bir geçmişte Başbakan İrsen Küçük’ten gelmiş ve eski Kıbrıs’tan sorumlu TC Devlet Bakanı C. Çiçek bir ziyareti esnasında espiri olarak “yok mu artıran?” demişti.
Tüm bunların ışığında toplumun yerel otoritelere bir çok konuda olduğu gibi nüfus sayımı konusunda da güveni kalmamıştır. Dolayısıyla, yöntemsel ve yapısal değişikliklerin yanında uluslararası örgütler tarafından belirlenen standartların talep edilmesi, gözetmenlerin de bulunacağı daha güvenilir ve bilimsel bir nüfus sayımı şarttır.
Nüfus sayımının sosyal, siyasi ve ekonomik konular üzerine olan etkisi ilk bakışta görülmese de stratejik politika planlamaları için özellikle Avrupa ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde oldukça önemli olarak algılanan bu etki nüfus ve demografinin hali hazırda tartışılır olduğu Kıbrıs’ın kuzey kesiminde daha da büyük önem taşımaktadır. Nüfus ve demografik rakamların güvenilir olmadığı, her alanda tartışıldığı, kutuplaşma, gettolaşma, çatışma yarattığı ülkemizde gerçek rakamlara ulaşmak bulunduğumuz koşullar altında hayati önem taşımaktadır. Bu rakamların sadece Türkiye – KKTC ilişkilerine, Kıbrıs sorunu ve müzakerelerle bağdaştırılması ve bu kadar basit algılanması büyük bir yanılgıdır. Siyasetçilerimizin, liderlerimizin, özel sektörün, sivil toplumun, eğitim ve sağlık sektörünün bu konuyu ciddiye alması, sayımın olabildiğince doğru yapılması, metodolojinin, denetimin ve sonuçların halk ile en detaylı şekilde paylaşılması ve bu surecin olabildiğince şeffaf olması gereklidir. Nüfus sayımı sadece etnik köken belirlemek amaçlı değil aslında siyasi ekonomik ve sosyal politikaların hangi hedef kitlesine yönelik geliştirilmesi gerektiğini gösteren verileri sağlamak amaçlı olmalıdır.
Hükümet tarafından yapılmaya çalışılan yerel ve uluslararasından gelen nüfusla ilgili baskılara karşılık vermektir. Fakat, baştan savma ve şeffaf olmayan yöntemler, son dakikada yapılan bir açıklamayla yine şeffaf olmayan bir süreç neticesinde sayıma BM gözlemcilerinin katılacağının açıklanması, ve önceki sayımlardaki güven eksikliği göz önünde bulundurulduğunda, yapılmaya çalışılanın hem yerel topluma hem de uluslararası topluma karşı göstermelik ve manipületif bir şov olduğu inancındayız. Ümit ederiz ki BM gözlemcilerinin sayımda yer almaları topluma sayım sırasında karşılaşılabilecek bazı çarpıklıkların ortaya çıkması için küçükte olsa bir olanak sağlayacaktır.