Ne yaptığını bilmeye çalışmayan, denetlenmesini istemeyen Eroğlu-İrsen TC acentası planlama maksatlarıyla diye sayım yapmaya kalktı ama aynı zamanda Eroğlu “onlar sayıyorlar biz sonucu kabul ediyoruz; bizim sayımımızın sonucunu da onlar kabul etmelidir” deyişiyle ifade edildiği gibi planlama maksadıyla değil görüşmelerde yerleşikler sorunu hakkındaki pazarlıkta kullanmak için yapılmıştır. Bunun başarılamayacağı belli olmuştur.
Siyasi amaçlı olması nedeniyle BM’den uzman çağrılması BM gözetimi olarak sunuldu. YKP bunu BM’den teyit etmek istedi ve sordu ama BM temsilciliği bilgileri olmadığını muhtemelen BM’den özel olarak (gayri resmi) uzman tavsiyesi alınmış ve onlardan kişisel deneyimlerinden yararlanılacaktır dedi. Acentanın verdiği yanıt ise demeçlerle yedi BM uzmanının iki gün önce geldikleri ve BM gözetiminde yapılacağı idi.
Gözetim, gözetim altındaki kişi deyiminde olduğu gibi denetlemeyi içerir hâlbuki BM’nin buradaki görevlilerini bile haberi yoktur. BM herhangi bir sorumluluk almamıştır. Gözlem yapacaklarsa bunu da yapamazlar çünkü sayım forumları da sayım memurlarının eğitimi hakkındaki hazırlıklar da uzman dedikleri kişilere bildirilmiş ve görüşleri alınmış değildir. Gözlemci gözlemleyeceklerse gözleyeceği şeyler hakkında ön bilgi sahibi olmalı ve nasıl gözleyeceğini tayin etmiş olmalıdır. Buna da fırsat verilmemiştir. Yani gözetim olmadığı gibi gözlem (rasat tarassut) de olmamıştır.
İnandırıcılığının olması için önce Kıbrıslıların tatmin edilmesi gerekli idi. Hâlbuki tatmin olanı bulamadık. “eh işte o kadar” diyenlerle karşılaştık; o kadar. Onun için yabancıları da tatmin olmasını beklemek öküz altında buzağı aramak olur.
Forumlara bakanların tepkileri sayım memurları tarafından yapılmıştır. Buna göre sorulara haklı haksız ciddi tepkiler yapılmıştır. Haksız tepkiler “onlara ne kaç tane arkondimiz (klimamız) var” gibi olanlardı. Çünkü sayım yaşam seviyesini tespit için de yapılır ama siyasi amaç en yararlı olacağı tespitler için kullanılırken tepki çekmiştir. Lakin ev olmayan yerlerde ve sokak adı olmayan yerlerde yaşayanları tespit siyasi olarak çok daha önemli idi o yönde ise çalışma yapılmadı.
Hala daha forumlar yayımlanıp halkın denetimine sunulmamıştır.
Siyasi olarak nüfus yapısının iddia edildiği gibi anormal değişmemiştir iddiasını ispat için güven vermek istiyorlarsa idi başta kuşkucuları tatmin etmeye çalışırlardı. Forumları bile gizli tutarak kuşkuyu daha da arttırdılar.
GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR AMA HALA ESAS NOKTALARA GELEMEDİLER
Liderler arası ve görevliler arasında görüşmeler yapıldı. Aynı zamanda mekik diplomasisi yani BM temsilciliğinin taraflar arasında gidip gelmesi de başladı. Ancak basına verilen demeçlere göre hala yönetim ve güç paylaşılması konularında ilerlemeler olmadı. Neredeyse bu başlıkların kapanacağı noktaya gelinmiş. Yani hala kapatılamamış.
Tek umut mekik diplomasisi. Güya BM temsilciliğinden görevliler tarafların görüşlerini berraklaştırmalarını sağlayıp aralarında dolaştıracak ve karşılıklı zıtlaşmalarla BM’nin tespit edemeyeceği noktaları dikkatlerine getirecek ve uzlaşmaz görünmeme çabalarını baskıya dönüştürüp sonuca zorlayacak!
İMAM-HATİP MESLEK LİSESİNE KARŞI MÜCADELE DEVAM ETTİ
İslam’da ruhban sınıfı (klerji) yoktur deyip Hristiyanlığın kanlı geçmişini eleştiren dinci Müslümanlar övünürken kırk harman isterler ama TC laikliğinden çok acı çektikleri iddiasıyla iktidar olan yeni TC iktidarı Kıbrıs’ta da ruhban sınıfı yetiştirmek için dayatmaya başladı. Kıbrıs’ta imamlar tam da Kuran Hükmüne uygun ruhban sınıfsız bir uygulama içinde idi. Ruhban sınıfına sahip İngiliz idaresinin Osmanlıya teslim ettiği cemaat işleri dolayısıyla Kıbrıs’a imam istenmesine karşı çıkılmadı ve yardımcı olundu. Ama Kıbrıslı kendi dini inançları için gereken imamı geleneksel ve Osmanlı zamanından beri nasıl sağlıyorsa o şekilde sağlamaya devam etti. Kıbrıslılar Evkaf ve cami desteğinde imamlarını yetiştirmekte idi. Türkiye’den getirdikleriyle ise kavga etti. Müftü dâhil geleni beğenmedi.
Şimdi iş tersine döndü. TC, “acentalarına, sana yardım deyip para vereceğim siz de imam hatip yetiştirmeme izin vereceksiniz, Atatürkçülük laiklik diye karşı çıkmayacaksınız” dedi. Uygulama da dayatıldı. Eroğlu bile minarelerden ezan eksilmeyecek edebiyatına hız verdi. Artık resmi camiye gidiş başladı. Erdoğan’a selâm camiye devam! Cem evine tıs yok minareli camilere devam.
OKULLARDAKİ EKSİKLİKLERİN TAKİBİNE DEVAM
Okullarda var olan eksiklerin hiç değilse öğretmenlerle ilgili olanları grev yapılacak kadar önemli izleniyor. Geçen yıl da eğitim için bu maksatla grevler yapılmış ve okullardaki eksikliklerin tamamlanması için bakana maliyeden destek verilmesi sağlanmıştı. Gene de okul aile birlikleri olmasa okullardaki eksiklikler çocukların sağlığını tehdit etmeye ve araç gereç tamamlanamamaktadır. Aile birlikleri olmasa parasız denilen eğitim hepten madara olacak.
YÖNETİMDE REFORM MASALI DOKUNULMADAN DURUYOR
Yönetimde reform masalı bir işitildi bir kayboldu. TC_KKTC protokollerine giren liyakat usulüne dayalı yeni kamu görevlileri yasası tasarısının ilkeleri diye haberler basında yer aldı ama eski yasaya bakıldığında personel değerlendirme amirlerinin tanımı ve personelin performansı için kuralların varlığı görülürse de bunları uygulayana rastlanmıyor. Şimdi başka yasa yapıldı diye uygulamaya başlayan olacak mı sorusuna yanıt verilmiyor. Sadece üçlü kararname ile atananların azalacağı işaret ediliyor.
Eldeki yabancı uzman raporunu değerlendirme düşünülmediği gibi uzmanları çağırmak da işlerine gelmiyor olacak ki ses edilmiyor.
PARTİLERİN PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ YAPILDI
Bir kuruluş, partilerin performans değerlendirmesini yaptı ve hepsinin sınıfta kaldığını açıkladı. Onların sınıfta kaldığını zaten halk çoktan ilan etmiş ve her mikrofon uzatılan bunu dile getirmiş bulunuyor. Eylemler yapmakta olan sendikalar, kendilerine destek olur gibi yapan siyasi partileri bile eylemlerini oy kazanmak için istismar etmekle itham ettiler ve kalabalıklardan tepkiler görüldü.
