Mısır’ın Al-Masry Al-Youm gazetesinin haftalık eki olan Egypt Independent, Noam Chomsky ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Egypt Independent ile yaptığı söyleşide, Mısır’daki “geçiş dönemi”ni değerlendiren Chomsky, ABD’nin gerçek bir demokrasiyi büyük tehdit olarak gördüğüne işaret ediyor:
Egypt Independent: Ordunun geçiş periyoduna dair gelişen olaylara ilişkin bakışınız nedir? Ve ABD bunun neresinde duruyor?
Noam Chomsky: Başlangıçtan beri tabii ki sıkı müttefik olan ABD ve ordunun, demokrasinin işleyişini sınırlamak için elinden gelen ne varsa yapacağının beklenmesi için her türlü gerekçe var.
Egypt Independent: Size göre, bunlar özellikle hangi gerekçeler?
Noam Chomsky: Ordunun aşikâr gerekçeleri: siyasi kontrolü olabildiğince elinde tutmayı ve hatırı sayılır ölçüdeki ekonomik çıkarlarını devam ettirmeyi istiyorlar. ABD hükümeti için birtakım gerekçeler: En dar biçimiyle, en prestijli ABD kamuoyu araştırma kuruluşlarınca yapılan anketlerde bildirildiği şekliyle Mısır kamuoyunun görüşünün oldukça farkındalar ve istedikleri son şey bu görüşlerin işlevli bir demokraside olduğu gibi siyasete yansıması. Genel olarak daha geniş gerekçe şu ki, demokrasi, ülke içinde de iktidar çıkarları için bir tehdit olarak görülüyor. Dışarıda ise ABD’nin demokrasiyi ancak ve ancak stratejik ve ekonomik çıkarlarına uygunsa desteklediği başlıca bilim çevrelerince iyice anlaşılmıştır ve acınacak durumda olsa bile anlaşılır da olan bu bağlılığın değiştiğine dair en ufak bir belirti yoktur.
Egypt Independent: Washington’dan gelmeye devam eden açıklamalar neden ordunun gaddarlığını kınıyor ve demokrasinin ilerlemesini savunuyor?
Noam Chomsky: Tabii ki tüm devletler adına demokrasiye ve tüm güzel şeylere yönelik retoriksel bir bağlılık vardır, fakat ileri sürülen bu iddiaları ancak en saflar ciddiye alır. Ve son deneyimde de olduğu gibi pratikte, geleneksel doktrinlere tamamen uygun düşer.
Egypt Independent: “Geleneksel doktrinler”le neyi kastediyorsunuz?
Noam Chomsky: Defalarca olduğu gibi, desteklenen bir diktatör tehlikeye düştüğünde, Washington tam anlamıyla açık bir süreç izler: Olabildiğince uzun süre onu destekler. Artık bu olası değilse, örneğin ordu diktatörün karşı safına geçerse demokrasiye istemimize dair açıklamalar yayımlar ve eski egemenlik sistemini ve mevcut otoriteyi olabildiğince korumak için çok çalışır. Bol miktarda örnek var: Somoza, Marcos, Duvalier, Chun, Çavuşesku, Mobutu, Suharto ve başkaları. Mübarek olayında da aynı sürecin izlenmiş olması kimseyi şaşırtmamalı.
Egypt Independent: ABD’nin İsrail ve Camp David anlaşmaları gibi çıkarları korumak için insan hakları gibi ilkelerden ödün vermeye razı olacağı kanısında mısınız?
Noam Chomsky: “İnsan hakları” gibi ilkeler gerçek anlamda tehlikeye atılamaz, çünkü bunlar gerçekten birincil olarak desteklenmez –tabii ki düşmanlar hususu hariç veya başlıca güç çıkarlarının tehlikede olduğu yerler haricinde. Bunun kanıtı çok fazla, tabii ki sadece ABD içi değil, o kadar fazla ki pek çok örnekten bazılarını hatırlamak bile gereksiz. ABD iktidar merkezleri, devlette ve özelde, bölgede uzun süredir devam eden ve hayati derecede önemli olduğunu düşünmeye devam ettikleri stratejik ve ekonomik endişelere sahip. Fransa ve İngiltere’nin de halkın gözü önünde yaptığı günlerdeki gibi, hükümet politikaları bu endişeleri yansıtmakta (ve hâlâ daha küçük güçler olarak bile). Ve diğerlerinin doğrusuyla aynı.
Egypt Independent: ABD açısından, herkesin geniş kapsamlı olarak aynı görüşte olduğuna inanıyor musunuz? Yani Dışişleri Bakanlığı, Kongre, Beyaz Saray, Savunma vs.
Noam Chomsky: İktidar sistemleri homojen değildir, bu nedenle hükümet bünyesinde ve iç ve dış politikanın düzenlenmesinde önemli rolü olan şirket temelli iktidar merkezleri dâhilinde bazı farklar vardır. Fakat spektrum çok geniş değildir. Tabii ki fikir birliğinden ayrılanlar, Kennedy-Johnson Ulusal Güvenlik Danışmanı McGeorge Bundy’nin “tetikte bekleyen vahşi adamlar” olarak tanımladığı kişiler vardır. Ve dışarıda, halkın büyük parçaları örgütlü ve aktif olduğunda kamuoyu görüşünü de içeren güçler vardır. Fakat etkin spektrum dâhilinde, raporun açıkça gösterdiği gibi, sadece kısıtlanmış fikirler hoş görülür.
Egypt Independent: Son raporlar, ABD Senatosunun 2012 mali yılı için yıllık 1,3 milyar Amerikan dolarlık askeri finansmanını –insan hakları ihlaline ve göz yaşartıcı gaz, vs.nin “yanlış kullanımına” dayanarak- sivil bir hükümete yetki transferine bağlı hale getirmek için harekete geçtiği iddiasını gün yüzüne çıkardı. Buna ne anlam veriyorsunuz?
Noam Chomsky: “İddiaya göre” sözü önemlidir. ABD’nin işkenceye, ciddi insan hakları istismarına ve diğer suçlara – örneğin, İsrail’in Cenevre Sözleşmelerini işgal edilmiş [Filistin] topraklarda tamamıyla ihlal etmesi – başvuran devletlere silah transferini yasaklayan kanunları vardır. Stratejik ve ekonomik çıkarlara engel olduklarında, hiç önemli ölçüde uygulanıyorlar mı?
Egypt Independent: Kamuoyu açısından, özellikle 25 Ocak’tan sonra Mısır’da ordu ve protestocular arasındaki çatışmaları çarpıtan haber röportajları bakımından, karşı devrimci propagandanın resmi basın aracılığıyla devamlı kullanılmasına ilişkin görüşleriniz nelerdir?
Noam Chomsky: Otoriter rejimler tabii ki düşünce ve ifadeyi kısıtlamaya ve kontrol etmeye çalışır. Nazi Almanya’sı gibi bazıları bunu yapmakta oldukça başarılı olmuştur, Bolşevik Rusya’sı da kısmen daha az başarılı olmuştur; ancak bu, harekete geçen bir kuvvet olarak devam eden askeri çatışma olmaksızın çok daha uzun bir dönemdi.
Egypt Independent: Fakat Mısırlıların bu yılın başında resmi basına karşı artan kuşkuculuğuna rağmen, devlet propagandası zamanla kamuoyu görüşünü çarpıtmakta ve saptırmakta oldukça etkili olmaya devam ediyor. Sizce bunun nedeni nedir?
Noam Chomsky: Sanıyorum bu daha temel endişelerin bir yansıması. Sert ve acımasız sistemlere karşı mücadelenin bedeli ağırdır. İnsanlar hayatta kalmak zorundadır, bu her şeyden önce yaşamın ucundakiler için belli bir endişe meselesidir. Mücadele devam ettikçe ve insanlar günlük yaşamlarında somut edinimler görmedikçe – bunun yerine parçalanma ve güvensizlik—birçoklarının denge arayışı içinde olması doğaldır ki bu iktidara boyun eğmek demektir. Bir yan etki, suçu, özgürlük ve adalet mücadelesinin zorluklarına yükleyen propagandayı kabullenmekteki daha fazla istek olabilir. Tarih boyunca bu, bu tür mücadelelerde yaygın bir olay olmuştur.
Egypt Independent: Son zamanlarda bağımsız medya ve resmi basın arasında, bazılarının “basın savaşı” olarak tanımladığı şey mevcut. Sizce bu tehlike arz eden yatay/sosyal medyanın artan platformları arasındaki aslında iki taraflı bir “mücadele” mi, yoksa kurulu bilgi hiyerarşileri üzerinde gerçekten etki bırakmak için çok mu marjinal?
Noam Chomsky: Muhtemel etkili, güvenli bir görüş vermek için yeterince bilmiyorum. Görüş ne olursa olsun, yapılması gereken açık: meydan okumayı uzat ve daha büyük grupların katılımını sağla. Şüphesiz ki bu eşit olmayan bir savaş, fakat iktidar yapıları mutlaka kazanacak diye bir şey yok. Mübarek’in devrilmesi sadece bir örnek. Bu kaybedilmiş bir savaş olmak zorunda değil. Yapılması gereken şey, doğrudan dâhil olanların takdirine bağlı.
Egypt Independent: Güçlü ABD bağları olan önceden gözdağı verilmiş diktatörlüklere gelince, sizin de “geleneksel doktrinler” konusunda bahsettiğiniz gibi, bu sefer işlerin nasıl biteceği ile ilgili görüşleriniz nelerdir ve/ya da iyimser umutlarınız var mı?
Noam Chomsky: En büyük iyimser umut, acımasız bir rejimi devirmek için Tahrir Meydanı’nda büyük tehlike altına giren, dünya çapında başkalarına ilham veren cesur insanlar tarafından ve tarih boyunca ve bugün adaletsizlik ve baskı karşısında sessizce sinmeyi reddeden onlar gibi birçokları tarafından sağlanır. İşte dünya, geri çekilme olmaksızın değil, genellikle eziyet verici derecede yavaş adımlarla da olsa, birçok önemli zaferlerle daha iyi bir yer haline gelmiştir.
http://www.almasryalyoum.com/en/node/573036 adresinde yayımlanan söyleşiden çevrilmiştir.
Çeviri: Gerçeğin Günlüğü Kolektifi/Zeynep Müge Karadağ